Sulukule’de 6 yıldır devam eden ‘dönüşüm’ neredeyse tamamlandı, yıkılan yüzlerce evin yerine yapılan konutlarda hak sahibi olan aileler, bir ay önce ‘yenilenmiş’ mahallelerine taşınmaya başladı. Fakat dönüşümün getirdiği dertler hâlâ bitmedi. Sulukule’de çalışan STK’lara göre, Fatih Belediyesi’nin TOKİ’yle yürüttüğü ‘yenileme projesi’ kapsamında Sulukule’de evi yıkılarak zorla tahliye edilenlerin sayısı 3 binin üzerindeydi. Fatih Belediyesi’nin son verilerine göre ise projenin başından beri tapusunu devretmeyerek yeni konutlarda hak sahibi olan Sulukulelilerin sayısı 199... Şimdilik yeni konutlara taşınanların sayısı oldukça az. 640 konutluk sitede birkaç dairenin önünde ayakkabılar dizili, onlarca penceredeyse ‘satılık / kiralık’ ilanları asılı.

Eski mahallelerindeki yeni evlere taşınan aileler ‘dönüşüm’ün getirdiklerini Radikal'den Elif İnce'ye anlattı.

DAĞ MI, İSTANBUL MU?

Hasan Dovan: Doğma büyüme buralıyım. Yeni eve bir ay önce taşındık. Girdiğimizde evin muslukları, vanaları yoktu. Su yoktu. Doğalgaz yok bir aydır. Abone parasını da ödedik ama hâlâ açılmadı. Piknik tüpüyle idare ediyoruz bu mübarek Ramazan günü. Bir ay oldu yıkanamadık bile. Çocuğumun evine gidiyorum sıcak su için. İnternet yok, çocuğum nasıl çalışacak? Telefon yok. Televizyon yok, haber bile izleyemiyoruz. Biz dağda mıyız İstanbul’un göbeğinde mi? Söylüyoruz ‘Daha aidatlar ödenmedi yapamayız’ diyorlar. Hâlâ aidatlar ne kadar olacak bilmiyoruz, görüşme aşamasındaymış. Akşam yatarken tedirginiz. Yerden tavana kadar cam var, dayansa içeri girer hırsız. Yapan kimse bir tel örgü bile koymamış önüne. 600 evlik koskoca alana dört özel güvenlik bakıyor. Onlar buradayken bile su saatleri çalındı. Sulukule için ‘güvensiz’ diyorlardı, şimdi daha kötü oldu. Annem babamla oturduğumuz ev 100 metre ilerimizde. Dört katlı mozaikli binamız vardı, depremde bir santim kaymadı. Onu aldılar, ‘sosyal proje, sizin için yapıyoruz’ denildi. Yerine bu ev için 155 milyar borca soktular. Emekli maaşıyla geçiniyorum. Maaşımıza zam gelmedi ama her ay 862 lira ödemem gerekirken 935 liraya çıktı. Satsan 5 sene satmana izin yok. Nasıl ödeyeceğim? Haciz konulacak. Hani bizim ev? Uçtu gitti. Tanıdığım 10-15 kişi olacak yeni evlerde yaşayan. Bizi burada oturtsun, çıkarttırmasın. Bari sembolik olarak kalmamıza müsaade etsinler!”

FAKİRLER TAM DİBE BATTI

Nejla Karaman: Eşim ayakkabı işçisi, üç çocuk okutuyoruz. Bu proje zengine para kattı fakirler tam dibe battı. İlk anlaşmamız elimizde: Altı senede 50 bin lira borcumuz olmuş 103 bin lira. Kira yardımı yaptılar ama 20 bin liraya yakın kendi cebimizden kira koymuşuz üstüne. Borçların fırladığını öğrendiğimizde gittik belediyeye, anlaşma yaptığımız kişiler ‘İhaleyi TOKİ’ye verdik onlarla halledin’ dedi, başından savdı. Bu gidişle borcumuz hiç bitmeyecek. Kışın bu binalar dolunca yakıt parası da gelecek. Artık asgari ücretle geçinen burada barınamaz. Herhalde ödeyemeyelim de zenginlere satılsın diye zorluk koşuyorlar. Burası orta gelirli bir mahalleydi, yıkık döküktü ama kendi halinde mutlu insanlar vardı. Burayı lüks yaptılar ama bizi oturtmak için değil. Bahçe katındayız. Gece camdan kapıdan biri girecek diye uyuyamıyorum. Sürekli çocukları kontrol ediyorum. Kışın yağmur, kar yağacak endişesi bizi aldı. Zenginler gelince bizi nasıl görecek, onlara ayak uydurabilecek miyiz ondan da endişeliyim. Ya çamaşırı bahçeye astırmazlarsa? Kusura bakmasınlar kurutma makinesı alacak paramız kalmadı. Balkon yapsaydılar, oraya assaydık.”

GELİP BİR AY YAŞASIN!

İsmail Gani: 29 Haziran’da heyecanla anahtarları alıp geldik. Ne doğalgaz var, ne elektrik ne su... Şehirden geldik köye! TOKİ’nin Emlak Yönetim’i var. Bize ‘Bir sene buradayız, şikâyetlerinizi bildirin tamir edeceğiz’ dediler. İki hafta önce liste hazırladım, teslim ettim. Hâlâ hiçbir şey yapılmadı. Evlerin metrekaresini 1243 liradan teslim edeceklerdi bu yıl 2500’e çıkardılar. ‘En geç 2 senede teslim’ dediler ama inşaat 6 sene sürdü. Her gün batağa daha fazla saplanıyoruz. Emekli maaşımla üç kişilik aile beyaz peynir zeytinle bile geçinemez. ‘Osmanlı yadigârını koruyacağız’ dediler. Bu yaptıkları ne Osmanlı, ne Fransız ne de İngiliz tarzına benziyor. Gelsin şu giriş katında bir ay yaşasın bakalım buranın mimari her kimse!”