Bütün dikkatlerin Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun Perşembe günü yapacağı toplantısında olduğu haftanın ilk günü, dolar kuru sabah erken saatlerde yüzde altı civarında değer kazandı.

Ardından Merkez Bankası’nın piyasaya dördüncü müdahalesi sonrası dolar kuru yeniden Cuma günkü kapanış seviyelerine geriledi.

Pazartesi gününe 13,87’den başlayan Amerikan doları/Türk lirası kuru, 11:30 sularında tarihi zirve olan 14,75’i gördükten sonra Merkez Bankası’nın piyasaya dolar satış müdahalesi geldi. Bu müdahale sonrası kur iki kez sert düşerek 14,09’a geriledi.

Bu sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ve Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ve kamu bankalarının yöneticileriyle, İstanbul’da “mini ekonomi zirvesi” düzenleyeceği haberleri ajanslara düştü.

Saat 15’te başlayan ve yaklaşık beş buçuk saat süren zirvenin ardından herhangi bir açıklama yapılmasa da Vahdettin Köşkü’ndeki zirve sürerken kurun sabahki 13,87 seviyelerine kadar geri çekildiği görüldü

PROF. GÜNEŞ: BUGÜNKÜ MÜDAHALENİN KALICI SONUÇLARI OLMAZ, BU BİR KISIR DÖNGÜ. KUR ARTACAK

Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Hurşit Güneş, kurdaki nispi gevşemenin faiz indirimi garantisi alınmasından değil, Merkez Bankası’nın dolar satışından kaynaklandığı görüşünde.

VOA Türkçe’den Hilmi Hacaloğlunun sorularını yanıtlayan Profesör Güneş “Kurdaki gerilemenin nedeni Merkez Bankası’nın piyasalara olan müdahalesi. Daha önce üç müdahale yapılmış ancak kuru normal olarak istenen seviyelerde tutmak mümkün olmamıştı. Bugünkü müdahalenin, kalıcı sonuçlarının olacağını düşünmek rasyonel değil. Çeşitli rakamlar telaffuz ediliyor. Bir milyar dolar harcandığını söyleyen de var, doların ateşinin söndürülmesi için 2,5 milyar dolar yakıldığını söyleyen de var. Ama bu yangının bu şekilde sönmesi imkansız. Neden diyeceksiniz? Çünkü yangına sürekli benzin dökülüyor. Faiz düşük olduğu müddetçe dolara olan talep artacak. O artıkça da kur da artacak. Bu bir kısır döngü” dedi.

TL, SON 3,5 AYDA AMERİKAN PARASI KARŞISINDA YÜZDE 65’TEN FAZLA DEĞER KAYBETTİ

Sonbahar ayları başlarken Amerikan doları/Türk lirası kuru 8,29’du. Ancak Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun faiz indirimi kararının işaret fişeği olarak kabul edilen “çekirdek enflasyon vurgusu” sonrası tırmanışa geçen kur, 23 Eylül’de Para Politikası Kurulu’nun (PPK) faizi yüzde 19’dan yüzde 18’e indirmesiyle 8,76 seviyelerine ulaştı.

21 Ekim’de iki puan, 18 Ekim’de bir puanlık indirimle politika faizi yüzde 15’e çekilirken dolar kuru, iki gün sonra yapılacak PPK öncesi 13,80-13,90 aralığında bulunuyor.

1 Eylül başlangıç noktası olarak kabul edilirse, 3,5 aylık sürede Türk lirasının Amerikan parası karşısındaki kaybı yüzde 66’yı aştı.

Bir faiz indiriminin kuru yukarı yönlü harekete mecbur edeceği de son 3,5 aylık tecrübeyle ortada.

PROF. GÜNEŞ: CUMHURBAŞKANI KAMU BANKALARINA PİYASAYA DÖVİZ SATMALARI KONUSUNDA TELKİNLERDE BULUNMUŞ OLABİLİR

Ancak Prof. Hurşit Güneş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon sonuçtur” yaklaşımından vazgeçtiğine dair en ufak bir işaret vermediğini söylüyor.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Güneş “Ben faiz artışı yapabileceklerini hiç sanmıyorum ama aynı şekilde faiz indirimini de Cumhurbaşkanı’nın ısrarlı sözlerine göre zor olduğunu düşünüyorum. Ben bu sefer pas geçeceklerini düşünüyorum. Barutu sıkıyorlar ama döviz durdurulamıyor ve gidiyor. Bundan sonra da durmaz. Cumhurbaşkanı bugün neden Merkez Bankası’yla yaptığı toplantıya, sadece kamu bankalarını davet etti. En büyük dört ya da beş bankayı davet edemez miydi? 10 büyük özel bankayı davet edemez miydi? Edebilirdi, onlara söz geçirmek kolay değil. Peki bugün ne dedi Cumhurbaşkanı? Bana kalırsa piyasaya döviz satmaları konusunda telkinlerde bulunmuş olabilir. Ama ben kesinlikle faiz artışı beklemiyorum” dedi.

Sözcü Gazetesi’nden Emre Deveci’nin yayımladığı Japonya menşeili yatırım bankası Nomura’nın hazırladığı raporda, hükümetin beş aşamalı plan uygulayarak (Mali paket/asgari ücret artışı, faiz indirimleri/kredi büyümesi, dolar kuruna TCMB ve kamu bankalarının müdahaleleri, dış politika vakası ve olağanüstü hal ilanı) erken seçimlere gitmeyi amaçladığını duyurdu.

“2022’DE SEÇİMİ BEKLİYORDUM AMA BU EKONOMİK PERFORMANSLA ÖNÜMÜZDEKİ İLKBAHARDA DA SEÇİM OLABİLİR”

Yaklaşık üç aydır 2022’de Türkiye’yi stagflasyonun beklediğini, IMF’ye ya da ciddi bir faiz artışına gidilmezse zor günlerin kapıda olduğunu söyleyen Prof. Hurşit Güneş, stagflasyon ve erken seçimin her geçen gün daha da kaçınılmaz hale geldiğine işaret ediyor.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Güneş “Memlekette yabancıların fazla bir parası kalmış değil, neredeyse hiç trader kalmadı. Sıcak para girişi yok. Bu parasal genişlemeyi frenlemek lazım ama likidite, daha da körükleniyor. Bu para politikasının, enflasyonu engellemesi mümkün değil. İyiye gidiş yok hem arz hem talep yönlü bir enflasyon mevcut. Dünyada emtia fiyatları yükseliyor, içeride kur yükseliyor, üstelik gıda üretiminde sorun var ve oradan da arz şoku yiyor. Hibrit bir enflasyon var. 2022’de, ekonomi birdenbire yavaşlayacak, büyüme düşecek, TÜİK belki ölçmeyecek. Hem işsizlik artacak, hem hayat pahalılığı olacak. Tabii stagflasyon da cabası. Bir yerde kilidi açmak için seçim devreye girecek. Ben 2022’de seçimi bekliyordum ama bu ekonomik performansla önümüzdeki ilkbaharda da seçim olabilir” dedi.