Yerel seçim dönemlerinde sol sosyalist çevrelerin ilk hatırladığı isim her zaman Fikri Sönmez olmuştur.

Fikri Sönmez, 1979 yılında Ordu'nun Fatsa ilçesinde Devrimci Yol hareketinin bağımsız aday gösterdiği ve kazandığı belediye başkanlarından. Fatsa'da sosyalist bir yönetim kurduğu gerekçesiyle askeri operasyon ile görevinden alınmıştır. Nam-ı diğer Terzi Fikri. 4 Mayıs 1985 Amasya cezaevinde öldürülmüştür.

Kırk yıl geçti, Türkiye demokrasisi Fatsa’da kurulmak istenen demokratik kriterlerden sürekli uzaklaşmıştır.

Bugüne geldiğimizde yüzlerce belediye başkanı görevden alınmış ya da tutuklanmıştır. Güneydoğu kayyumlar bölgesi ilan edilmiştir.

Aynı siyasal koşullar elbette yok.

Aynı olan, sisteme, rejime kim çomak sokarsa devlet aynı yöntemlere başvuruyor.

Yıllardır darmadağın olan sosyalistlerin hala bir arada duramamaları içimizi acıtmalı. Yerel seçimlerde rejimi geriletme adına sürdürülen çabaları elbetteki değerlidir. Rejimin karşısında en geniş birliktelikleri kurmak anlamlıdır.

Devrimci hareketlerin, sol, sosyalist hareketlerin kendilerine dair bir değerlendirmeleri olacaksa eğer, popülizmden uzak, samimi ve içten olmalı. Geçmişe öykünerek bugünü açıklamak mümkün değil. En gerçekçi öz eleştiri bahanesiz başarısız olduğumuzu kabul etmektir.

HDP bu seçimlerde kabaca iki konu üzerinde özellikle duruyor.

Kabul edelim ki bölgede devlet partisi ile HDP hesaplaşacak, yerel seçimler sadece vesile. Batıda durum farklı, HDP bu farklılığı dikkate alarak özellikle büyük şehirlerde aday göstermiyor.

Manisa’da farklı bir gelişme oldu. İYİ parti ve MHP adaylarına karşı HDP Naci Sönmez’i aday gösterdi.

İki milliyetçi, ülkücü adaya karşı devrimci bir aday..

Manisa seçimlerinin önemi ‘Faşizme karşı omuz omuza’ sloganı gibi bir şey…

Doğrudan ve dolaylı, somut ya da soyut olay ve olgularla birlikte düşünüldüğünde ortaya çıkan kentler, devasa sorunların kaynağı olmanın ötesinde organize suç makinelerine dönüştürülmüştür.

Fatsa’yı ve kayyum atanan belediyeleri anlamak;

Toplumsal sömürüye itiraz etmeyen, bütün mega projeleri sadece kendi siyasi geleceği için düşünen, her şeyi meta olarak gören insanlık ve doğa düşmanı akılla baş edebilmek, ancak insanlığın geleceği için toplumsal düşünmekle mümkündür. Bunun için ekolojik ve toplumsal düşünen akılları çoğaltmak gerekiyor.

Balçıklaşmış çamur siyasete, betonlaştırılmış kent kültürüne karşı, toplumsal cinsiyete, etnik kimliğe, başka aidiyetlere, tercihlere ve dışlanma süreçlerine duyarlı en geniş esnek yerel birliktelikleri sağlamamız demektir.