Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Milletvekili Çağlar Demirel’in, yargılandığı KCK Ana Davası’nın, 7 yıl 6 ay hapis cezalandırıldığı davayla birleştirilmemesi nedeniyle bozulan davası yeniden görülmeye başlandı.

Yargıtay’ın “örgüt üyeliğinin temadi/sürüp giden” suçlardan olduğu ve KCK’den yargılandığı dosyanın ceza verilen dosya ile birleştirilmemesinin usul eksikliği olarak değerlendirip bozma kararını vermesinin ardından birleştirilen dosyanın ilk duruşması bugün Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmada, tutuklu yargılanan Demirel ve avukatları Serdar Çelebi ve Şeyhmus Bayhan hazır bulundu.

2009’da Mardin’in Derik İlçe Belediye Başkanı seçildiğini hatırlatan Demirel, bu görevi sürdürdüğü sırada Kürt siyasetçilere yönelik KCK/Türkiye Meclisi adıyla yürütülen gözaltı operasyonunda, gözaltına alınarak tutuklandığını hatırlattı.

Bu gözaltı sürecinin hukuka aykırı olduğunu dile getiren Demirel, evinde el konulan ve hakkındaki suçlamalara delil olarak kullanılan bilgi ve belgeleri kendisinin görmediğini ve kendisine gösterilmediğini kaydederek, aramanın kendi huzurunda yapılmadığını belirtti.

ÖRGÜT ÜYESİ OLDUĞU İLERİ SÜRÜLDÜ

Cumhuriyet Savcısı, Demirel’in yasadışı toplantı ve gösterilere katıldığını, burada örgüt propagandası yaptığını bu eylemlerin çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında şüphelinin örgütün basın sözcüsü gibi hareket ettiğini ileri sürerek, üzerine atılı “örgüt üyesi olmak” suçunu işlediğini iddia ederek, bozulan ceza yönünden “örgüt üyesi olmak”tan cezalandırılmasını istedi.

KCK davası yönünden dava ile ceza aldığı davanın sürekliliğinin kesildiğini belirten savcı, Demirel’in KCK davasından da ikinci defa “örgüt üyesi olmak”tan hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti.

Her bir iddianame için ayrı ayrı “örgüt üyesi olmak”tan 30 yıla kadar hapis isteminde bulunan iddia makamı, Demirel’in tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.

İMZASIZ TUTUKLAMA KARARI

Mütalaaya karşı savunma yapan Demirel, şunları söyledi:

4 Kasım 2016’da HDP Eşbaşkanlarımız ve milletvekillerimiz tutuklandı. O süreçte arkadaşlarımızın tutuklanmasından sonra Meclis içinde imza yetkisi olan tek kişi ben kaldım. Hakkımda düzenlenen iddianame elime ulaşamadan ben Meclis’te gece yarısı gözaltına alındım. İmzasız bir tutuklama kararı söylendi bana. Bunların hepsi mahkemede gösterildi. Arkadaşlarım tutuklandıktan sonra bütçe görüşmeleri nedeniyle Meclis’te çalışmalarımı yürütüyordum. 12 Aralık gecesi konuşma yaparken o sırada bakanın kendisi bana şunu söyledi: ‘Konuş nasıl olsa yarın burada olmayacaksın.’ Hiçbir resmi evrak olmadan ben gözaltına alındım. Bana verdikleri belge imzasızdı. Tutuklama gerekçem ise yurt dışına kaçma şüphesi olduğu görülüyordu. Ben 24 saat Meclis’te çalışıyordum. Ben yurt dışına gitmeyi akımdan bile geçirmedim.

Kendisine yönelik tutukluluğun bir cezaya dönüştüğünü dile getiren Demirel, yaptığı konuşmaların hepsinin Meclis kürsüsünde yasama sorumsuzluğu kapsamında konuşmalar olduğunu belirterek yasaklanan hukuksuzluğa son verilmesini istedi.

AVUKAT BAYHAN: TAHLİYESİNİ TALEP EDİYORUZ

Yargıtay’ın bozma kararında dosyaların birleştirilmesini istediğini ama iddia makamının 2 dosyadan da ayrı ayrı ceza istediğini belirten Avukat Şeyhmus Bayhan, müvekkilinin 2 dosyadan toplamda 7 yıl 6 ay tutuklu kaldığını belirterek, “7 yıllık bir tutukluluktan sonra söyleyebileceğimiz bir husus kalmadı. Buraya gelmeden önce müvekkilimizin tensiple tahliye edileceğini düşünmüştük. Tutukluluk ile ilgili kararı anlamış değilim, bu aşamada müvekkilimizin tahliyesini talep ediyoruz” dedi.

Mahkeme, Demirel’in tutukluluk halinin devamına karar vererek, avukatların esas hakkında mütalaaya karşı savunma yapmak için süre taleplerini kabul ederek, duruşmayı 21 Eylül’e erteledi.

Kaynak: Gazete Karınca