Besteci, keman sanatçısı, balet, oyuncu Mazlum Çimen, CHP Lideri ve Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sıklıkta kullandığı "Geliyor gelmekte olan"sözünü şarkı yaptı. Çimen, paylaşıldığı sosyal medya mecralarında beğeni alan şarkısıyla ilgili olarak, “Ben bunu Kemal Kılıçdaroğlu için yazmadım. Kendisi ile hiç konuşmadım. Bir partiye bunu yapıp oradan para alayım, satayım, öyle bir dünyam olmadı hiçbir zaman. Ama bir sürece girdik. O sürecin iyi değerlendirilip bir enerji verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir enerji olsun istiyorum, yani umudumuzu diri tutmak istiyorum. Şarkıyı da ben değil, sokaktaki insanlar söylüyor” diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, ilk olarak 22 Kasım'da 'Vizyon Belgesi' açıklamasının yapılacağı 3 Aralık 2022 tarihi için “Şunun şurasında 3 Aralık'a ne kaldı. Geliyor gelmekte olan” ifadesini kullanmıştı. Bunun ardından söz konusu "Geliyor gelmekte olan" ifadesi iktidar değişimine işaret eden bir slogana dönüştü. Mazlum Çimen de "Geliyor Gelmekte Olan" adıyla bir şarkı yaptı. Sosyal medyadan paylaşılan şarkı büyük ilgi gördü. 

"BUNU ŞU AN İÇİN DÜŞÜNÜP YAZMIŞ DEĞİLİM"

"Bu ülkede yaşıyorum yaşadığım gündemin bende bıraktığı izler var. Bütün bunların sonucunda böyle bir çalışma yapma ihtiyacı hissettim. Onun için yaptım" diyen Çimen şunları kaydetti:

"Öncelikle ben bunu Kemal Kılıçdaroğlu için yazmadım. Yani ama bir yapı itibariyle ortam gündem onu gösteriyor. Bundan bir rahatsızlığım yok ama netleştirmek için söylüyorum. Bunu şu an için düşünüp yazmış değilim. Daha önce Kemal Bey'den (Kılıçdaroğlu) bu 'Geliyor gelmekte olan' mottosu çıktı ortaya ve ben bunu kullandım hoş bir ritmi var 'Geliyor gelmekte olan'nın. Bir de şimdi olduğum, yaşadığım sorunların bende de bir somut göstergesi olması adına böyle bir çalışma yapmak istedim. Bir katkı yapmak istedim. Çünkü; bir sürece girdik. O sürecin iyi değerlendirilip bir enerji verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben kendi açımdan söylüyorum bunu. Herkes böyle düşünmek zorunda değil. Ama bir enerji oluşturmak, bir katkıda bulunmak gibi bir derdim vardı ki öyle bir sorumluluğum da var bu toplumda yaşıyorum. Bu ülkede yaşıyorum. Benim de kendi içinde yaşadığım sorunlar, çelişkilerim var. Ve yaşadığım gündemin bende bıraktığı izler var. Bütün bunların sonucunda böyle bir çalışma yapma ihtiyacı hissettim. Onun için yaptım yani.

"DOĞAYLA SAVAŞ HALİNDEYİZ EĞER KAZANIRSAK KAYBEDECEĞİZ"

Gündemi değerlendirme lüksüm bile yok diye düşünüyorum artık. Çünkü; doğa kendi gündemini değerlendirip bize sunuyor. Biz oradan ne kadar ders alıyoruz, almıyoruz? Ya da buradan ne kadar sağlıklı bir çıkarsama yapıyoruz. Mesele o aslında, oradan bakmak lazım. Bunun önemsenmesi, buraya dikkat edilmesi gerekiyor. Bunun da çok farkında olunduğunu sanmıyorum. Çünkü son yaşananlardan sonra bu ülkedeki bu felaket, bu acılardan sonra hala öyle demeçler geliyor ki biz hala bunlardan bir şey algılamış değiliz. Doğanın bize vermek istediği mesajı algılamamışız. Nasıl davranmamız gerektiğini hala netleştirmemişiz. Asıl oradan bakmak gerek. Fransız düşünürün güzel bir sözü var 'Doğayla savaş halindeyiz eğer kazanırsak kaybedeceğiz.' Yani bu her şeyi açıklayabilen bir söylem. Yani o anlamda çok hoş bir portre yok göğsümüzde. Böyle bir fotoğraf yok. Acının bize sunduğu renk kara. Çok karamsar günlerdeyiz ve daha da karamsar güne gitmeyiz umarım diye bir düşünce var içimde. Yani inşallah daha da karamsar bir ortama girmeyiz.

"ÇOK AFAKİ BİR DERDİM YOK BENİM"

Yaptığım çalışmanın ritmik olması, biraz enerji toplaması da bundan dolayı. Çünkü bir enerji olsun istiyorum, yani umudumuzu diri tutmak istiyorum. Çok afaki bir derdim yok benim. Bir söylem geliştirmek ve o söylemi de kendi içinde bir enerjiye dönüştürüp o enerjiden de umudumuzu besleyip insanın insanca gibi yaşayabileceği bir dünya, bir hayat, bir ülke, bir coğrafya özlem içindeyim ve bunun için de katkı sunmaya devam edeceğim elimden geldiği kadar.

"HİÇBİR PARTİYE ÜYE DEĞİLİM"

Şimdi ben bir siyasal bilimci değilim ya da bir partinin sözcüsü değilim. Hiçbir partiye üye değilim. Hiç öyle bir yanım olmadı, yani parti anlamında. Ama benim gördüğüm bir devir teslim töreni yaklaşıyor gibi geliyor bana. Ama buna dediğim gibi yaşadığımız sürecin ne kadar imkân verip vermeyeceği de düşündürücü. Yani buradan gerçekten sağlıklı bir seçim ortamına geçebilecek miyiz? Ya da gerçekten sağlıklı bir seçim olacak mı? Ya da buna çok izin verilecek mi? Bilmiyorum neler oluyor, neler olmuyor? Başka yerde neler düşünülüyor? Yani ürküyorum, yaşadığımız daha önceki süreçleri gözümüzün önüne getirdiğimizde biraz da tedirginlik de oluyor içimde. Yani her şey hoş, gül pembe falan bir dünya yok. Yani hayda bu taraf kazanacak, orası kaybedecek. Bunu net göremiyorsunuz. Ama yaşadığımız sürecin bana verdiği ipuçları bu bir sistem değişikliğine doğru gidiyor gibi geliyor bana. Umarım yanılmam. Umarım sağlıklı bir seçim sürecine gireriz. Umarım sağlıklı bir şekilde de bu süreci tamamlarız.

"BEN MÜZİKLE UĞRAŞAN BİR İNSANIM"

İnsanların beklentileri çok grafik olarak önümüze çıkan bir şey değil. Kimin ne kadar ne beklediğini bilemezsiniz. Her beklentiyi de çok sağlıklı bir şekilde cevap verme yeteneğim de yok. Çünkü büyücü değilim. Ama az çok kestirebildiğimiz şeyler vardır. Toplum bunu bekliyor mudur? Şimdi yaşadığımız sürecin çok acı bir acı tarafı vardı. Yeni yeni daha nefes alıyoruz. Hala bir hüznümüz var. Yani dün kırkı tamamlandı acılarımızın. Ama acısı hala devam edecek, sürecek. Bu acı ortamında böyle bir şey yapmak doğru muydu değil miydi diye bunun çok hesabını yaptım. Ama şöyle bir şey de var. Bu acı hesabını ağıt yakarak atlatamam. Ya ağıtlarla gidemeyiz buraya. Yaptığım iş de haydi elleri havaya mantığı değil zaten. Bir seçim süreci, bir enerji, bir güç, bir söylem, bir moral mantığı vardı bende. Bir de gelen eleştiriler var şöyle: ‘Çocuklar söylüyor, Koro, bu ne? Dağınık falan.' Asıl amacım şuydu ki hala da öyle. Onun için çekmedim videoyu, geri duruyor. Ben müzikle uğraşan bir insanım ve ben de biliyorum. Yani çok eli ayağı düzgün, disipline edilmiş, profesyonel bir koro kurup, ona okutabilirdim ben. Ama öyle bir şey istemedim.

"ÇÜNKÜ MAHALLE SÖYLÜYOR BENİM KAFAMDA"

Dedim ki müzisyenlerimiz profesyonel olsun, biz çok sağlıklı profesyonel bir altyapı yapalım. Üstüne bizim mahallemiz söylesin. Yani sokaktaki insanlar söylesin. O söylenen eserin söyleyiş şekline baktığınız zaman dağınıklık vardır. Sonra toparlar. Ufak detoneleri var. Öyle koydum. Çünkü mahalle söylüyor benim kafamda. Yani sokak söylüyor. Sen, ben, bizim oğlan, onlar söylüyorlar. Profesyonel bir koro yok zaten orada. Bu duyguyla oluşturduğum için profesyonel hiçbir insanı kullanmadım. Orada hiç şarkıcı, daha önce şarkıcı söylemiş, kulağına kulak, kafasına kulaklığı takım stüdyoya girmiş insanlar değil.
Hep işte bizim Unkapanı piyasasından, işte çarşıdan, matbaacı, işte ev hanımı, işte komşu, arkadaşımız bir yemekte tanıştığımız insanlardan oluşan bir koro var orada. O bana çok daha doğal geldi. Çünkü, dinlediğinizde bakıyorsunuz doğal o. Yani çocuklar profesyonel değiller. Olmasınlar zaten. Çünkü ben şu anlamda ivme kazanan o ‘Geliyor gelmekte olan’ mottosunun altındaki sesleri koymaya çalıştım. Onu söyleyenler zaten bizim insanlarımız. Mahalle öyle söylüyor. Sokak öyle söylüyor. Söyleyeni var söylemeyeni var. Söylemeyenlere söyletmedim zaten. Ama onu söyleyen insanların o kanalda, o eserde olması gerektiğini düşünüyordum. Ve sanıyorum o da oldu. Yani bir mahalleye, sokağa söylettik biz onu.

"SOKAKTAKİ İNSANLARA SÖYLETTİM VE SUNDUM"

Şarkı yayınlandıktan sonra da Kemal Kılıçdaroğlu ile konuşmadım. Çünkü geri dönüş yapmasını da beklemiyorum. Çünkü ben bir hedef alarak işte bunu yaptım profesyonel anlamda bir partiye bunu yapıp verip, oradan para alayım öyle bir dünyam olmadı. Hiçbir zaman olmadı. Ben yaptım, söyledi tüm arkadaşlarım. Sokaktaki insanlara söylettim ve sundum. Dedim ki böyle bir şey yaptım. Bir katkıdır bu. Ben şu ortama bir katkı sunmaya çalışıyorum. Yani yüreğimdeki yolun içerisindeki enerjinin üzerine bir enerji eklemeye çalıştım. Bir geri dönüş şu ana kadar olmadı ama olmasını da beklemiyorum zaten. Öyle bir beklentim de yok." 

Kaynak: ANKA