1. BÖLÜM: ESAD: KEŞKE DÜŞÜRMESEYDİK!

2. BÖLÜM: BEŞAR ESAD: MEZHEPÇİLİĞİ BİZİ KOPARDI

3. BÖLÜM: ESAD: BÜTÜN HESAPLAR ŞAŞTI

4. BÖLÜM: ESAD: SORUN SİZİ DE YAKAR

5. BÖLÜM: ESAD: ARAP BAHARI LAİKLİĞİ KAZIYOR

 

Utku Çakırözer / Cumhuriyet

 

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki halk hareketlerini "; Arap Baharı bu bölgeye sadece gözyaşı, kan ve ölüm getiriyor. Beraberinde de ülkelerimizden laikliği götürüyor" diye nitelendirdi.

 

Bölgede haritaların yeniden çizilmekte olduğunu belirten Esad, “Eskiden Arap dünyasında bir tane Lawrence vardı. Şimdi sayısız Lawrence’lar var” dedi. Esad, AKP hükümetinin de bölgede “İslamın siyasallaşması” rolüne soyunduğunu ileri sürdü.

 

‘Devrimi terörist değil halk yapar’
Esad Cumhuriyet’e verdiği röportajın son bölümünde Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanmakta olan halk hareketlerini değerlendirdi. Son 1 yıldır kendi ülkesinin kapılarına dayanan “Arap Baharı” konusunda Esad sorularımızı şöyle yanıtladı:

- Arap Baharı’nı siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Bahar” kelimesi iyi ve güzel şeyleri çağrıştırır. Oysa bölgemizde bahsi geçen “bahar” bizlere sevimsiz şeyler yaşattı ve yaşatıyor. Bu coğrafya hayata değil ölüme götürülüyor. Baharda ölüm, gözyaşı ve kan olmaz. Devrimlerden söz edeceksek bu devrimleri halklar yapar. Silahlı teröristler yapmaz. Devrimler halkları ve ülkeleri ileri götürmek için yapılır ve gerçekleşir. Toplumları çağdışı ve geriye götüren süreçler devrim olamaz. Devrimler siyasal, kültürel ve toplumsal bir programla gelir. Devrim eğer bir boşluk yaratıyorsa bu boşluk da toplumda kargaşa yaratıyorsa o devrim olamaz.

‘Sayısız Lawrence var’
Tarihsel bir süreçten geçiyoruz. Bölgemizde harita yeniden şekilleniyor. Eskiden bir tane Lawrence vardı. Şimdi sayısız Lawrence’lar çıktı. Ülkelerimizde ortaya çıkarılmaya çalışılan bu oluşumların Batı’nın hangi projelerine hizmet edeceğini bekleyip görmek gerek. Ama şu çok net ki dış güçler var olan devrimleri çıkarları doğrultusunda kullanacaktır. Bölgemizde iki tür ülke var. Bazıları kendi ulusal çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Bazıları da gelen telkinler doğrultusunda.

 

‘DİNİ KORUYAN LAİKLİKTİR’
- Tunus ve Mısır’da Arap Baharı’nın sonunda Müslüman Kardeşler’in iktidara gelişini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz Suriye’de dinden yanayız, ama dinin siyasallaşmasına karşıyız. Çünkü din politikanın üstündedir. İkisini asla yan yana getirmemek gerekir. Dini, politik amaçların için kullanırsan aslında o dini aşağılamış, küçümsemiş olursun. Dine de kötülük etmiş, dinine saygısı olan toplumunu zayıflatmış olursun. Sarsılan bu toplumu da mezhepsel çatışmaları körükleyerek parçalamak çok daha kolaydır. O nedenle biz laikliğin dine karşı olmadığını, laikliğin dini koruyan algı olduğunu savunuruz hep.

 

‘Hedefte ‘laiklik’ var’
İşte tüm bu bölgemizde olup bitenleri de şöyle yorumlayabiliriz: Bu coğrafyada şu anda yaşanan her şey, laik sistemleri kazımayı, ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Laiklik ortadan kaldırıldığında büyük devletler bu bölgede istedikleri her şeyi daha kolay yapacaklardır.

Biz bu sürece kuşkuyla bakmaktayız. Çünkü dinin politize edilmesinin nasıl tehlikeli olduğunu bilmekteyiz. İşte bu nedenle biz Suriye’de dinin politize edilmesini asla kabul etmeyiz. Bu söylemi dillendiren ve bu konuda adım atan herkese de kuşkuyla bakarız.
 

TÜRKİYE’NİN ROLÜ: İSLAMIN SİYASALLAŞMASI
- Çizdiğiniz bu çerçevede Türkiye’nin yeri neresi?
Burada hükümet ile halk arasında bir fark var. Ben Türk halkını çok iyi tanıdığımı düşünüyorum. Türk halkı çağdaş ve aydındır. Türk hükümeti ve içinde bazı yöneticiler ise daha bağnaz bir tutum sergiliyorlar. Tek ve dar bir bakış açısıyla hareket ediyorlar. Bu hükümet de anlattığım bu büyük oyunun içinde bölgede kendine bir rol kapma peşinde. Bu rolün adı da “İslamın siyasallaşması”dır.

 

Muhalefete Şam daveti
Ancak ben Türk halkının sağduyusuna ve dostluğuna güveniyorum. Hükümetin, kendisini düşmanca maceralara, savaşlara sürüklemesine izin vermeyeceğini düşünüyorum. Türk hükümeti benimle ilgili ne düşünürse düşünsün, ben ve halkım Türk halkına saygı duyuyoruz. Uçağın düşürülmesi hadisesi Suriye’ye, halkımıza yönelik duyguları etkilemiş olabilir. Benim Türk halkından dileğim bu ilişkileri tüm imkânlarıyla korumalarıdır. Çünkü biz aynı şeyi yapmaya çalışıyoruz. Bu arada Türkiye’deki tüm muhalefet partilerini de Suriye’ye gelerek durumu kendi gözleriyle görmeye davet ediyorum.