Ankara  Barosu, Milli Eğitim Bakanlığı ile Hizmet Vakfı arasında imzalanan protokol kapsamında, seminer adı altında öğrencilere verilecek, “değerler eğitimi”ni yargıya taşıdı. Baro, söz konusu protokolün yürütmesinin durdurulması ve iptalini talep etti. Dava dilekçesinde, Kuran ve hadislerden alıntılar yapılarak hazırlanan seminer kitapçığının da hukuka aykırı olduğu savunuldu.

AHİRETE YÖNELİK MESAJLAR

Dilekçede çocuklara verilmesi düşünülen seminerlerin konuları ve içeriğinde “şeytan”, “ahiret”, “günah”, “nefs”, “tevekkül” gibi soyut kavramlar aktarıldığı belirtilerek, “Küçük yaştaki çocukların bilinçaltı uhrevi bilgilerle donatılmakta ve yoğun şekilde ölüm olgusu işlenerek ahirete yönelik mesajlar verilmektedir. Kış mevsimi bile ‘kefen’, ‘ölüm’ gibi çocuk için soğuk ve anlaşılmaz olan sözcüklerle anlatılmaktadır” değerlendirmesi yapıldı.

HASTALIK: ÖLÜME HAZIRLAR

Hürriyet gazetesinden Mesut Hasan Benli'nin haberine göre kitapçıkta ‘Hastalık’ konusunun, “Ölümü, kabri ve ahreti bilip ona göre hazırlanması gerektiğini hatırlatır” cümleleriyle anlatıldığına da dikkat çekilerek, “Çocuk zihninde ‘şok etkisi’ yaratacak vurgulamalarla doludur” denildi.

ÖLÜM NİMETTİR

Dilekçede ‘Ölüm’ konusu da eleştirildi: “Kitapçıkta yer alan ‘Eğer ölüm gerçekten güzel olmasaydı, Allah sevdiği kullarını çok uzun yaşatırdı. Her canlı ölümü tadacaktır. Gelen gider giden gelmez, ölüm de bir nimettir. Ağırlaşmış hayat yükünden kurtulmaktır’ gibi sözler psikolojik olarak hassas bir dönemdeki çocuklar için ölümü seçmeyi teşvik edici anlamlar içermektedir.”

MEB -HİZMET VAKFI İŞBİRLİĞİ

‘Değerler eğitimi’ ilk kez 2010’da dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Baş tarafından yayımlanan bir genelge ile uygulanmaya başlanmıştı. 15 Temmuz’da Milli Eğitim Bakanlığı, okul öncesi dahil bütün öğrencilere ‘değerler eğitimi’ adı altında seminerler verilmesi amacıyla Hizmet Vakfı ile protokol imzaladı. Hizmet Vakfı’nın kurucuları arasında Said-i Nursi’nin öğrencileri de yer alıyor.

UZMANLAR MESAFELİ

‘AŞIRI İTAAT EDEN BİREYLER YETİŞİR’  

Prof. Dr. Ayla Oktay (Eğitim Bilimci): “Çocuğun önce hoşgörülü olmayı, hakkını ararken başkasına saldırmamayı öğrenmesi gerekiyor. Çocuk, Tanrı’nın varlığını anlamakta zorluk çekerken ölüm, kefen gibi kavramlarla tanıştırmanın anlamı yok. Her şeyi Allah’a bağlarsanız insanın iradesiyle yapabileceği fazla şey yok anlamına gelir. Bu da aşırı itaat eden bireyler yetişmesine yol açar. Okul öncesi ve ilkokul 1, 2, 3 bunun için çok erken. Birçok şeyin nedenini tam anlamadığı, zihinsel kapasitesinin gelişmediği dönemde bunu vermek çocuğun soru sormasını engeller.”

‘KÜÇÜCÜK ÇOCUKLAR BUNLARI ANLAMAZ’

Prof. Dr. Yasemen Işık Taner (Gazi Üniversitesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı Başkanı): “Hazırlanan içerik asla uygun değil, küçücük çocuklar bunları anlamaz. Çocuklar soyut kavramları somutlaştırmak ister. Ahlak öğretilmeli, ancak soyut bilgilerle, korkutarak aktarmak doğru değil. Bu şekilde verilecek bir eğitim çocuğun inanç sistemini öcü gibi algılamasına da neden olur. Ölen birisi ile ilgili ‘O uyudu’ dediğinizde uyumaktan korkabilir.”

’11 YAŞINDAN ÖNCE SAKINCALI’

Anıl Saraç (Uzman Pedagog): “Çocuğun idrak ve tespit yaşı 11-12. Dini ve manevi eğitim 11 yaşından önce verilmemeli. Bu yaş öncesinde soyut kavramlar, aşk, cennet, cehennem gibi kavramları anlamıyor ve anlamlandıramıyor. Annesi vefat eden bir çocuğa, ‘Annen cennete gitti’ derseniz, ‘O zaman ben de annemin yanına gideyim’ demesi mümkündür.”