Hıdır Işık

İnsan olmanın ayırt edici özniteliğinin dara çekildiği bir ülkede, yıllar yılı umudun ve direnmenin avlusuna zihin parlaklığıyla çıkabilmenin bir yolunun da ezgilerden geçtiğini vurgulayan bir sanatçının, kalbe yaslanan şarkılarıyla ışığı karşılayalım.

Adaletin, demokrasinin ve insan haklarının yara bere içinde kaldığı ülkemizin, atonal müziğiyle, özgün sanat yaratımıyla, toplumcu hassasiyetiyle ve halkları önceleyen cesaretli duruşuyla önemli bir kazanımı olan sanatçı Ferhat Tunç’un, “30 Yılın Ezgileri” adlı son albümü dinleyicileriyle buluştu. Albüm sanatçının, hafızası sancılara gerilmiş bir coğrafyada soluk soluğa geçen otuz beş yıllık sanat yaşamına sığdırdığı yirmi üç albümün sonuncusu olan, “Kobani” adlı albümünün ardından verilen konserlerin kayıtlarından elde edilmiş on altı eserden oluşan müzikal bir seçki.

Ferhat Tunç savaşlara, kıyımlara, haksızlıklara karşı inatla barış’ı, özgürlüğü, iyiliğin dünyasını haykırmaktan sözcüklerin bile çıldırma eğrisine düştüğü ölüm geometrisi bir çağda, insanca yaşamın ümitlerini sezdiren ezgilere ter dökerek, milyonlarca insanın içindeki kuşları kanatlandırmayı başarmış usta bir sanatçı. Renkli tınıları ve hayatın zerrelerine dokunan geniş tematik dolaşımlı ezgileriyle, çocukların sesine düşen gölgeleri silen, yavrularını nasırlı elleriyle sevmekten sakınan işçilerin gözlerinde defne yaprakları yeşerten, yazgısında ölü kelebekleri ağırlayan annelerin gözyaşlarına karışan, baharı dansa kaldıran ırmak gülüşü şarkılar da vardır, dedirtiyor adeta.

Bireysel çıkarları için iktidarların yanında boy boy poz veren sözde sanatçıların aksine ezilenin, dışlananın, haksızlığa uğrayanın, ötekileştirilenin yanında duran sanatçı, ülkemizin Dünya Özgür Müzik Ödülü’ne değer görülmüş tek sanatçısı olmakla beraber, prodüktörlüğü dünya çapında tanınan Norveç’li KVK şirketi ile Royem Müzik tarafından yapılan, Kobani albümüyle de dünya müzik listelerinde seçkin bir yer edinmiştir.

Sanat yaşamının ilk dönemlerden itibaren yoğun baskılara, engellemelere, tehditlere ve sansürlere maruz kalmasına rağmen, sanata ve toplumsal mücadeleye adanmış ömrünü pastoral bir müzik şölenine çevirmiş olan sanatçı, ateş topuna dönüşmüş şu günlerde “30 Yılın Ezgileri” adlı albümündeki şarkılarıyla, ateşle yaşıt bir yaranın tanıklığını eklemliyor zamanın belleğine. Sonra, evet sonra ezgiler, güzelliği doğran cevherin sırrını unutan cemi cümleye, umudun yaşamın som ışığında olduğunu hatırlatıyor nesnel boyutlarıyla.

İşte bu yüzden aklın ölçüsü dilleniyor, şarkılardan öğreneceği çok şey olmalı insanın…