Küba devriminin lideri.

Dünyadaki ilk sosyalist devrimi gerçekleştiren Sovyetler Birliği bile emperyalist abluka ve baskılara dayanamayarak yıkılırken, yıllarca süren ambargo, baskı ve kışkırtmalara rağmen Küba'nın ayakta durmasını sağlayan partinin yıllarca liderliğini yapmış birisi.

Bizzat çatışmalara katılmış, işkencelerden geçmiş, cezaevinde kalmış, Meksika'ya sürgün edilmiş, sürgünde boş durmamış, örgütlenmiş ve tekrar diktatörlüğü yıkmak üzere Küba'ya dönmüş birisi.

Küba'ya dönüş sonrası ağır kayıplar vermiş, yılmamış, devam etmiş, çatışmış, örgütlenmiş, halkın desteğini alarak diktatörlüğü yıkmış on iki insandan biri…

Emperyalist ablukaya ve ambargolara rağmen, halkının yaşam seviyesini oldukça iyi noktalara getirmiş. Eğitim ve sağlık gibi konularda en üst düzeye gelmesini sağlamış, söylentilere göre altı yüz civarında suikast teşebbüsünden sağ kurtulmuş, boyun eğmemiş, dünyadaki son sosyalist kale Küba'nın lideri.

Castro babam değil!

Castro'yu savunmak gibi bir derdim de yok.

Ancak, öldüğü andan itibaren, özellikle de sosyal medya denilen dedikodu üretim merkezi haline gelmiş alanda Castro için olumsuz anlamda üretilmeyen, söylenmeyen bir konu kalmayınca, özellikle de kötüleme yarışı içerisinde olanların az çok mürekkep yalamış kişiler olduğunu görünce, bir şeyler yazma gereğini duydum.

Castro insanüstü bir varlık değildi. Orhan Gencebay'ın "hatasız kul olmaz" dediği gibi, hataları, yanlışları, eksikleri olan biriydi!

Kendimize iğne batırmadan başkalarına çuvaldızı köküne kadar sokmayı seven insanlar olarak, ölümünün hemen ardından, yaptığı onca güzel işleri bir tarafa koyarak çok basit tespitlerle adamı bir anda "Kürt Düşmanı" ilan ettik!

Sebep? Saddam'a destek vermesi!

Fidel Castro, Saddam'a "Kürtlerin kökünü kurut" . "Kürtlerle mücadeleni sonuna kadar destekliyorum" diyerek mi destek verdi? Yoksa, emperyalist abluka altında yaşama savaşı veren Küba için müttefik bulma çabasından mı?

Bu konu iki satırla elbette açıklanamaz. Konunun derinlemesine tahlillerinin yapılması, günün koşulları içerisinde değerlendirilmesi gerekir ve bu anlamda konuya derinlemesine girmek istemiyorum.

Eleştiri ve kötülemede üzerimize kimseyi tanımayız!

Gerektiğinde Mao, Stalin, Enver hoca, Che hatta Marx, Engels ve Lenin de atış menzilimize girebilir. Affetmeyiz!

Bizler, rakı sofralarında veya klavye başında bile her gün devrim yapanlar olarak bizden başka devrimci tanımayız!

Denizler, Mahirler, bizlerin önünü açan ve sosyalizm uğrunda halkı için yaşamlarını düşünmeden vermiş olan Türkiyeli devrimcileri de gerektiğinde tek vuruşla yok edebilecek güce sahibiz!

Yaşadığımız topraklar kaos içerisinde bataklığa gömülmek üzereyken bile burnumuzdan kıl aldırmaz durumda birbirimize çamur atmaktan, kötülemekten, suçlamaktan geri durmaz, birlik ve beraberlik adına adım atmak yerine birlikleri bozmak için tüm çabamızı sarf ederiz!

Türkiye'de ne kadar sol, sosyalist, demokrat veya ilerici hareket varsa bizim dışımızda veya içerisinde olmadığımız, hepsi bir haliyle yanlıştır, eksiktir, kötüdür, iş birlikçidir, haindir, oportünisttir, şövendir veya ajandır!

En iyisi, doğrusu, hata yapmayanı sadece biziz!

Amerika'ya emperyalist deriz ama gerektiğinde her türlü yardımı da alır, buna da politika diyebiliriz. Putin'den medet umarız. Avrupa Birliği'nden yardım bekleriz. Ama Fidel Castro'yu hain ilan edebiliriz…

Bugün diktatör dediğimiz AKP iktidarına yapılacak darbeyi engellediğimiz için övünürüz!

On binlerce insanın yaşamını kaybetmesine, insanların evsiz, yurtsuz mülteci duruma düşmesine, binlerce faili meçhulün gerçekleşmesine neden olan savaşı yıllarca sürdürdükten sonra bağımsız devlet istemeyi ihanet olarak görebiliriz!

Bağımsız devlet olma yolunda oldukça önemli adımlar atarak neredeyse sonuca varmış Irak Kürtlerinin lideri Barzani'yi hain ilan etmek bizler için çocuk oyuncağıdır! Ne de olsa Amerika ile iş birliği içerisindedir. Türkiye ile de yakın ilişkileri vardır. Yetmez mi?

Yıllarca Ertuğrul Kürkçü Kızıldere'de, samanlıkta "neden sağ kaldı?" Diye dövünmedik mi?

Hatta son zamanlarda, günlerce sosyal medyada "Hurşit Külter Nerede?" diye yazarak ararken, sağ olarak çıkıp demeç vermesinin ardından şok olup, neredeyse üzülüp dövünmedik mi?

"Nasıl sağ kurulur?", "Bu işin içinde bir şeyler var?", "Kötü kokular geliyor!" biçimindeki ifadeleri açıkça söyleyenlerin dışında aklından geçirmeyen kalmış mıdır?

Ama Fidel Castro Kürt düşmanıdır!

Bir kere olsun iğneyi kendimize batıralım. Bir kere olsun şapkamızı önümüze koyarak düşünelim.

Hiç hatamız yok mu?

"Sütten çıkmış ak kaşık" olabilir mi? Kaşığa süt bulaşmaz mı?

Neden birlik olamıyoruz?

Faşizme karşı birleşik cephe ne demektir ve içerisine kimler girebilir? Bu cepheye iktidar ve onun destekçisi konumundaki güçler dışındaki tüm güçler girmez mi?

Kendi dışımızdaki tüm güçleri kötüleyerek kime yardımcı oluyoruz?

Boş verelim!

Fidel Castro kötüydü…