İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Sayın Balıkçıoğlu’nun derste söylediği iddia edilen sözlerinin bir öğrenci tarafından ses kaydı olarak sosyal medya ağlarında sunulmasıyla beraber, Balıkçıoğlu'nun Bilgi Üniversitesi tarafından "Cumhurbaşkanı’na hakaret" ettiği gerekçesiyle işine son verilmişti.

Üniversite yönetimi aldığı bu kararla tepki toplarken Şair Akif Kurtuluş, ihbarı yapan öğrenciye bir açık mektup kaleme aldı.

İşte o mektup:

"Bugün hocanın görevine, senin ihbarınla son verildiğini öğrendim.

Kimse seni muhatap alıp böyle bir mektup yazmayacaktır. Ya alkışlanacaksın, ya da benim gibi sana kızgın ve öfkeli olanların küfür ve hakaretine maruz kalacaksın.

Sana kızgın ve öfkeliyim ancak hakaret cümlelerine başvuramayacağım. Kendimi o kadar çaresiz hissetmiyorum. Seninle ilgili kuracağım birçok cümle var. Bu cümlelerim senin için ne ifade edecek, okuma fırsatın olacak mı, bilmiyorum. Ancak bu mektubu okuma fırsatın olursa eğer, çok büyük bir ihtimalle yarıda bırakacak ve bana ağız dolusu küfürler edeceksin.

Şu anda, öğrencisi olduğun Üniversite seni el üstünde tutuyordur.

Ancak senin hayatın çok zor olacak. Bunu şu anda anlayacak bir ruh haline sahip değilsin. Çok büyük, çok önemli bir iş yaptığını düşünüyorsun.

Seni şu an baş tacı yapan Üniversite yönetimi benzeri muktedirler olacak hayatında. Daha önce benzer bir şeyi yaptın mı nereden bileyim ama emin ol, hocanı ihbar etmekle o muktedirleri bir mıknatıs gibi çektin.

Muktedir, senin gibi muhbirlerin yakasından düşmez artık. Sen hocanı ihbar ettiğin günden önceki birisi değilsin. Senin bütün iplerin bundan böyle o muktedirlerin elinde.

Bundan böyle senin hayatında "neden", "ya öyle değilse" gibi soruların, "bu tespitin doğruluğundan emin değilim" benzeri şüphelerin olmayacak. Artık senin cevapların bile olmayacak. "Tabii efendim" diyeceksin bundan sonra, "Emredersiniz komutanım", "Siz nasıl uygun görürseniz..."

Kurtarılacak vatanın, korunacak ailen, ömrünü vakfedeceğin iş hayatın olacak.

Şunu bilmiyorsun ama. O vatan senin vatanın değil, seni bir ihbar robotu yapacak olanların rant kapısıdır. Hayatın bu kapıların önünde geçecek.

Koruyacağın ailen senin sevginin eseri olmayacak. Muktedirinin sana ezberlettiği ahlak kurallarında debelenip duracaksın, eşini döveceksin bunun için. Hocanın ihbar ettiğin gün senin sırtını sıvazlayanlar, kadının o şiddeti hak ettiğine seni inandırdı bile.

İş hayatın olacak ama iş arkadaşların olmayacak senin. Gammazlayacakların olacak, onların omuzlarına basarak patronunun omuz başına çıkacaksın.

Bilmediğin bir şey daha var. Senin için, ihbar ettiğin düşüncenin ne olduğunun hiçbir önemi yok. Değer diye takındığın ne varsa, hiçbiri sana ait değil. Bütün muhbirlerin ortak kimliğidir, bu.

Ama bir gün, şu an senin bilemediğin Son Kullanma Tarihi'n gelecek. Seni içine aldıkları dünyanın sert ve acımasız gerçeğidir. Kapağını açmadan seni atacaklar.

Belki o gün dönüp hocanın büyük bir iştah ve görev duygusuyla kaydettiğin dersini dinlersin. Dinlememiştin çünkü.

Ona bu gün bir şey olmadı.

Sen bugün çok şey açtın başına. "