Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği kurucu üyelerinden, İstanbul Tabip Odası üyesi bilim insanı Prof.Dr.Türkan Saylan'a TRT Haber kanalında  yayınlanan “Büyük Takip” programında yapılan saldırıyı kınamak amacıyla; İstanbul Tabip Odası ve Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği birlikte Taxsim Hill Hotel’de basın toplantısı gerçekleştirdi.

Prof.Dr.Tahsin Yeşildere’nin yönettiği toplantıda; İst.Tabip Odası'ndan Prof.Dr.Özdemir Aktan (TTB II. Başkan), Ünivder Üyesi Prof.Dr.Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Prof.Dr.Burhan Şenatalar, Prof.Dr.Aysel Çelikel, Prof.Dr.Gençay Gürsoy, Prof.Dr.İbrahim Kaboğlu ve Prof.Dr.Coşkun Özdemir birer konuşma yaptılar.

TRT Genel Müdürlüğü ve RTÜK'ü konu ile ilgili incelemeye davet ettiler. TRT Genel Müdürlüğü'nün soruşturma açması yönünde yasal sorumluluklarını hatırlattılar.

Açıklamada şöyle denildi;

“İstanbul Tabip Odası üyesi, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği’nin kurucu üyesi Prof. Dr. Türkan Saylan’a yapılan saldırılar TRT Haber’de yayınlanan söz konusu programla her türlü ahlaki ölçütün dışına çıkmıştır.

Belgesi, kanıtı olmayan, iftiralarla dolu, yanlış bilgilendirmeyle bir insanı ve onun bulunduğu kurumları karalamaya yönelik bu tür haberlerin, programların amacını elbet sorguluyoruz ve sorgulayacağız.

Türkan Saylan’ı karalamanın hangi amaca hizmet ettiğini anlamak için Saylan’ın gerçekten neler yaptığına, kimlerle mücadele ettiğine bakmak gerekir. Onun hayatını, düşüncelerini, yaptıklarını anlatan kitapları okumadan onunla ilgili söylenenlere inanılmayacağını umuyoruz. Söz konusu programın yer aldığı devletin resmi radyo televizyon kurumu kendisine verilmiş iletişim, eğitim, haber gücünü Türkan Saylan’ı konu edindiği bu temelsiz programla sorumsuzca kullanmıştır.

Medyanın güvenilirliğini yitirmesi, yargının güvenilirliğini yitirmesi gibi toplumu karanlığa sürükleyici bir olgudur. Çamur at, yapışmazsa izi kalır anlayışıyla Saylan’a ve ilişkisi bulunduğu kurumlara saldıranlar, önyargıları nedeniyle gerçekleri görmek istemeyenler, ya da Saylan’ın mücadele ettiği karanlığı sürdürmek için uğraşan insanlardır. Bu karanlık cehalettir. Bu saldırı ise korkudan kaynaklanmaktadır. Korktukları şey, varlıklarını borçlu oldukları puslu havanın dağılacağı işaretleridir.

Prof. Dr. Türkan Saylan, ömrünü, cüzzamı ülkemizden silmeye, daha çağdaş bir toplum, bilime dayalı, insan haklarına, özgürlüklere, demokrasiye bağlı; barışçı, sanatsever bir gelecek kuşak yetiştirmeye yönelik çalışmalara adamıştır. Hiçbir dinsel inanca karşı olmamıştır. Ne şeriat ne darbe demiş, laikliğin demokrasinin ön koşulu olduğunu söylemiştir. Bütün sözleri, yazıları ve konuşmalarıyla belgelidir. Bütün yaptıkları devletin resmi kurum ve kişilerinin izinleriyle, destekleriyle gerçekleşmiştir. Saylan’a iftira atanlara tokat gibi cevap Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin bursuyla okuyan on binlerce genç, binlerce kardelen, Türkan Hocanın iyileştirdiği binlerce hasta, yardım ettiği, örnek olduğu binlerce insan, yetiştirdiği yüzlerce hekimdir.  Tanıyan herkesin ona duyduğu saygı ve sevgidir.

Türkan Saylan’ın hayatını adadığı, tüm kız çocuklarının okutulması, kızların küçük yaşta evlendirilmemesi, kadının erkeklerle eşit haklara sahip olması, ülkemizin daha iyi eğitim koşullarına, daha iyi sağlık koşullarına kavuşması idealleri, bu karanlıktan ve cahillikten çıkar sağlayanları elbette korkutacaktır.
İnsanlık tarihinin, kimi zaman kısa geri dönüşler görülse de, Türkan Saylan’ın da bir savunucusu olduğu çağdaşlaşma, demokratikleşme, özgürleşme, hukuku üstün kılma, insanların kardeşliği ve eşitliği yolunda ilerlediği bir gerçektir.

Sayın Hocamız Türkan Saylan’a karşı atılan bu iftiraları kınıyor ve hocamızın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.”

MEDYA İLGİ GÖSTERMEDİ



Ayrıca Bianet’in haberine göreTaksim Hill Hotel'de düzenlenen basın toplantısına yoğun katılıma karşılık medyanın ilgisi hayli azdı.

Prof. Dr. Aysel Çelikel de Saylan ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne (ÇYDD) yönelik suçlamalarla ilgili çok sayıda davanın sürdüğünü anımsattı; insan haklarına yönelik bir haksızlık olarak gördükleri Saylan'a yönelik yayınlar nedeniyle gazeteci Nazlı Ilıcak'a dava açtıklarını ve kazandıklarını ifade etti.

Çelikel, başta Samanyolu Televizyonu olmak üzere "yandaş" olarak nitelendirdiği medya kesiminin "karalama politikaları"na başvurduklarını savundu; TRT yayınları üzerinde durdu:

"Ancak bir devlet kanalı TRT nasıl oluyor da yalan yanlış taraflı haberler verebiliyor. Yapılan yayınla ilgili RTÜK'e TRT'yi şikayet ettik ve aynı yerde özür dilenmesini talep ettik. Programdaki iki gazeteciyi de Basın Konseyi'ne şikayet ettik. Ortada halkı kin ve düşmanlığa yönlendirme, yapılan bir iftira, yargı görevi yapanları etkileme ve adil yargılamayı etkileme var. Bu dört ayrı ceza kanunu maddesinden suç duyurusunda bulunduk. Bu bir karalama kampanyasıdır."

İstanbul Tabip Odası'ndan Prof. Dr Özdemir Aktan ise bu tür programların bundan sonra da yapılacağını ancak hiçbirinin Saylan'ın görüşlerini ve ismini kirletmeye yetemeyeceğini söyledi: ''Onu karalama çalışmaları aslında fikirlerinin hala ne denli güçlü olduğunu ve hala bu aydınlık fikirlerden ne kadar korktuklarını gösteriyor.''

Prof. Dr. Burhan Şenatalar da, basın açıklamasında bulunma amaçlarının "aralarından ayrılmış olan bir arkadaşlarının onuruna sahip çıkmak ve ÇYDD'ne destek vermek" olduğunu ifade ettikten sonra ''Yayın hem gerçeğe aykırı hem de taraflı. Programın adı bile korkunç zaten: Büyük Takip" şeklinde konuştu.

Şenatalar, ''Annesinin Hıristiyan olduğunu MİT raporundan öğrenmişler" dendiğini ifade ederek, Saylan'ın misyonerlik adı altında bölücülük yapmak ile suçlandığını kaydederek, "Burada çok büyük bir medya etiği ihlali ile de karşı karşıyayız'' dedi.

Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da, yayınların TRT'nin taraflılığına işaret ettiğini söyledi; "Anayasaya evet propagandasını nasıl yürüttüyse Saylan'la ilgili de bunu bir kez daha gösterdi" dedi.

Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği'nden Prof. Dr. Mehmet Zaman Saçlıoğlu ise suçlamalarda bulunan insanları ''IQ ve EQ seviyeleri düşük insanlar'' olarak nitelendirdikten sonra ironiyle "Saylan için insanları hipnotize ediyordu diyorlar. Bu doğru aslında. Onun iyiliği, demokrasiye ve özgürlüklere olan aşkı karşısında etkilenmemeniz mümkün değildi" dedi.

Gençay Gürsoy ise ''Bunların algısına göre ya piyasaya yatırım yaparak gemicikler alacaksınız ya ahirete yatırım yapıp cennete gideceksiniz. İyiliği her ikisi için de değil; muhtaç insanlar için yapıyorsanız tıpkı Saylan gibi, bunların tasavvur dünyasına giremiyorsunuz" diye konuştu.

Ergenekon Soruşturması kapsamında 13 Nisan 2009'da evi aranan ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan, İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü'nde 18 Mayıs 2009'da yaşamını yitirmişti.