1990'lı yıllarda bile medyanın bu kadar iktidarın tekelinde olmadığını dile getiren gazeteci Celal Başlangıç, "Gizli" ibareli belgelerle medyaya tahakküm kurulduğunu ve iktidarın "tek devlet, tek millet, tek bayrak" halini "tek kaynak, tek medya"ya dönüştürmeye çalıştığını ifade etti. Yasaklı bölgelerin AA'ya açık, özgür basına kapalı olduğunu söyleyen Başlangıç, "Gerçeklerin kötü bir huyu vardır. Bir gün mutlaka ortaya çıkarlar" dedi.

Gazeteci Celal Başlangıç, DİHA’nın ortaya çıkardığı Kürt illerinde yaşananların medya ile nasıl manipüle edileceğini belirleyen dönemin İçişleri Bakanı Selami Altınok imzalı "Gizli" ibareli belgeyi değerlendirdi. Başlangıç, iktidarın gazeteciliği de "tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek başkandan" yola çıkarak "tek kaynak, tek medya" haline getirmeye çalıştığını ve haberleri tek kaynaktan toplayarak ortak başlıkta verdiğini ifade etti.

90'LARDA MEHMETÇİK MEDYASI

1990'lı yıllarda basına dair "Gizli belgeler" ya da salt iktidarın hakim olduğu bir gazeteciliğin olmadığını söyleyen Başlangıç, bu tür şeylerin daha çok amatörce yapıldığını söyledi. Başlangıç, "90'larda 'Mehmetçik medyası' vardı. Ama gazeteler, TV'ler bu kadar iktidarın mülkiyetine geçmemişti. İktidarın arkasında duran bir medya mantığı, Genelkurmay endeksli bir medya anlayışı vardı. Genel yayın yönetmenleri çekilip brifingler verilirdi. Ama şimdi işin boyutu değişti. İktidar ne derse hemen yapacak bir medya yaratıldı. 'Gizli' ibareli belgelerle medyaya tahakküm kuruldu. Bir kısmı biat ettirildi. Bir kısmı da sindirilerek dize getirildi. Bu medya organlarıyla da Türk halkını tek kanalda biçimlendirmek istiyorlar. Ellerinde tuttukları televizyon ve gazetelerle dezenformasyon, yalan ve farlı gösteriliyor. Gerçeği ters yüz etme çabası var" dedi.

'İKTİDARIN İSTEDİĞİ FOTO, HABER YAZILIYOR'


İktidarın Anadolu Ajansı (AA) üzerinden yukarıdan hiyerarşik bir yapı oluşturduğunu belirten Başlangıç, "Geçmiş dönemde şuna tanık olmuştuk. Cizre’de 90'lı yılların başında merkez medyadan bir arkadaşım yanımda telefonla haber yazdırdı. Bir gece önce özel hareket timleri trafoları kurşunlanmıştı. Ve arkadaşım yanımda, 'Özel timlerin trafoları kurşunlaması nedeniyle ilçe elektriksiz kaldı' diye aktardı. Ancak ertesi gün gazeteyi aldığımızda 'PKK Cizre'de trafoları patlattı' diye çıktı. Yani buradaki muhabir gerçeği geçse de merkezde gerçek ters yüz ediliyor. Şimdi buna da gerek yok. Kişiler de merkezden görevlendiriliyor. İktidarın istediği yazıyı, fotoyu, haberi yazıyor" dedi.

'YASAKLI BÖLGELER AA'YA AÇIK, ÖZGÜR BASINA KAPALI'

Yasakların, katliamların yaşandığı ilçelere muhalif basının bilerek alınmadığına dikkat çeken Başlangıç, 90'lı yıllarda da böyle bir durum söz konusu olduğunu söyledi. Başlangıç, "90'lı yıllarda da bir olay olduğunda biz gidemezken, Anadolu Ajansı gider görüntü fotoyu çekip, iktidarın istediği gibi servis ederdi. Şimdi de yaşadığımız süreç de bu. Özel hareket timlerinin arkasına sıkıştırılmış bir iktidar gazeteciliği var. Yalan haber, kara propaganda da bunun üzerinden yürütülmeye çalışılıyor. Tüm bunlar olurken bugün güçlü bir karşı durma da söz konusu. Özgür basın, muhalif basın, bölgenin gerçeğini, ruhunu cesurca anlatan gazeteciler de var. Devletin tüm olanak ve yalanlarına karşı duran bir gazetecilik söz konusudur" şeklinde konuştu.

'İNSANLARIN YÜREKLERİNDEKİ HENDEKLERİ NASIL KAPATACAKSINIZ'

Devletin İçişleri Bakanlığı eliyle "Gizili" ibareli belgelerin 90'lı yıllarda bu kadar organize bir şekilde yürütülmediğini anlatan Başlangıç, şimdi Saray'ın elinde tuttuğu medya organları eliyle savaş gerçeğini örtülmeye çalıştığını söyledi. Kendisinin Kürdistan'a dair yaptığı haberler nedeniyle "Vatan haini" olmakla suçlandığını da aktaran Başlangıç, "Burada yasaklar günlerce sürerken batıda bir ses gelmiyor. İlçelerde yangınlar var. Kuvvet komutanları var, ilçe operasyonlara geliyorlar. Bu vahim bir durumdur. İlçeleri boşaltılmaya çalışılıyor. 15-20 gün boyunca tüm devlet olanaklarıyla giremiyorsanız. Orada başka bir şey var demektir. Hendekleri yıkılsa bile ne değişir. İnsanları beyinlerinde yüreklerinde açılan hendekleri barikatları ne yapacaksınız. Onları yıkmanın ortadan kaldırmak mümkün mü? Devletin böyle politikası olmaz. Devlet savaş politikalarıyla bir yere varamaz" dedi.

'BUNLARI KİMİN YAPTIĞINI BİLİYORUZ'


"Gerçeklerin kötü bir huyu vardır. Bir gün mutlaka ortaya çıkarlar" diyen ve gazeteciler olarak da buna inandıklarını dile getiren Başlangıç, şöyle devam etti: "Burada yaşanan gerçekler de ortaya çıkacak. 90'lı yılların geçekleri bugün de ortaya çıktı. Bugün yaşananları yalanla verenler onlarda yanılacaklar. İktidarın yalan yüzüne karşı, özgür basın var. Gerçeğin öbür yüzünü gösteren ajanslar, TV'ler, gazeteler var. 90'lı yıllarda 3 bin köy boşaltıldı, yakıldı. 'Halk PKK teröründen kaçıyor' denildi. Ama bugün herkes biliyor kimin yaptığını. Bugün de Cizre'de, Silopi'de, Sur'da yaşananların kimin yaptığını birçok kişi biliyor. Bu gerçekten kimse kaçamaz."

'KÖYLERİ YAKILAN ÇOCUKLAR BUGÜN HENDEKLER ARASINDA DİRENİYOR'

İktidarın günü kurtarma peşinde olduğunu ancak bunu başaramayacağını vurgulayan Başlangıç, 90'lı yıllarda devletin Kürtleri köylerinden sürdüğünü, bugün ise ilçelerden boşaltmak istediğini söyledi. Başlangıç, "90'lı yıllarda köylerden boşaltılan çocuklar bugün hendeklerin arkasında, barikatların aralarında direnen çocuklara dönüştü. Evleri boşaltılan, amcaları, dayıları faili meçhule giden ailelerin çocuklarıdır" dedi. (Kaynak: bestanuçe / Haber: diha)