Dün Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde (DTCF) ülkücü grupların silahlı saldırısının ardından, "DTCF'de faşistler saldırıyor. Öğretim elemanları olarak aranmadan giremediğimiz bu fakülteye faşistler silahlarla sopalarla nasıl giriyor?" şeklinde bir tweet atan Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Araştırma Görevlisi Ozan Değer Twitter’daki ülkücüler tarafından 200’ü aşkın tweetle tehdit edildi. Sahte kullanıcılara ait hesaplardan fotoğrafları paylaştırılan Değer, ırkçı hakaretler ve ölüm tehditleriyle hedef hâline getirildi. Değer, hesabından: “Not düşüyorum: Attığım twitler dolayısıyla ırkçı faşistler tarafından adresim, yerim yurdum, fotoğrafım paylaşılarak hedef gösteriliyorum” şeklinde bir tweet paylaştı.

Marksist.org, ülkücülerin hedef gösterdiği Ozan Değer ile konuştu.

Daha önce politik fikirleriniz yüzünden sosyal medyada hedef gösterildiniz mi?

Ozan Değer: Birkaç kez ufak çaplı linç ve tehdide maruz kaldım ama ciddi düzeyde olduğu söylenemez.

Benzer fikirleri Twitter adresinden sürekli yazıyorsunuz, bu sefer bu kadar büyük bir tepki gelmesini neye bağlıyorsunuz?

O.D. : Kürt hareketinin toplumsal meşruiyetinin ve siyasal kudretinin artmasından rahatsız olan devletin ve devletle her daim dirsek teması içerisinde bulunan faşistlerin bundan rahatsız olmasına ve ajite ruh hallerinin her ortamda saldırganlıklarını artırmasına bağlıyorum.

Daha önce AKP’li veya ülkücü yayın organları tarafından SBF ve İLEF özelinde Cebeci Kampüsü hedef hâline gelmişti. Neden Cebeci Kampüsü sürekli gündeme getiriliyor?

O.D. : Cebeci kampüsü dört fakültesi ile birlikte solun ve anti-kolonyal Kürt muhalefetinin güçlü olduğu, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün çok büyük oranda sahiplenildiği, özgürlükçü, özerk bir mekan. Bu niteliği nedeniyle genel olarak sağın, özel olarak ise hükümetlerin göz hapsinde tuttuğu, “gerekli görüldüğü anda” ise “müdahale”den imtina edilmediği bir ortam.

Ülkücülerin artan saldırıları ve seçim atmosferinde partilerin girdiği milliyetçilik yarışına nasıl bir yanıt vermek gerekir?

O.D. : Milliyetçiliği siyasal tahayyülün ve programın gündeminden çıkarmak, söz konusu milliyetçilik yarışının gayri-meşru hattını ifşa etmek, anti-milliyetçi, eşitlikçi ve özgürlükçü bir perspektifi, programı ve hareketi gündemleştirmek ve örgütlemek gerekiyor ki HDP ve bileşenleri bu perspektifi benimseyerek büyüyor.