ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, "Çoğulcu demokratik toplum olabilmemiz için özellikle iktidar sahiplerinin toplumun her yönüne hakim olma amacı gütmemesi gerekir" dedi.

ODTÜ'nün 2013-2014 akademik yılı, düzenlenen törenle başladı. Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Acar, son eğitim öğretim yılında topluma ve bilim dünyasına yaptıkları katkıları ve kazanımları aktardı. Son akademik yılda 7 bin 816'sı lisansüstü olmak üzere 27 binin üzerinde öğrencinin üniversitelerinde eğitim gördüğünü belirten Acar, yabancı öğrenci sayısının da arttığını kaydetti. Bu akademik yıl içinde 256'sı doktora olmak üzere toplam 3 bin 864 diploma verdiklerini de ifade eden Acar, bunun ciddi bir rakam olduğunu söyledi.

ODTÜ'nün bilimsel araştırma ve faaliyetlerindeki hızlı artışa da değinen Acar, bilimsel yayınların yüzde 14 arttığını, bin 306'ya ulaştığı bilgisini paylaştı. Uluslararası araştırma fonundan en çok yararlanan üniversitenin ODTÜ olduğunu ifade eden Acar, yürüttükleri uluslararası proje sayısının son bir yılda yüzde 25 artışla 71'e ulaştığını söyledi.

ODTÜ'nün son yıl içinde birçok ulusal ve uluslararası sıralama sonuçlarında da başarı elde ettiğini aktaran Acar, bunun üniversitenin yurt dışında artan saygınlığının bir göstergesi olduğunu ifade etti.

Lisans programlarında iyileştirme çalışmalarının yürütüldüğünü belirten Acar, Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı'nın 2014 yılı itibariyle sona ereceğini, yerini Horizon 2020 adlı yeni destek programına bırakacağını söyledi. Acar, bu programın gelecek yıllarda üniversitenin araştırma faaliyetleri içinde çok önemli yer tutacağını vurguladı. Öğrencilere daha iyi yaşam olanakları sunmak için yurtları yenilediklerini anlatan Acar, geçen akademik yılda öğrencilere sağlanan burs ve yardımın toplamında yüzde 4 artış olduğunu ve 16 milyon TL'ye ulaştığını kaydetti.

'KUTUPLAŞMALAR SONA ERDİRİLMELİ'

Evrensel standartlarda demokratik bir ülke olmanın önündeki en önemli engelin toplumdaki kutuplaşmalar olduğunu ifade eden Acar, "Din, inanç, mezhep, milliyet-etnisite üzerinden oluşan fay hatları, toplumumuzun siyasi ve sosyal dinamiklerini derinden etkilemektedir. Son dönemde toplumumuzda yaşanan tartışma ve çatışmaların ağırlıklı olarak bu kutuplaşmalar temelinde yürüdüğünü ve maalesef kamplaşmayı artıracak siyasetlerin çok daha kolay taraftar bulduğunu görüyoruz" diye konuştu.

Toplumun her kesiminde artan eşitlik, hak ve özgürlük taleplerinin karşılanması için öncelikle bu kutuplaşmaların sona erdirilmesi gerektiğini belirten Acar, bağımsız düşünmek yerine bir tarafa bağlı olmanın, toplumdaki kutuplaşmaları sürekli kıldığını ve önemli sorunların çözümünü zorlaştırdığını söyledi.

Acar, "Biz ve siz ayrımı içinde düşünenlerin, 'biz'den olanların her yaptığını doğru bulması ve savunması, 'biz'den olmayanların ise her yaptığını reddetmeye ve hatta lanetlemeye hazır olması siyasi ve sosyal yaşamımıza damgasını vurmaktadır" dedi.

Bu engellerin aşılması için iki çıkış yolunun önemli olduğunu düşündüğünü ifade eden Acar, bunlardan birincisinin eğitim olduğunu söyledi.

'İKTİDAR SAHİPLERİ TOPLUMUN HER YÖNÜNE HAKİM OLMA AMACI GÜTMEMELİ'

Konuşmasında, "Çoğulcu demokratik toplum olabilmemiz için özellikle iktidar sahibi olan kesimlerin toplumun her yönüne hakim olma amacı gütmemesi, tam aksine farklı görüş ve yaşam tarzlarına alan açmaya hazır olması gerekir" diyen Prof. Dr. Acar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kamu aktörlerimizin ve siyasi liderlerimizin bu dünya görüşünü yansıtan tutum ve davranışları sergilemeleri çok önemlidir. Çünkü toplumumuzda geniş kesimler bağlı oldukları liderleri model olarak almakta, algıladıkları tutum ve davranışları yaşamlarının her noktasında örnek olarak kullanmaktadırlar."

'PROTESTOLAR DEMOKRATİK REJİMİN DOĞASINDA VAR'

Farklı kesimlerin karşılanmayan isteklerini savunmaları ve hak aramalarının, protesto eylemleri düzenlemelerinin demokratik rejimin doğasında olduğunu kaydeden Acar, "Ancak, toplumda hak aranırken, tarafların şiddet ve zorbalığı bir yöntem olarak kullanması çoğulcu demokratik bir toplum olma yolunu tıkamaktadır" dedi.

"Demokratik bir toplumda yasaların meşruiyeti, ancak evrensel hak ve hukuk ilkelerinin yerleşmesi ve yaşamın her alanında özgür ve katılımcı karar süreçlerinin geçerlik kazanması ile mümkündür" diyen Acar, Anayasa ve yasaların bu yönde iyileştirilmesinin topluma önemli kazanımlar sağlayacağını kaydetti.

Acar, "Yasaların uygulanmasında ise yetki kullanan kişi ve kurumların 'taraf' olmayacağına güven duyulması, vatandaşların talep ve davranışları ne olursa olsun devlet gücünün her zaman yasal ve meşru zeminde kalacağının bilinmesi toplum barışı için çok önemlidir" diye konuştu.

'YOL TARTIŞMASI İÇİN ORTAK ÇÖZÜM'

Son dönemde Türkiye'nin ve üniversitenin gündeminde önemli yer tutan olaylara da değinen Acar, Anadolu Bulvarı'nın devamı olan yolla ilgili yaşanan sorunlara yönelik açıklamalarda bulundu. Demokratik toplumlarda, yerleşik mahalleler içinden yol geçirilmesi veya kentsel çevreyi olumsuz şekilde etkileyecek bir tesisin yapılmasının, yönetim ile etkilenen kesimler arasında ciddi tartışma ve hatta çatışma konusu olabileceğini belirten Acar, şunları kaydetti:

"Bunun binlerce örneği ve anlaşmazlıkların nasıl çözüldüğü literatürde yer almaktadır. Ancak bu tür sorunlarda şiddet kulanarak hak elde edildiği veya yönetimin dayatmayla sonuç aldığı örnekler demokratik toplumlarda yaygın değildir. Üniversite yönetimi olarak, bu yol projesinin yasal dayanağını kabul etmekle birlikte, uzun zamandır geciktirilmesi nedeniyle bugün yaşanan sorunların, ilgililer arasında tartışılarak ve ortak bir çözüm bulunarak sonuçlandırılması gerektiğini savunuyoruz."

BAŞÖRTÜSÜ TARTIŞMASI

ODTÜ'ye yeni gelen öğrencilerin kayıtlarının ikinci gününde yaşanan bir olay nedeniyle üniversitelerini hedef alan tepkilerin düzeyi ve niteliğine de değinen Acar, "Konu hakkındaki rektörlük duyurusunda da açıkça belirttiğimiz gibi, söz konusu olayın başı örtülü öğrencilerin öğrenim hakkının kısıtlanması ile ilgili bir yönü yoktur" dedi.

Olayın adli makamlara yansıdığını belirten Acar, üniversitenin de bu konuda bir ön soruşturma başlattığını anımsattı. Acar, şöyle devam etti:

"Ancak birçok basın organında yer alan şiddetli ve yaygın suçlama ve çağrılar, biraz önce anlattığım anlamda, toplumumuzdaki önyargı ve kutuplaşmanın ne kadar derin olduğunu ve daha da derinleştirecek ölçüsüz ve temelsiz tepkilerin ne kadar kolay verildiğini göstermektedir. Bu tür olaylara hınçla yaklaşmanın toplumumuzu daha da gereceğini görüyoruz. Öncelikle siyasetçilerimizin ve fikir önderlerinin, tutum ve davranışlarıyla ve uyguladıkları politikalarla kutuplaşmaların artması için değil, azalması için örnek olmalarını bekliyoruz."

'ODTÜ ODAK HALİNE GETİRİLMEK İSTENİYOR'

Taraf olanların yaşadıkları gerginliklerde sembollere ve somut hedeflere ihtiyaç duyduklarını belirten Acar, bu olaylarda da ODTÜ'yü bir sembol ya da hedef olarak tanımlama ve toplumdaki sürtüşme ve anlaşmazlıkların odağı haline getirme çabalarını gördüklerini söyledi.

Acar, "Bu çabaların başarısız kalması için tüm ODTÜ'lülerin sorumlulukla davranacaklarını biliyorum. Üniversitemizin ve ülkemizin bu zorlukları da aşacağına ve çok daha aydınlık bir dönemin bizi beklediğine inanıyorum" dedi.

ÖĞRENCİLERE MESAJ

ODTÜ'nün dünyanın en seçkin eğitim kurumları arasında yer aldığını ifade eden Acar, öğrencilere şöyle seslendi:

"Farklı fikirleri dinleyin ve anlamaya çalışın, farklılıklara karşı hoşgörülü olun, insanlara anlayış ve saygı ile yaklaşın. ODTÜ'nün başarısı ve sizin bu üniversiteden alacaklarınız ODTÜ'nün özgür akademik ve sosyal ortamının korunmasına bağlıdır. Özgürlük sorumlu olmayı gerektirir.

Ne tür ve hangi nedenle olursa olsun şiddet içeren ve başkalarının seçeneklerini kısıtlayan davranışlar, üniversitenin faaliyetlerine ve çevreye
zarar veren eylemler özgürlük kavramıyla bağdaşamaz. Bu tür davranışların sergilendiği ve eylemlerin yaşandığı yerlerde özgürlükten bahsetmek ve özgürlük ortamını sürdürmek mümkün olamaz. Özgürlük ortamımızın tüm ülkeye örnek olacak şekilde korunması ve geliştirilmesi için hepimiz sorumluluklarımıza titizlikle sahip çıkmalıyız."

Rektör Prof. Dr. Acar'ın konuşmasının ardından üniversitenin bazı yeni öğrencileri de birer konuşma yaptı. Müzik dinletisinin sunulduğu törende, "Eymir Beni Çağırıyor" isimli kısa film de gösterildi. (CNN Türk)