Giray Poyraz / Demokrat Haber

İstanbul Fatih’te 15 Kasım Pazar günü saat:18. 00’de, Su Gösteri Sanatları Sahnesi’nde, Ankara Katliamı’nda hayatını kaybedenleri anmak  için "Yüz İki Karanfili Barış ve Sanatla Anıyoruz" gecesi düzenleniyor.

Anma gecesini düzenleyen sanatsever gençlerden Murat Atun, etkinliğin içeriğinden bahsederken  Katliamları ve süreci unutturmamak, teşhir etmek, duyurmak için, onları sanatla tehdit ediyoruz!’ diyor.

İşte Murat Atun’un anlattıkları:

Adım Murat Atun. 24 yaşındayım. 17 yıldır müzik ile ilgileniyorum. Bad-ı Saba grubunda perküsyon çalıyorum. Özel sektörde ön büroda çalışıyorum, aynı zamanda insan kaynakları 2. sınıf öğrencisiyim.

‘15 Kasım Pazar’ günü Ankara Katliamı’nda hayatını kaybedenleri anma ve yaralı olarak kurtulanlarla dayanışma gecesi düzenliyoruz.

Bad-ı Saba müzik grubu olarak bir konser teklifi yapıldı ve bin lira kadar bir geliri vardı. Biz de konserin gelirini Ankara'ya bağışlayalım kararı aldık. Fakat, grubumuzda gitaristimiz Şivan Tunç: ''Daha büyük bir şey yapmak lazım. Bu miktar az'' dedi.

Oturduk, düşündük ve fikrimize ortak olmaları için yakından tanıdığımız sanat sever arkadaşlarımız; Sokak Lambası, Ata Durak ve Gerduni gruplarına bu teklifi sunduk. Onlar da kabul etti. Bu şekilde etkinliğin organize çalışmalarına başladık. Hikayesi bu. Kısacası sanat sever birkaç genç arkadaşımız ile birlikte kolektif olarak amatörce çalışma yürütüyoruz.

8 Haziran’dan sonra ben ve birçok arkadaşım kendimizi hiç olmadığı kadar özgür hissetmiştik; fakat, bu tarihin en acılı günlerin başlangıcı olduğunu 21 Temmuz’da Suruç katliamı bütün açıklığı ile göstermişti aslında..

Türkiye gençlik tarihinin en büyük katliamı orada yaşanmıştı. Sonrasında Cizre, Silvan, Silopi, Varto ve sayamadığımız birçok acı beraberinde geldi.

Kim yaptı? Neden yaptı? Nasıl yaptı?

Bunların üzerinde bile durmayacağım; çünkü, bunlar üzerine yapılan haberlerle kitaplar yazarsınız. İnsanların duyguları, insanların acıları ve öte yandan insanların bu olaylara karşı tekbir ve bayrak savaşı başlatması çok acı!

Buna sanat, sanatçı veya amatör sanat açısından bakacak olursak: O günden bugüne, sanatın üzerinde baskı hiç değişmedi.

Tam aksine arttı.

Buna verilebilecek en iyi örnek; ‘yayın yasakları’dır!

Yayın yasağı demek; televizyon, medya, sosyal medya’yı tahakküm altına almak demektir. Doğrudan da sanatın belli kollarına uygulanan baskı demektir.

Ben şöyle düşünüyorum; insanlara acınızı, mutluluğunuzu anlatabilmenin en sade ve kalıcı yolu sanat ile gerçekleşir. Bunu görsellikle, müzikle, okumayla, ne ile ele alırsanız alın bu böyledir. Biz ve birçok arkadaşımızda bunu böyle yapmaya çalıştık. Süreçten sonra yapılacak tüm müdahalelere rağmen..

Bu müdahalelere birkaç örnek vermek istiyorum: İstanbul Üniversitesi’nde, konservatuar öğrencilerinin müzik ile yapacakları anma etkinliğinde, okul bahçesindeki gazlı müdahale ve gözaltı, Eskişehir Üniversitesi’ndeki öğrencilerin okul bahçesini anmaya özgü boyama çalışmaları ve buna yapılan müdahale söz konusu.

Düzce Üniversitesi’nde şiir okuyarak ve müziklerle ağıt yakılarak yapılan etkinliğe özel güvenliğin de müdahalesi oldu. ( Tabi daha sonra etkinliği tamamladılar)

Bunlar okullardaki sanat anmalarına yapılan müdahaleler.

Biz bu etkinlikte iki amaç güdüyoruz: Maddi ve manevi olarak.

Maddi olan amacımız gayet açıktır: Ankara Katliamı’nda yaralı olanların masraflarıyla ilgili olarak başlatılan dayanışmayı büyütmek ve destek olmak.

Manevi olan is; birkaç cümleye ve saate sığmaz ama: Unutturmamak, unutmamak ve özgürlük mücadelesi sözü vermek!

Elif'in (Elif Kanlıoğlu Ankara Katliamı’nda kaybettik) yazdığı gibi: ''Güzel günlere gitmek''

Sanatın, muhalif duruşuyla ilgili her zaman aklımda olan örnek bir hikaye vardır benim: Üstad Neşet Ertaş bir sitemde bulunuyor TRT'ye: ''Benim vergilerimle dönen kanal, benim yayınımı yapmıyor! Çok mu zor? Ben de türküsünü yaparım. Hepsinin adını da tek tek türküye koyarım, onları anlatırım'' Bizim işimizde bu aslında; türkülerini okumak, şiirlerini yazmak, oyunlarını sahnelemek, müziklerini yapmak, resimlerini çizmek, fotoğraflarını sergilemek..

Katliamları, öncelerini-sonralarını, süreci unutturmamak, teşhir etmek duyurmak: Onları sanatla tehdit ediyoruz...

Etkinliğimiz 15 Kasım Pazar günü, Aksaray’da, ‘Su Gösteri Sanatları Sahnesi’nde, saat 18:00’ (kapı açılışı 17:30) başlayacaktır. Bilet ücreti 10 liradır. Etkinliğin gelirinin tamamı Ankara Katliamı’ndan sonra tedavisi devam eden arkadaşlarımıza gönderilecektir. Etkinliğimizde, katliamı/ katliamları sanatın her dalı ile anmaya ve unutturmamaya çalışacağız. Sanat ile teşhir etmeye, anmaya, unutturmamaya devam edeceğiz!

Gelin bir olalım, birlik olalım, dayanışalım..