İstanbul Adliyesi'nde 4. kez hakim karşısına çıkacak olan iki genç, "parasız eğitim" talebini birlikte haykırmak için herkesi yarın adliye önünde olmaya çağırıyor.

İSTANBUL- "Roman Açılımı" kapsamında Abdi İpekçi Spor Salonu'nda 14 Mart 2010 tarihinde düzenlenen etkinlikte Başbakan Erdoğan'ın konuşması sırasında "Parasız eğitim istiyoruz, alacağız" yazılı pankart açan Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer, 19 aydır tutuklular. İki öğrenci, yarın 4. kez Beşiktaş'taki İstanbul Özel Yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkarılacaklar.

En temel insan haklarından biri olan parasız eğitimi talep eden iki öğrenci, "Silahlı örgüt üyesi" iddiası ile yargılanıyorlar. Bir önceki duruşmada savcılığın parasız eğitim istemenin suç olmadığını, anayasal bir hak olduğunu belirterek "beraat" kararı verilmesini talep etmesine rağmen halen tutuklular.

Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzel, bulundukları cezaevlerinden gönderdikleri mektupla parasız eğitim hakkından vazgeçmeyeceklerini bir kez daha ilan ediyor ve tüm demokratik kurum ve kitle örgütlerini kendileriyle dayanışmak için yarın İstanbul Adliyesi'nde olmaya çağırıyor.

'BU NASIL HUKUK VE ADALET ANLAYIŞI'

Ferhat Tüzer: Ben ve Berna, Anayasa'nın güvence altına aldığı parasız eğitim hakkını talep ettiğimiz ve bunu bu ülkenin en ilgili makamında yer alan Başbakan'a bir pankartla duyurmak istediğimiz için 1,5 yıldır tutukluyuz. Son mahkememizde mütalaasını okuyan ve bu eylemimizi, "düşüncenin ifadesi" olarak değerlendirip tahliyemizi ve beraatımızı isteyen savcıya rağmen, mahkeme heyeti her defasında ve ısrarla 'tutukluluğun devamı' kararı alıyor.

Kararın altında, "Parasız eğitim talebini yargılamak" yatıyor. Hatta öyle ki, Edirne Savcısı bizim için masa açıp imza toplayan arkadaşlarımızın "suçu ve suçluyu övmek" iddiası ve örgüt propagandası yaptıkları gerekçesiyle yargılanmalarını istiyor.

Bu nasıl hukuk, adalet anlayışı ve zihniyet? Daha davamız kesinleşmeden ve buna dair hüküm verilmeden nasıl suçlu oluruz ve nasıl bizim serbest bırakılmamız için imza toplayanlar bu suçu övebilir?

Eğitimin ticarileştirilmesine, bir sektör ve rant alanı haline getirilmesine ses çıkarmak, buna karşı olmak, yıllara varan hapis cezalarıyla yargılanmayı getiriyor.

İnsani bir hak olan eğitimin eşit ve parasız olmasını istediğimiz için aylardır tutukluyuz. Bu tutuklulukla beraber, üniversite öğrencisi olan ben ve Berna'nın öğrenim hakkı da gasp edildi. "Beraat isteyen savcı sürüldü."

'BİRLİKTE HAYKIRALIM: PARASIZ EĞİTİM İSTEMEK SUÇ DEĞİLDİR'

Berna Yılmaz: Ferhat ve ben, en başta kendi hakkımız, genelde de tüm öğrencilerin, ailelerin hakkını dile getirdiğimiz için 1.5 yıldır bedel ödüyoruz, 15 yılla yargılanıyoruz. Evet, parasız eğitim istemenin bedeli 15 yıl. Anayasa'da var olan bir hakkı yazmak kolay, istemek suç.

Üçüncü duruşmamızda savcı, bu talebi dile getirmenin kişi hak ve özgürlüğü olduğunu söyleyerek, beraatımızı istedi. Yani savcı diyor ki: 'Sizi aylarca içeride tutarak bir suç işledik. Bu bir haktır, serbest bırakılmalısınız. Ama heyet tutukluluğa devam kararı verdi. Bu süre içerisinde Ferhat ve ben, hızla okuldan atıldık. Bize beraat kararı veren savcı ise sürgün edildi. Hukuksuzluğun biri bitiyor, diğeri başlıyor.

Dördüncü duruşmaya hepinizi çağırıyorum, gelin hep birlikte haykıralım: "Parasız eğitim istemek suç değil, haktır."