Bir an, daha iyi ve tarafsız düşünebilmek için, isimleri unutalım.

Recep Tayyip Erdoğan, Binali Yıldırım, Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu isimlerini unutalım ya da bir tarafa koyalım.

Bu isimler olmadan düşünelim.

Referanduma gideceğimiz Anayasa değişikliği ne anlama geliyor?

Öncelikle istenen bu değişiklik Rejim mi yoksa sistem değişikliği mi?

Rejim, Fransızca regime kökeninden gelir ve yönetim, düzen, yönetme, hükmetme anlamlarını taşır.

Sistem ise, yunanca systema kökeninden Fransızcaya girmiş ve oradan alınmış bir kelime olup, “birçok unsurdan oluşan düzen” anlamında kullanılır.

Referandumu yapılacak Anayasa değişikliğinde öngörülen devletin sisteminde mi değişikliği öngörüyor yoksa yönetim biçiminde mi?

Devlet sisteminde değişiklik yapılmıyor.

Yapılmak istenen, yönetme biçimindeki değişiklikler! Yetkilerin tekelde toplanması, Cumhurbaşkanlığı makamına, devleti tek başına yönetebilme yetkilerinin tanınmasını öngördüğüne göre, yapılması istenen değişiklik sistem değil, rejim değişikliğidir. Öncelikle bunu kabul etmek gerekir.

Genel anlamda sistemi etkilemeyecek ufak değişikliklerin olmasına rağmen, asıl değişiklik, devletin yönetim biçimindedir ki buda rejim değişikliğidir!

Cumhurbaşkanlığı makamına verilen yetkilerden önemli başlıklara bakalım.

Madde 104;

Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verir. (Savaş kararı alabilir!)

Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir.(Yürütmeyi istediği gibi kullanabilir)

Kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir.

Madde 116;

Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır, (Seçimleri beğenmediği takdirde yenileme, meclisi fesih etme yetkisini kullanabilir!)

Madde 119;

Olağanüstü Hal ilan edebilir.

Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, 104 üncü maddenin on yedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın (Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemez.) Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. (İnsan haklarını askıya alarak istediği şekilde olağan üstü hal ilan edebilir, kararname çıkarabilir!)

Madde 146;

Anayasa mahkemesi 15 üyeden oluşur.

12 üyeyi Cumhurbaşkanı, 3 üyeyi Meclis seçer.

(Anayasa mahkemesinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı bitirilir)

Madde 159;

Hakimler ve Savcılar kurulu 13 üyeden oluşur.

Adalet Bakanı başkanlığını yürütür, Müsteşar doğal üyedir. Kalan 11üyenin 4 üyesi Cumhurbaşkanınca seçilir. Üç üyesi Yargıtay, 1 üyesi Danıştay, 3 üyesi Meclis tarafından seçilir. (Hakimler ve Savcılar kurulu da Anayasa mahkemesi gibi tarafsızlığını yitirir!)

Madde 123;

İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.
İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.
Kamu tüzelkişiliği, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur. (İstediği ili veya bölgeyi istediği şekilde yönetebilir, özerklik, federasyon ilan edebilir veya bağımsızlığını verebilir!)

Cumhurbaşkanlığı makamının, buraya aktardığımız yetkilerin dışında, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin seçimi, Devlet Denetleme kurumunun üyelerinin atanması ve yönetmeliğinin çıkarılması, kendisiyle aynı yetkilere sahip olacak yardımcılarının seçimi gibi daha birçok yetkisi de bulunuyor.

Halk değimi ile eğri oturup doğru konuşalım.

Bizler insanız. O makama seçilecek kişi de insandır!

Hatasız insan olmadığı için, o makama seçilecek kişinin de hata yapma riski vardır ve makam nedeniyle risk çok yüksektir.

Önemi sebebiyle altını çizerek ortaya koyduğumuz bu yetkilerin, istemediğimiz veya sevmediğimiz bir kişinin, seçim sonucu eline geçtiğini düşünelim!

Bu yetkileri 5 yıl kullanacak.

En az 400 milletvekilinin oyu ile soruşturma açabilir, yüce divana gönderebilirsiniz! Cumhurbaşkanını seçebilecek gücü olan partinin Mecliste çoğunluk olacağı açıktır!

Diyelim ki, muhalefet olarak bir şekilde, diğer parti Milletvekillerini ikna edip 400 milletvekili buldunuz ve soruşturma açabildiniz.

Soruşturma sonucunda kişi yüce divana gönderildi.

Yargılanacağı yüce divanın üyelerini kim seçmişti?

O makama oturan kişi!

Kendisinin özenle seçtiği bu kişiler, kendisini tarafsız ve bağımsız bir şekilde yargılayabilir mi?

Kendisinin, böyle bir sonucu da düşünerek özene bezene seçtiği yüce divan üyelerinin, bağımsız ve tarafsız davranabileceğini, adil olabileceğini, dürüstçe yargılayabileceklerini gerçekten düşünebiliyor musunuz?

O makama gelecek kişinin kim olduğu önemli değil!

Makama verilen yetkilerin çokluğu, yanlış yaptığında yargılanmasının imkânsızlığı, denetlenmesinin mümkün olmayışı önemli!

İşte bu nedenlerle, referandum için sandık başına gittiğinizde, tercihinizi yaparken, sadece bu günü değil, sadece önümüzdeki 5 – 10 yılı değil, geleceğin tamamını düşünerek, 20yıl, 100 yıl sonrasını düşünerek verin kararınızı.

Vereceğiniz karar, bu ülkenin ve içerisinde yaşayan tüm insanların geleceğini aydınlık veya karanlık yapma yetkisine sahiptir.

Çok ama çok iyi düşünün…