Bine yakın Eğitim Sen üyesi eğitimcinin sürgün edilmesine Diyarbakır’daki kurumlar tepki gösterdi. Diyarbakır Barosu, İHD Diyarbakır Şubesi, Hak İnisiyatifi Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır Mali Müşavirler Odası ve TİHV Diyarbakır Temsilciliği’nin yaptığı ortak açıklamada sürgün kararının geri çekilmesi talep edildi.

Kurumlar adına yapılan ortak açıklamada konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, sürgün edilen eğitimcilerin bu uygulamayla siyasi, ekonomik ve ailevi sebeplerle istifaya etmesinin amaçlandığını ve bu durumun uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtti.

'Sürgün' edilen eğitimcilerin neredeyse tamamının OHAL KHK’si ile açığa alınıp, daha sonra görevlerine iade edilen öğretmenler olduğunu söyleyen Özmen, “Yine görüldüğü üzere sürgün edilen öğretmenlerin ezici çoğunluğu Eğitim Sen üyesidirler. Söz konusu idari tasarruf çalışma özgürlüğü, çalışma hakkı ve sendikal özgürlükler yok sayılmıştır. Öte yandan aile birliği ve bütünlüğü, nitelikli eğitim hakkı, toplumsal barış ve keyfi tutum nedeniyle kamu otoritesine olan güven zedelemiştir. Sürgün, insan hakları ile bağdaşmayan bir ceza olup ceza hukukundan 1965 yılında tamamen kaldırılmıştır. Bu yönüyle sürgünün idari bir yaptırım türü olarak uygulanması kabul edilemez. Sürgün edilen birçok öğretmen bu uygulamalarla siyasi, ekonomik ve ailevi sebeplerle istifaya zorlanmaktadır. Öğretmenlerin sürüldüğü şehirlerin bilinçli seçildiği dikkatlerden kaçmamaktadır. Sürüldükleri yerlerde teşhir edilerek meslek hayatlarını sürdürmeleri dayatılmaktadır. Bu dayatma sürgün edilen öğretmenlerin üye oldukları sendika veya politik duruşları nazara alındığında bir tür cezalandırma ve aynı zamanda onları gittikleri şehirlerde hedef haline getirip fişleme amacı gütmektedir” dedi 

‘AİLE BÜTÜNLÜĞÜNE VE EĞİTİM HAKKINA AYKIRI’

Özmen, 2015’ten bu yana çatışmalı süreçle beraber yaşanan ağır  hak ihlalleri karşısında Kürtlerin toplumsal barışa olan inancını yitirmek üzere olduğunu, mevcut iktidarın daha önce doğru bulmadığı bu tür uygulamaları devam ettirdiğini ifade ederek, “Öğretmenlerin yerlerinin zorla değiştirilmesi, Şark Islahat Planı ve Mecburi İskan Politikalarının günümüze dair bir iz düşümü izlenimi uyandırmaktadır. Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtler bilhassa sürgün edilerek ‘terbiye edilmeye’ çalışılmış, günümüze kadar da etkilerini gösteren bu uygulamalar karşısında toplumsal barış sürekli bir biçimde zedelenmiş ve netice olarak Kürt toplumunda onarılması güç yaralar açılmıştır.

2002 yılında iktidara gelen halihazırdaki hükümet, Kürt meselesinde yeni bir sayfa açma yönünde söz ve taahhütlerde bulunmuş, bu bağlamda temel hak ve özgürlüklerin tesisi ile birlikte Kürtler Cumhuriyet tarihinden bu yana ilk defa toplumsal barış zeminin sağlanacağına inanmışlardır. Ancak, Temmuz 2015’ten bu yana yaşanan çatışmalı süreç ve kırılmalarla beraber ortaya çıkan ağır insan hakları ihlalleri karşısında Kürt toplumu toplumsal barışa olan inancını neredeyse kaybetme noktasında gelmiştir. Eğitim emekçilerinin zorunlu olarak yerlerinin değiştirilmesi ile Kürdün payına düşen yine sürgün olmuştur.

Gelinen bu aşamada mevcut iktidarın da daha önce doğru bulmadığı uygulamaları devam ettirdiğini üzülerek gözlemlemekteyiz. Diyarbakır’da öğretmen olan eşlerden biri Niğde, diğeri Amasya’ya sürgün edilmiş olup, okul çağındaki çocuklarını yanlarına alamama ve aile bütünlüğünün bozulmasına sebep olacaktır. Yine uzun yıllarca eğitim ve öğretim hayatı kapsamında öğretmenleri faydalı ilişkiler geliştiren öğrenciler mağdur edilmektedirler. Aile bütünlüğüne, eğitim ve öğretim hakkına aykırı bu haksız işlemlerin büyük sorunları beraberinde getireceği tartışmasızdır.

Geçmişte yaşanan benzeri vakaların sadece sürgün edilenleri değil, bütün bir toplumu yaralayarak toplumsal kırılmaları derinleştirdiği hepimizin malumudur. Bugün itibariyle bine yakın öğretmen hakkında tesis edilen haksız ve hukuka aykırı idari tasarrufların derhal geri alınmasını, eğitim ve öğretim hakkına, çalışma hakkı ve özgürlüğüne, sendikal hak ve özgürlüklere, ailenin birliğine ve bütünlüğüne saygı gösterilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.

Eğitim Sen Diyarbakır 1 No’lu Şube binasında yaşanan sürgünlere karşı oturma eylemi başlatıldı. Oturma eyleminin yapıldığı salona “Demokratik, laik, bilimsel anadilde eğitim ve özgür yaşam için”, “Çocuklarımız ölmesin diye barış diyoruz” pankartları ile “Sürgün psikolojik şiddettir”, “Sürgüne dur de”, “KHK’lar son bulsun”, “İzleniyoruz, fişleniyoruz, sürülüyoruz ama direniyoruz” dövizleri asıldı. Eğitimcilerin eylemine KESK’e bağlı sendikaların yanı sıra HDP Milletvekilleri Sibel Yiğitalp, İmam Taşçıer ve Ahmet Yıldırım da destek verdi. Öğretmenlerin eylemi akşam saatlerine kadar sürecek. 

(Kaynak: Evrensel)