15 Temmuz kanlı darbe girişiminin ardından, 2 gün sonra birçok sivilin hayatını kaybettiği kanlı darbeyi kaleme aldı Ahmet Altan; Korkunç Gece…
 
Altan, 17 Temmuz’da kaleme aldığı yazısında geçmişte yaşanan darbelere dikkat çekerek: ‘Nasıl bir memlekette doğduysak, daha hayatı ilk anlamaya başladığımızda askerî darbe gördük, yaşama maceramızın sonuna yaklaştık gene askerî darbe var karşımızda.
 
Lanetli bir ağacın zehirli meyveleri konuluyor hep önümüze’ diye başlıyordu yazısına… ( platform24.org )
 
Hayatı boyunca darbelere karşı duruşunu net bir şekilde ortaya koyan Altan, bu yazısından kısa bir süre sonra gözaltına alındı. Sebebi; 14 Temmuz’da katıldığı CanErzincan Tv’deki ‘Özgür Düşünce’ programında subliminal darbe mesajı vermek’
 
14 Temmuz gecesi uzun zamandır televizyon programında görmediğim Ahmet Altan’ı keyifle ve tebessümle izliyordum. Programı izleyen birçok kişinin program boyunca Altan’ın konuşmasında verdiği en net mesajı anlamıştır; hukuk, demokrasi, barış…
 
Akıllarda hiçbir soru işareti bırakmadan, birçok örneklendirme yaparak Türkiye gündemini 2 buçuk saatlik programa sığdırmayı başardı. Keza, program boyunca Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak da yer yer eşlik etti.
 
Altan kardeşlerin gözaltına alınması bizlerde tuhaf bir his uyandırsa da, gözaltına alındıktan sonra hakkındaki suçlamalar ve iddialar daha da bir tuhaflık hissi uyandırdı.
 
‘Subliminal Darbe Mesajı Vermek’ iddiası ile gözaltına alınan Altan kardeşlerin evlerinde yapılan arama sonrası Anadolu Ajansı haber geçti: Altan Kardeşlerin Evlerinde Suç Delilleri…
 
Aynı 80’lerde olduğu gibi suç delilleri arasında bir takım kitaplar vardı. Tabii, suç mekanizmasını güçlendirmek amacıyla ortaya atılan birkaç parça bir şey…
 
Gözaltına alınan ve Türkiye’nin saygın yazarları arasında olan Altan kardeşlerin evlerinde kitap olmasından daha doğal ne olabilirdi?
 
Hiçbir şey…
 
Altan kardeşlerin günlerce gözaltında kalması, savcının tatile çıkması, avukat görüşmelerinin kısıtlanmasının ‘intikam’ duygusundan başka ne sebebi olabilir ki?
 
Öyle ki, hakkındaki Altanlara yönelik birçok suçlama da yargının ‘muhaliflere’ intikam duygusuyla hareket ettiğini gösteriyor;
 
‘Ortaya birçok suçlama atalım, ya tutarsa…’
 
Yandaş medyanın da bangır bangır tetikçilik yapmasının sebebi bu değil midir?
 
Çok gergin ve korku dolu günler yaşadık. Belki de birçoğumuz 12 boyunca telefon ve sosyal medyanın başından ayrılmadı.
 
Ta ki, Altanların sorgulaması başlayana dek…
 
Emniyette ve savcılıkta sorulan sorular, Ahmet Altan’ın da bizzat dediği gibi ‘ideolojik bir sorgu’ yöntemidir. Dünyanın hangi yerinde bir terör örgütünden suçlanan kişiye, ‘o terör örgütü hakkında ne düşünüyorsunuz’ şeklinde soru sorulabilir ki? ( t24.com.tr )
 
Bu sorguda mantık nerede?
 
Gözaltına alınma sebebi korkunç! Hakkındaki suçlamalar korkunç! 
 
Yargının yargısızlığı korkunç!
 
Korkunç bir geceden sonra adeta korkunç bir dönem!
 
En az 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gece kadar ‘korkunç’ bir dönemden geçiyoruz!
 
Korkumuzla, tedirginliğimizle ve şaşkınlığımızla gözaltına alındıktan 12 gün hakim karşısına çıkan Altan kardeşler hakkındaki karar sabah 5 buçuk civarında sonuçlanmış: Ahmet Altan serbest, Mehmet Altan tutuklu…
 
Hukuksuzluktan, adaletsizlikten ve intikamdan beslenenler bu ülkede bir profesörü televizyon programındaki bir cümlesinden dolayı tutukladı.
 
Hem de tüm mantıksızlığıyla…
 
Hükümet, OHAL kapsamında gazetecilere, yazarlara, akademisyenlere yönelik başlattığı cadı avını derhal sonlandırmalı, demokrasi ve hukuka dönmelidir.
 
Gazetecilerden, yazarlardan, akademisyenlerden önce ‘kandırılanlar ve bize büyü yapıldı’ diyenler yargılanmalıdır.
 
Bu yargılamaya da devletin en zirvesinden başlanmalıdır. Aksi takdir de Mehmet Altan’ın, Aslı Erdoğan’ın, Nazlı Ilıcak’ın ya da Şahin Alpay’ın tutukluluğu kimseye bir şey kazandırmaz, aksine kaybettirir.
 
Bu ülkeden ne darbeciler, ne siyasetçiler, ne hükümetler geçti…
 
Kimler kaldı?
 
Gazeteciler, yazarlar, aydınlar…
 
Hapis cezalarıyla susturulmaya çalışılan birçok masum kişi er ya da geç özgürlüğüne kavuşacak. Ama tarih, bu kara lekeyi ve zulümden beslenenleri asla affetmeyecek!
 
Unutmayın; zulüm ile abad olanın, akibeti berbad olur...