Hayır kampanyasının başladığından bugüne kadar CHP, halka sadece neden hayır demeleri gerektiğini anlatıyordu. 

Cumhurbaşkanıyla, hükümetle, evet veren partililerle gereksiz hiçbir polemiğe girmeyerek yoluna devam ediyordu.

CHP hükümetin hiç alışık olmadığı bir şekilde referandum kampanyasını sürdürüyor kutuplaşmak isteyenlere fırsat vermiyordu.

Bundan dolayı Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere tüm evetçiler referanduma neden evet demeleri gerektiğini yeterince anlatamadıkları için sabahtan akşama kadar Kılıçdaroğlunu hedef alan açıklamalarda bulunuyorlardı.

Hergün daha fazla bu saldırılarının seviyesini arttırmaya başlamışlardı ki...

Ta ki o güne kadar...

Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt “Diyelim ki ‘evet’ çıktı, kimse heveslenmesin. Sizi de sizin yedi göbek sülalenizi de bütün emperyalistleri de yine İzmir’den denize dökeriz” gibi anlamsız bir açıklama yapması,

Türkiye'nin en deneyimli siyasetçilerinden biri olan Deniz Baykal'ın ''Hayır çıkarsa düşmanı denize dökmüş gibi sevineceğiz'' demesi,

Muharrem İnce'nin bir programda ''Eğer evet çıkarsa  lokantaları kapatacaklar' diyerek ilginç bir iddia ortaya atması,

Ve son Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''Kontrollü bir darbe oldu'' gibi anlamsız bir açıklama yaparak gündemi değiştirmesi...

Bana eski CHP'nin gene hortladığını gösterdi.

GAZETECİLER İÇERİDE HIRSIZLAR DIŞARIDA

Bağımsız ve tarafsız yargı...

Yerseniz tabi.

Bu ülkede halkının yanında olanlar ya canlarından  yada özgürlüklerinden.

Uğur Mumcu,Abdi İpekçi,Behice Boran,Musa Anter,Hrant Dink,Metin Göktepe bunlardan bir kaçı.

Ya, hırsızlar ve dolandırıcılar...

Onlara da özgür bir şekilde dışarıda dolaşmaya devam ederken yağla balla beslenmeye devam ederler.

İşte ülkemizde bağımsız ve tarafsız yargı var diyerek övündüğümüz organların icraatlarından biri.

Cumhuriyet Gazetesinin yazarları hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamalarından hapis cezası talep edildi.

Diğer bir taraftan ise Bayrampaşa'daki Caprice Gold ile Maldivler'deki Caprice Maldivler adlı gayrimenkul projelerinde, devre mülk satışı yapılan 349 kişiyi dolandırıldıkları iddiasıyla "Nitelikli dolandırıcılık" suçundan yargılanan işadamı Fadıl Akgündüz ve yeğeni Mehmet Salih Obut'un tahliyesine karar verildi.

Gelin de böyle bir anlayıştan adalet bekleyin. 

Nedense bu ülkede halkının yanında olanlar ya canlarından  yada özgürlüklerinden.

Ama  olurken halkı dolandıranlar fakirin fukaranın ekmeğine göz dikenler el üstünde tutulmaya yağla balla beslenmeye devam ederler.

Cumhuriyet gazetesi yazarlarının tek suçu diğer omurgasız gazeteciler gibi tek bir kişiye kul olmayı reddedip hiçbir menfaat ve çıkar beklemeyerek kalemlerinin ve yüreklerinin halkının yanında olması.

Nasıl ki o saçma sapan ergenekon ve balyoz davalarından yargılananlar başı dik bir şekilde çıkmışlarsa Cumhuriyet yazarları da yüzleri ak başları dik bir şekilde halkının  yanında olmaya devam edecektir.

Aydınlara  mesnetsiz suçlamaları yapan bu kişiler  ise hiçbir zaman yüzü ak, başı dik bir şekilde bu halkın karşısına çıkamayacaktır.

İDLİB ÖLÜYOR DÜNYA SUSUYOR

Suriye rejiminin 5 Nisan'da İdlib şehrine attığı klor bombası geride  yüzden fazla ölü ve bir o kadar yaralı bıraktı.

Saldırıda kadın ve çocukları da hedef alan rejim  daha sonra bu kimyasal saldırıyı saklama amaçlı yalan yayınlar yaptı saldırıyı inkar etti.

Bu vahşi katliamı dünya basının birçok organı komplo diyerek Suriye rejiminden taraf yayınlar gerçekleşti.

 Orada vahşice öldürülmeye bırakılan masum insanlara bir haksızlığı da basın yaptı. 

Genel duyarsızlık bir yana, dünyanın ölümlere karşı sessizliği bir yana bu kez de kalkıp inkar ettiler ve katilleri  aklama çabalarına girdiler. 

Suriye rejiminin bitmek bilmez zulmüne karşı dünya kulaklarını  kapatmış ABD, Rusya ve BM gibi kendine dünya barışının tesisçisi rolünü üstlenen yapılar bu duruma  seyirci durmakta çıkarların çatışması noktasında ölümleri sadece kınamaktalar.

Bunlara birilerinin bir çocuk öldüğünde bir insanlığın öldüğünün hatırlatması gerekiyor.

5 Nisan 2017 18:18 tarihinde Evren Demirdaş <[email protected]>yazdı: