HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının Kürt halkının cezalandırılması ve 1994 yanlışına geri dönülmesi anlamına geleceğini belirten eski bakanlardan Ziya Halis, aynı yanlışta ısrar eden siyasi iktidarın bunun bedelini ödeyeceğini söyledi. CHP'nin tavrını da eleştiren Halis, "Bu suça ortak olmayın" çağrısı yaptı.

AKP'nin HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmak amacıyla Meclis'e getirdiği Anayasa değişikliği teklifi, AKP, CHP ve MHP'nin ortak tavrıyla Anayasa Komisyonu'nda kabul edildi.

Önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu'nda görüşülecek teklifi, DEP milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırıldığı dönem Meclis Genel Kurulu'nda SHP'nin tavrına rağmen söz alarak dokunulmazlıkların kaldırılmasına tek tepki gösteren SHP Milletvekili ve eski bakan Ziya Halis, dokunulmazlıkları DİHA’dan Çağdaş Kaplan’a değerlendirdi.

Halis, HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının 1994'te Kürt halkında açılan yarayı daha da derinleştireceğini söyledi ve CHP'li milletvekillerine de "Bu suça ortak olmayın" çağrısı yaptı.

'1994 HATASINA YENİDEN DÖNÜLÜYOR'

Aynı zamanda eski parlamenterler tarafından oluşturulan Diyalog Grubu üyesi olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski bakanı Ziya Halis, DEP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasının üzerinden 22 yıl geçtiğine dikkat çekerek, aradan geçen 22 yıl boyunca tüm çevreler tarafından yapılanın yanlışlığının hep ifade edildiğini ama bugün aynı yöntemin devreye sokulduğunu söyledi.

1994 yılında yaşanan durumunun demokraside ve Kürt halkında derin yaralar açtığını belirten Halis, "Bu milletvekilleri bölgeden seçilmiş gelmiş milletvekilleriydi. Dolayısıyla eğer bir yanlışları varsa dönem sonunda halka gidildiğinde halk yanlışları olduğunu düşünüyorsa zaten bir daha Meclis'e göndermezdi. Irkçı şoven bir bakış açısıyla 'Kürt sorununu böyle çözeriz' diye dokunulmazlıklar kaldırıldı. Kürt halkı bundan çok rencide oldu. Aynı yanlış bir daha yapılmaktadır. 1994 hatasına yeniden dönüyorlar. Akıl alacak bir şey değil. Komisyonda yaşananlar hepimizi rahatsız etmiştir" dedi.

'SİYASİ İKTİDAR BEDELİNİ ÖDER'

Kürt halkının bu yanlışa rağmen 2015 yılında yine iradesini ortaya koyarak, 7 Haziran ve 1 Kasım'da iradesini Meclis'e gönderdiğini belirten Halis, buna rağmen dokunulmazlıkların kaldırılması durumunda yaraların daha da derinleşeceğini söyledi. 1994'te yapılan hatayı bugün tekrarlayan siyasi iktidardan halkın hesap soracağını ve siyasi iktidarın bu yanlışın bedelini ödeyeceğini kaydeden Halis, şöyle devam etti: "Barış sürecini gündemine almış bir iktidarın çözüm sürecine devam etmeyi savunması ve gereğini yapması gerekirken bir anda bundan vazgeçerek çatışmalı döneme dönülmesi yanlış olmuştur. Ne oldu da birden bu çatışmalı sürece geri dönüldü? Bütün bunların nedenlerini halkımız ileriki zamanlarda soracaktır. Bu siyasi iktidarın mutlaka bunun bedelini ödeyeceğini düşünüyorum. Aynı yanlış bir daha yapılmaktadır."

'KÜRT HALKINI CEZALANDIRMAK ANLAMINA GELİR'

Siyasi iktidar-yargı ilişkisine dikkat çeken ve bağımsız bir yargıdan söz edilemeyeceğinin altını çizen Halis, HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp bu yargıya teslim edilmesinin HDP'yi Meclis'e gönderen halkı cezalandırmak anlamı taşıyacağını söyledi. Halis, "Siyasi iktidarın elindeki yargıya milletvekili teslim etmek Kürt halkını cezalandırmaktır. Büyük yarılmalara, yaraların daha da derinleşmesine yol açar" uyarısında bulundu.

DOKUNULMAZLIKLARI KALDIRMANIN İKİ HESABI

HDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması projesinin iki nedeni olduğunu belirten Halis, bunlardan birinin "Kürt sorununu baskı yoluyla çözmek", diğerinin ise başkanlık sistemine geçişi sağlayabilmek olduğunu söyledi. Halis, şöyle konuştu: "7 Haziran seçimleri öncesi Sayın Cumhurbaşkanı 400 milletvekili istemişti. Ama HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş da 'Seni başkan yaptırmayacağız' dedi ve HDP bu konuda açık tavır aldı. Bu siyaseten çok normal bir durumdu. Ama AKP ve Cumhurbaşkanı buna son derece bozuldu. Kin ve nefret pozisyonuna düştüler. 7 Haziran sonuçları da kaygılandırdı. 1 Kasım seçimlerine giderek, 316'nın üzerinde milletvekili çıkarınca tekrar umutlandı başkanlık için.

Bütün istedikleri HDP'yi 1 Kasım'da baraj altında bırakmaktı. Bunu başaramadılar. Şimdi bu yollara başvurdular. 'HDP'yi Meclis dışına iterim, yapılacak bir ara seçimde de Anayasa'yı değiştirecek sandalye sahibi olurum' diye düşünen bir otoriter anlayış var. Bu senaryoyu gerçekleştirme yolunda ilerliyorlar. Ayrıca Kürt sorununu da baskılayarak, sindirmeyi deniyorlar. Bu düşünce yalnızca AKP'nin düşüncesi değil, devletin önemli kurumlarının birlikte aldığı bir karar."

'CHP BU SUÇA ORTAK OLMAMALI'

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun teklifi destekleyecekleri yönündeki açıklamalarını da eleştiren Halis, CHP'nin tutumunun sosyal demokrat bakış açısıyla örtüşmeyeceğini ve doğru olmadığını söyledi. CHP'li milletvekillerine "Bu suça ortak olmayın" diyerek çağrıda bulunan Halis, "CHP'nin bu konudaki tutumunu anlamakta zorlanıyorum ve yanlış buluyorum. Bu suça ortak olmamalı CHP. 'Eğer ben dokunulmazlıkların kalkmasına hayır dersem teröre yardım ve yataklık yapmakla suçlanırım' diyor. Bu bir sosyal demokrata yakışmaz. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının yanlış olduğunu, Anayasa'ya aykırı olduğunu biliyor ama 'Evet diyeceğim' diyor. Yapılan şey yanlıştır, hukuksuzdur. Demokrasi ve insan haklarına bir hançer sokmaktır. Demokrasiden yana, halkların barışından yana olan tüm milletvekillerine sesleniyorum. Oy verirlerse günah işlemiş olurlar" dedi.