Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Fatih Üniversitesi’nde uzun süredir ders veren öğretim görevlileri Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kalaycı ve Prof. Neşe Özgen’in görevlerine dönem ortasında hiçbir gerekçe gösterilmeksizin son verildi. Üniversitede ayrıca öğretim görevlilerinin kurban bağışına zorlandığı, cemaate yakın isimlerin kadrolara yerleştirilerek yıllarca kadro bekleyen akademisyenlerin mağdur edildiği, hukuk fakültesindeki bazı hocaların öğrencilerden utandığı gerekçesiyle ‘cinsel suçları’ anlatmadığı, yetkilerin akademik üstünlük derecesine göre değil cemaate yakınlık derecesine göre verildiği ve birçok usulsüz uygulamanın üstünün örtüldüğü öne sürüldü.

‘TAZMİNAT ADETİMİZ DEĞİL’

BirGün'den Ceren Büyüktetik'in haberine göre; Üniversitede 2 yıldır kadrolu olarak çalışan Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kalaycı’nın sözleşmesi 17 Aralık’ta sona eriyordu. Ancak Kalaycı, sözleşmesinin yenilenmeyeceğini aynı gün öğrendi. Hiçbir gerekçe gösterilmeden görevine son verilen Kalaycı, çıkış işlemleri için gittiği personel müdürlüğünde bir şok daha yaşadı. İhbar ve kıdem tazminatını taleb eden Kalaycı’ya “Sözleşmeyi buna göre yapıyoruz. Hiçbir hocaya böyle bir ödeme yapmıyoruz. Bizim öyle bir adetimiz yok” yanıtı verildi. Dönem başından beri bölümün 4 temel dersini veren Kalaycı’ya yapılan haksızlık bununla da sınırlı kalmadı. Kalaycı’nın okulla ilişiği kesilir kesilmez öğrencilerin ders notlarını yazdığı sayfası silindiği için vize sınav sonuçlarını öğrencilere bildiremedi.

ZORAKİ KURBAN BAĞIŞI

"Bu tutumun farklı kişiliğinden kaynaklandığını" ifade eden Kalaycı, “Birkaç hafta önce bazı öğrencilerin cemaatin beni istemediği ve işime son vereceği şeklindeki konuşmalarını duydum. Daha önce de birkaç öğrenci cemaati eleştirdiğim yönünde şikayette bulunmuş, yönetimden bu konuda uyarı almıştım. Kurban Bayramı’nda hiçbir onayım alınmaksızın Kenya’da benim adıma kurban kesildiği, tutarın da maaşımdan kesileceği söylendi. Bağıştan, ‘Muhasebeye gidip kurban bağışı ücretini yatırın’ şeklinde bir mail alınca haberdar oldum ve bunu kabul etmediğimi belirttim. Kısa süre sonra da görevime son verildi” dedi. Geçen Şubat ayında da Kürt meselesi üzerine verdiği bir konferans nedeniyle üniversite yönetimi tarafından ‘Burası bir cemaat üniversitesi’ sözleriyle uyarıldığını söyleyen Kalaycı, buna karşın bölüm içinde tanık olduğu etik dışı olaylara üniversite yönetiminin sessiz kaldığını öne sürdü.

‘KOMÜNİST KAHPELER’

Kalaycı, “T.A isimli bir hoca derse kendisi girmek yerine bir son sınıf öğrencisi olan S.N'yi sokmuş. Sınav sorularını da bu öğrenciye hazırlatmış. Fakat dersi alan öğrenciler arasında S.N'nin şu an eşi olan nişanlısı G.N'de varmış. Bu durumu öğrenince bölüm başkanı Önder Çetin'e ve dekanlığa şikayet ettim. Ancak örtbas etmeye çalıştılar. Siyaset Sosyolojisi dersinin sınavında da Gramsci, Althusser ve Marx’ı sorduğum sınav kağıdına M.Y. adlı bir öğrenci ‘Bu gavur ideolojiler yüce Türk milletini zehirlemeye çalışmaktadır. Tek yol İslam’ yazmıştı. Radikal feminizmle ilgili sorunun altına da ‘Komünist kahpeler’ yazmıştı. Ayrıca bu öğrenci cuma günkü derslerimde zorla koluma girip beni cuma namazına götürmeye çalışıyordu. Bu öğrenciyi sınıfta bırakınca beni rektörlüğe şikayet etti. Öğrendiğime göre rektör tanıdığıymış ve dekanlık öğrenci yerine beni uyardı” diye konuştu.

DÖNEM ORTASINDA İHTİYAÇ FAZLASI OLDU

2012’den bu yana üniversiteye dışarıdan ders veren Prof. Neşe Özgen’in de görevine ‘İhtiyaç fazlası olduğu’ gerekçesiyle son verildi. Özgen de tıpkı Kalaycı gibi bölümün 4 temel dersini veriyordu. Prof. Özgen, “Hiçbir yazılı ve resmi bilgi verilmeden sadece şifahen hizmetimin ihtiyaç fazlası olduğu söylendi. Dönemin bitmesine 3 hafta kala derslerimizi elimizden alarak düşmanca bir tutum geliştirdiler. Ders işleme biçimimiz okulun çok da hoşuna gitmiyordu. Bunun Kürt meselesiyle, Gezi’yle ve bilimsel tavrımızla alakalı olduğunu düşünüyorum. Çünkü her ikimiz de öğrencilerin çok sevdiği hocalardık” diye konuştu.

MUTLUER’E KADRO VERİLMEDİ

Üniversitede 3 yıldır eğitim veren Dr. Nil Mutluer de kriterlerinin yeterli olmasına rağmen kadro atama sürecinde yönetimin kendisini oyaladığını fark ederek dönem başında okuldan ayrıldığını belirtti. Kendisiyle ilgili bunca zamandır herhangi bir memnuniyetsizlik belirtilmediğini söyleyen Mutluer, aksine gerektiğinde diğer öğretim görevlilerinin işe alımında isminin imaj olarak kullanıldığını da ifade etti. Mutluer tam zamanlı kadro başvurusuna olumlu yanıt aldı. Atama süreci başlatıldı. Hakkında jürisini oluşturan bir profesör ve iki doçentten oldukça olumlu atama raporları geldi ancak, ataması bir türlü gerçekleşmedi. Mutluer, “Üniversitelerin geldiği bu taşeronlaşma çifte standardı barındırıyor. Öğrencilere dönemde 4-5 ders verirken kriterlerim sorgulanmadı. İş tam zamanlı atamaya gelince bir anda YÖK’ün kriterleri dışında ek kriterler ortaya çıktı. Üstelik o sırada, o ek kriterlere sahip olmayan birilerinin tam zamanlı kadroya tepeden alındığına da şahit oldum. Kimin neyi hangi kritere göre belirlediği sadece konjonktürel görünüyor” dedi.

'YARDIM VAR AMA ZORLAMA YOK'

Kalaycı'nın kurbanla ilgili mailleri kendisine gönderdiğini söylediği Fatih Üniversitesi Ders, Derslik ve Sınav Programları Koordinatörü Servet Çiçek ise iddiaların asılsız olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Bir sürü savaş filan var etrafımızda. Vesile olmak istiyor çocuklar. Toplumsal duyarlılık merkezi de var. Biz de hocalarımıza soruyoruz 'Yardımcı olmak ister misiniz?' diye ama hele kurban gibi bir konuda böyle bir zorlama söz konusu değil. Böyle birşey söz konusu değil. Sözleşmeliyiz hepimiz malum. Her dönem kendileriyle sözleşme yapılır. Sözleşmenin bitiş tarihinde okul yenilemeyebilir. İş kanununa tabiiyiz biz. Devlet memuru gibi değil. Tabi hocalarımızın devlet memurluğundan alışagelmiş şeyleri olduğu için böyle birşey olunca da üzülüyorlar” dedi. Kenya'da kurban kesimi yapıldığı doğru mu şeklindeki sorumuza ise, “Hocalarımızın böyle birşeye zorlandığımız doğru değildir” yanıtını verdi.

ÖZEL BİR SEBEP YOK, SÖZLEŞMELERİ BİTTİ

Üniversitenin personel müdürlüğünden konuya ilişkin gazetemize yapılan açıklamada ise Kalaycı'nın 2 yıl sözleşmeli olduğu belirtilerek, "Sözleşmesi sona erdiği için görevine son verildi. Özel bir sebebi yok. Sözleşmenin bitiş tarihini kendisi de biliyordu bu nedenle ihbar tazminatı verilmedi. İş kanunu gereği belirli süreli sözleşmelerde kıdem ve ihbar tazminatı verilmez. Sözleşme süresi en az 1 yıl uzatılabildiği için de dönem sonuna kadar uzatmamız mümkün değildi. Neşe hocamız da zaten part time olarak görevliydi" yanıtı verildi.

Bölümün en sevilen hocalarından olan Kalaycı ve Özgen’in görevlerine son verilmesi öğrencileri de mağdur etti. 100’e yakın öğrenci geçen hafta rektörlüğe yürüyerek tepkilerini dile getirdi.