Marmara Üniversitesi’nde KHK’yla ihraç edilen akademisyenlerle dayanışma eylemleri devam ediyor. Haydarpaşa Kampusü’nde yer alan Hukuk Fakültesi önünde konuşan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “Öğrencilerimize eleştirel düşünceyi öğrettik. 7 Şubat akşamında yayımlanan KHK öğrettiğimiz bütün bilgileri sıfırladı” dedi.

Geçtiğimiz hafta 686 Sayılı KHK’yla, 115’i Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’nden Türkiye’nin en köklü üniversitelerinde görev yapan tam 330 akademisyen meslekten ihraç edilmişti. 72 kişinin ihraç edildiği Ankara Üniversitesi’ni, 23 akademisyenin ihraç edildiği Marmara Üniversitesi izliyordu.

Siyasal bilgiler ve tıp fakültelerinden yapılan dayanışma eylemlerini bugün de hukuk fakültesi takip etti. ‘Hocama dokunma’ yazılı afişin önünde basın açıklaması düzenleyen anayasa hukukçularından Kaboğlu sözlerine şöyle başladı:

“Bugün burada bu şekilde bir görüntüyü hiçbirimiz vermek istemezdik ama bu görüntünün nedeni biz değiliz. Türkiye 15 temmuz gecesi bir darbe girişimi yaşadı ve çok şükür darbe bastırıldı. Fakat 15 temmuz gecesi yaşanan darbe girişiminin nedeni üniversiteler değildir, bilim değildir, bilim ve araştırma özgürlüğü değildir. Anayasa da değildir. Ama tam tersine belki de hukuk ve liyakat ilkelerine uyulmamış olmasıdır.”

Pasaportu iptal edildiği için yurt dışında da ders veremediğini ifade eden Kaboğlu şöyle devam etti:

“Öğrencilerimize eleştirel düşünceyi öğrettik. Saydam olmalarını öğrettik, olaylara çok yönlü bakmaları gerektiğini öğrettik. Ama gelin görün ki 7 Şubat akşamında yayımlanan kanun hükmünde kararname bizim öğrettiğimiz bütün bilgileri sıfırlayan bir sonuca sahiptir. Hatta öyle ki, sadece benim ve benim gibi meslektaşlarım kurumlarında görev yapması değil, aynı zamanda onların seyahat özgürlüğü de ellerinden alındığı için örneğin benim, Paris’teki derslerimi yapamamak durumuyla karşı karşıyayım.”

Savaşın olduğu gibi OHAL’in de bir hukuku olduğunu ifade eden akademisyen, hukukun ihlal edildiğiniifade ederek, “Hukuka, ahlaka, dürüstlüğe ihtiyacımız var. Bunun olmadığını görüyoruz. Savaş ortamında geçerli olan bu üç ilkenin burada sıfırlandığını görüyoruz. ‘Hayır bu var’ deniyorsa o zaman bu haksızlıktan bu büyük yanlıştan dönülmesi gerekiyor. Biz sorumluysak hesap vermeye hazırız. Şu dakikadan itibaren veremeyeceğimiz hesap yoktur. Hodri meydan” dedi.