(Demokrat Haber) Türkiyeli olup da yurtdışında yaşayan akademisyenlerden demokrasiye çağrı bildirisi geldi. Kısa sürede 1600 imzaya ulaşan bildiri bir süre önce Sabah gazetesinde çıkan bir haber üzerine hazırlanıp imzaya açıldı. Sabah’ta ABD'den 1000'in üzerinde Türkiyeli akademisyenin hükümeti desteklediğine dair bir haber çıkmıştı.

(Habere şu an ulaşılamıyor: http://www.sabah.com.tr/Gündem/2013/06/10/gezi-parkı-bildirgesi?fb_action_ids=10151686568870450&fb_action_types=og.recommends )

Bu haberin asılsız olduğunu çabucak fark ettiklerini belirten akademisyenler, “zira haber çıktığında haberde geçen metin henüz 1000 imzaya ulaşmamış olduğu gibi, imzacılarının çoğu da akademisyen değildi. Buna cevaben arkadaşlarımızın hazırladığı metin imzaya açıldıktan kısa bir süre sonra 1000 imzaya ulaştı (şu anda 1600'ü de geçti) ve imzacıların çoğu da yurtdışında yaşayan Türkiyeli akademisyenler” dediler:

http://academicsforgezi.com/

Türkçe metin yazıldıktan sonra onunla oldukça örtüşen bir de İngilizce metin imzaya açıldı: http://academicsforgezi.com/our-call/  

Şu an itibariyle o metne de 1500'ün üzerinde yabancı bilim insanı imza vermiş durumda.

YURTDIŞINDAKİ AKADEMİSYENLERİN DEMOKRASİYE ÇAĞRI BİLDİRİSİ ŞÖYLE:

Biz dünyanın dört bir tarafında yaşayan, çalışan, üreten ve başarılarımızla Türkiye’yi temsil eden akademisyenler ve bilim insanları olarak Türkiye’deki kardeşlerimizin ve dostlarımızın, Taksim Gezi Parkı’nı korumayı amaçlayan barışçıl protestolarını destekliyor ve bu esnada maruz kaldıkları polis şiddetini kınıyoruz. Bazı tanımadığımız kişilerin, bizim adımıza Amerika’da yaşayan Türkiyeli akademisyenler adına, basına yapmış olduğu aksi yöndeki açıklamaları kabul etmiyoruz. İsmimizle, cismimizle yüzlerce, binlerce akademisyen kendi sesimizi duyurmak için buradayız.

27 Mayıs’ta başlayan Gezi Parkı Direnişi, geldiğimiz noktada Gezi Parkı’nı korumaktan öteye geçmiş ve bir insan hakları, ifade özgürlüğü ve katılımcı demokrasi mücadelesine dönüşmüştür. Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde yüzbinlerin sokaklara akmasıyla devam eden bu mücadelede polisin tazyikli su, biber gazı, plastik mermi ve cop kullanmak suretiyle kendi vatandaşına uyguladığı, resmi açıklamayla 3 kişinin ölümüne, en az 5.000 kişinin yaralanmasına ve daha birçoklarının gazdan olumsuz etkilenmesine yol açan aşırı şiddetin hiçbir gerekçesi veya açıklaması olamaz. Twitter ve diğer sosyal medyada yer alanlar dahil, kişilerin görüşlerini dile getirmekten dolayı gözaltına alınmaları ve fişlenmeleri kabul edilemez. Barışçıl biçimde düşüncesini dile getirmek demokratik bir ülkede her vatandaşın anayasal hakkıdır. Hatırlatmak isteriz ki bu hak Türkiye Cumhuriyeti anayasasında da yer almaktadır.

Bunlara ek olarak, Gezi Parkı Direnişi’nin yarattığı çoğulcu diyalog ortamında daha da belirginleşen, ülkemizde son yıllarda giderek artan insan hak ve özgürlükleri ihlallerini ve bu ihlallere eşlik eden korku ve dayatma kültürünü endişeyle takip ediyoruz. Kadın haklarına ve bedenine, LGBTT haklarına, yaşam tarzlarına, azınlık haklarına ve doğaya yapılan sert müdahaleler ve baskılar demokrasi ilkeleri ile örtüşmemektedir. Düşünce özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün, vicdan özgürlüğünün ve ayrımcılık yapmamak kaydıyla görüş farklılıklarının her demokratik toplumun temeli olduğunu bir kez daha yüksek sesle haykırıyoruz. Türkiye hükümeti, altında imzası bulunan uluslararası anlaşmalar ve evrensel insan hakları çerçevesinde bu haklara saygı göstermek zorundadır.

Ayrıca yaşananlar karşısında Turkiye’deki ana akım medyanın sessizliğini, tutarsızlığını ve tarafgirliğini de şiddetle kınıyoruz. Biz yurtdışında sosyal medya ve yabancı haber kanalları üzerinden olaylar hakkında ayrıntılı bilgi alabilirken, ülkemiz insanlarına Türkiye ana akım medyasının yaşananları sansürleyerek veya önemsizleştirerek aktarması bizlerde infial yaratmaktadır. Türkiye halkının, yüzbinlerce kişinin katıldığı bu olayları her yönüyle görmeye ve anlamaya ve bu tür yayınları yapabilecek bağımsız bir medyaya hakkı vardır.

Biz yurtdışında yaşayan Türkiyeli akademisyenler ve bilim insanları olarak, başbakan Tayyip Erdoğan’ın Gezi Parkı Direnişi bağlamında sürdürülen protestoları küçümseyen ve marjinalleştiren söylemini reddediyor, bunun demokratik bir halk hareketi olduğunun altını çiziyoruz. Gezi Parkı direnişçilerinin istekleri ile paralel olarak, Gezi Parkı’nın park olarak kalmasını, halen yaşanan baskı ve polis zulmünün hemen sona ermesini, gözaltındakilerin tıbbî ihtiyaçlarının karşılanmasını ve anayasal savunma haklarının güvence altına alınmasını, ayrıca hiçbir şiddete karışmadığı halde sırf barışcıl gösteri hakkını kullandığı için gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını, orantısız güç kullanan ve şiddete göz yuman sorumlulardan hesap sorulmasını ve katılımcı demokrasi kültürünün hızla hayata geçirilmesini talep ediyoruz.

Gezi’yle Direnen Akademisyenler / Academics for Gezi