AKP iktidarı tarafından "FETÖ kumpası" denilerek kapatılan 17-25 Aralık soruşturmasında adı geçen eski bakanlardan Erdoğan Bayraktar, bu kez de açıklamalarıyla tartışma yarattı.

Bayraktar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Tavassutla iş yapmanın birçok mahsurları var... Referanslara ve de verilere bakılmalı. Nasıl iş yapabilirim, nasıl faydalı olurum diye mücadele edenler varken; açıkgözler, tatlı su kurnazları, tüfekçiler, çöp çatanlar ve çalışmadan edinenler bitiriyor bizi..." ifadelerini kulandı.

AK Parti'yi hedef aldığı düşünülen paylaşımlarının ardından Diken'den Altan Sancar'a konuşan Bayraktar, "Dosyam var, dosyada ne varsa kabul ediyorum, benim suçum. Telefondaki konuşmalar, tapeler bana aittir, renkli çekilen kameralar, teknik takiptekilerin hepsi bana aittir" diye konuştu.

"Reis beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı" değerlendirmesinde bulunan Bayraktar, röportajın bir başka bölümünde "Benim gücüm yetmez, döverler beni, öldürürler beni bilmem ne yaparlar. O kadar gücüm yok benim" dedi.

Birçok siyasetçi Bayraktar'ın açıklamalarını bir "itiraf" olarak değerlendirerek dosyanın yeniden açılması gerektiğini savundu.

Bayraktar'ın açıklamalarından bir sonuç alınır mı? Eski dosyaların yeniden ele alınmasını mümkün kılar mı?

Konuyu Independent Türkçe'den Abdulhakim Günaydın'ın Independent Türkçe'de yer alan haberine göre değerlendiren hukukçu ve siyasetçiler, yeni deliller ışığında savcıların derhal harekete geçerek soruşturma başlatması gerektiği görüşünde.

"AÇIK BİR İTİRAF"

Eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. Mehmet Ruşen Gültekin, 17-25 Aralık soruşturması ile ilgili herhangi bir yargılama faaliyetinin yapılmadığını ve soruşturmanın takipsizlik ile sonuçlandırıldığını söyledi.

Verilen takipsizlik kararının kesin hüküm olmadığını belirten hukukçu Gültekin, açıklamanın yeni bilgi ve deliller içermesinin yanı sıra açık bir itiraf olduğunu belirtti.

 Bayraktar'ın "Reis beni hırsızlar çuvalına koydu ve attı" sözünü hatırlatan Gültekin, "Bu da bir delil. Hırsız kim? Bunu söyleyen sıradan biri değil. Dönemin bakanı, AK Parti üyesi ve çağrıldığı toplantılara giden ama kırgınlıkları olduğunu söyleyen bir kişi" dedi.

"TÜRKİYE HUKUK DEVLETİNDEN HIZLA UZAKLAŞIYOR"

Açıklamada bazı kısımların demokratik ülkelerde duyulacak türden sözler olmadığını ifade eden Gültekin, "Dövülmek ve öldürülmekten söz ediyor. Demokratik bir ülkede duyacağınız şeyler değil bunlar. Açıkçası Türkiye'nin bir hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaştığını belirtmek isterim" ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet savcılarının açıklamaları yeni bir delil kabul ederek işlem başlatmalarının zaruret arz ettiğini kaydeden Gültekin, devamında şunları aktardı:

"Bu ülkemizde pek mümkün mü? Doğrusu pek mümkün görünmüyor. Sedat Peker'in açıklamalarından bunu görüyoruz. Siyasi iktidar kış uykusuna yatmış durumda. Türkiye'nin bir hukuk devleti olmadığını ve ne kadar uzaklaştığını gösteriyor. Dolayısıyla konuyla ilgili sadece bir takipsizlik kararı verilmiş ve kesin hükme bağlanmamış. Her an yeni deliller ışığında ifadeler alınarak soruşturma başlatılabilir. Ama bu yapılabilir mi? Gerçekten çok umutlu değilim."

"SAVCILARIN HEMEN HAREKETE GEÇMESİ GEREKİR"

Eski Anavatan Partisi Genel Başkanı Nesrin Nas da Türkiye'de hukukun AK Parti ve mensuplarına ayrı muhaliflere ise ayrı işlediği görüşünde.

Nas'a göre açıklamalar, hukuk devletinin olduğu bir ülkede yaşanması mümkün değil.

Türkiye'nin çok uzun bir süreden beri hukuk devleti olmadığını savunan Nas, "Ülkede AKP ve iktidar mensupları için ayrı, onun dışında kalanlar için ayrı bir adalet var" dedi.

Bir ülke vatandaşı için en önemli şeyin yasalar önünde eşit olması olduğunu belirten Nas, söz konusu eşitliğin çoktan rafa kaldırıldığını kaydetti.

17-25 Aralık'tan sonra tapelerin ilk ortaya çıkmasıyla Bayraktar'ın diğer bakanlar gibi isyan ettiğini ancak şimdi isyanını detaylandırarak çok önemli şeyler söylediğini ifade eden Nas, "'Beni diğerleriyle aynı çuvala koydular' diyor. Yani diğerlerinin suçlu olduğu kanısında. Bu ifadelerden sonra hukuk ve kanunların işlediği, herkesin yasalar önünde eşit olduğu bir ülkede savcıların delilleri yeniden değerlendirerek hemen harekete geçmesi gerekir. Ancak şu aşamada bunu mümkün görmüyorum" yorumunda bulundu. 

"İKTİDAR MENSUPLARINA YÖNELİK ŞİKAYET DİKKATE ALINMIYORr"

Türkiye'de anayasanın askıda olduğunu ve birçok maddesinin iktidar tarafından ilga edildiğini dile getiren Nas, bunun her gün her adımda bizzat iktidar tarafından yapıldığını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

Dolayısıyla savcıların konuyla ilgili harekete geçmesini pek mümkün görmüyorum. Toplumda büyük bir baskı olursa da muhtemelen bu dosyayı bir daha açılmamak üzere harekete geçeceklerdir. Doğrusu Türkiye'de iktidar değişmeden, parlamenter ve demokratik bir hukuk devleti yeniden tüm kurum ve kurallarıyla hayata geçmeden iktidar mensuplarına yönelik herhangi bir şikayetin dikkate alınacağını ya da bir suçun cezalandırılacağını öngörmüyorum. Bu konuda umutsuz olduğumu söyleyebilirim.

SAĞLAR'DAN BAYRAKTAR'A TEŞEKKÜR

Eski Kültür Bakanı ve 25. Dönem Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, "Sayın Erdoğan Bayraktar'a geç de olsa gerçeği cesaretle açıkladığı için teşekkür ederim" dedi.

Bayraktar'ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla 17/25 Aralık iddialarına doğruluğunun kesinleştiğini savunan Sağlar, şu ifadeleri kullandı:

"Erdoğan Bayraktar'a geç de olsa gerçeği cesaretle açıkladığı için teşekkür ederim. 17/25 iddialarının doğru olduğu açıklamasıyla kesinleşmiş oldu. Savcılara çağrı yapmıyorum. Çağrım milletedir. AKP'yi iktidardan gönderin. Gönderin ki, yolsuzlukların hesabı sorulsun!"