Gözler yerel seçimlerde başkan adaylarının belirlenmesine çevrilirken Türkiye’de bu tartışmanın yaşanmadığı şehirler de var. Onlardan biri Eskişehir. Nedeni ise ‘sol’un bu şehirde gösterdiği adayın, Yılmaz Büyükerşen’in 1999 seçimlerinden bu yana belediye başkanlığını elinden bırakmaması. Ancak bu ‘sol’ belediyenin internet sitesi de resmi tarihin temsilcilerinden. Sitede Milli mücadele yılları, özellikle de Rumlar ve Ermeniler için ayrımcı ifadeler kullanılıyor.

Bugünlerde hızlı tren hattı için hummalı bir çalışmanın sürdüğü, demiryollarının merkezi Eskişehir Büyük Felâket için de benzer bir anlam ifade ediyor.du Her ne kadar o dönem şehirdeki Ermeni nüfusu Kürt Vali Faik Ali Bey İstanbul’un emirlerine uymayarak Der Zor’dan kurtarmış olsa da Batı’dan “tehcir ettirilen” Ermeniler için kavşak noktasıydı bu şehir.

Tehcirin günlüğünü tutanlardan 1901 doğumlu Adapazarlı Hrant Sarıyan’a göre Eskişehir Garı’nda binlerce Ermeni, çadırlarda yaşamaktaydı. Özel izin dışında şehre inmeleri yasaktı. Yanı başlarında şehrin en eski mahallesinin Ermeni yerleşimi Hoşnudiye olmasına rağmen.

RUMLAR VE ERMENİLER ‘ŞIMARMIŞTI’

Yaşanan bu acı süreç, 1999’dan bu yana şehri yöneten, aday olursa yeniden kazanmasına kesin gözüyle bakılan, Yılmaz Büyükerşen’in başkanlığındaki “2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti” sloganlı Eskişehir’in resmi internet sitesinde “resmi tarih” üzerinden anlatılıyor.

Eskişehir Belediyesi’nin internet sitesinin Eskişehir tarihi bölümünde yer alan yazıda Milli Mücadele döneminde Rumlar ve Ermeniler ‘şımarık’ olarak tarif ediliyor, “Eskişehir halkı” olaraksa sadece Müslüman nüfus iması yapılıyor, gayrimüslimler vatandaş değilmişçesine: “Kiraz Hamdi Paşa Eskişehir’e geldi, İngilizlerle işbirliği etti. Sonradan Kiraz Hamdi Paşa Ankara’da idam edildi. Eskişehir Mutasarrıfı da Serezli Hilmi Bey idi. Eskişehir halkı bundan nefret ediyordu. Rumlar ve Ermeniler şımarmış, Müslümanlara yapmadıkları kalmıyordu. Mutasarrıf Hilmi halkın dileklerini yerine getirmiyordu. Bir Kuvayı Milliyeci gelerek tabanca ile Mutasarrıf Hilmi'yi öldürdü… Eskişehir büyük zafere kadar işgal altında kaldı. Büyük zaferden sonra Eskişehir’i yakarak kaçtılar…”

Düyun-û Umumiye'nin sekreteri Fransız gezgin Vital Cuinet’nin 19. yüzyılın sonunda şehri şöyle tarif etmişti “…Kiremit örtülü ahşap evlerden oluşan Müslüman Mahalleleri güneydeki tepenin yamaçlarına yayılmış, sağdaki Rum ve soldaki Ermeni Mahalleleri ise Porsuk Çayı’na doğru gelişmeye başlamış, kaplıca ve çarşı da bu kısım da geniş yer almış, ova da ise Rumeli göçmenlerinin oluşturduğu yeni mahalleler gelişmeye başlamış.”

Porsuk çayı kıyısında yer alan Ermeni ve Rum mahallelerinden bugün herhangi bir iz yok. Bunun tek istisnası ise 19. yüzyıldan kalma Surp Yerrortutyun Kilisesi.

EROTİK FİLMLERLERDEN ZÜBEYDE HANIM KÜLTÜR MERKEZİ’NE

Vakıflar tarafından satışa çıkartılarak 1945’te Asri Sineması olarak kapılarını açan binada 1974’ten itibaren erotik filmler gösterilmeye başlandı. Son dönemde ise restore edilip Mustafa Kemal’in annesinin adı verilerek Zübeyde Hanım Kültür Merkezi adıyla yeniden açıldı. Bu binanın dışında Porsuk Çayı yakınında tarihi eser olmamasının nedeni ise resmi tarihe göre yaklaşık bir yıl boyunca şehri kontrol eden Yunan ordusunun 1922’de geri çekilirken kenti ateşe vermeleri.

Türkiye’nin resmi tezi bu olsa da, yanan bölgenin bugün restore edilen tarihi konakların bulunduğu Türk mahallesi Odunpazarı yerine Rum ve Ermeni mahallelerini kül etmesi akıllarda soru işareti yaratıyor. Her kim yakmış olursa olsun kesin olan şey Yunan ordusunun çekilmesi sırasında Büyük Felâket’ten kurtulan Ermenilerin, Ege’nin karşı kıyısında Küçük Asya Faciası olarak tanımlanan olayda kurban olmaları. Kendilerini önce İzmir’de ardındansa Ege Denizi’nin karşısında ya da başka diasporanın topraklarında bulmaları. Eskişehir Ermenilerinden kalan tek iz ise çoğu Anadolu şehrinde olduğu gibi Arkeoloji Müzesi’nde bahçeye isimsiz, tabelasız konulmuş birkaç mezar taşından ibaret…