Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) grup toplantısında Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü konuştu.

Grup toplantısına BDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan, İdris Baluken ile HDP Eşbaşkanı ve İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ile birlikte gelen Kürkçü, tutuklu milletvekillerinin biran önce serbest bırakılmasını istedi. Kürkçü'nün konuşması sırasında HDP'nin parti amblemi konuldu. Konuşması sık sık alkışlarla kesilen Kürkçü, çözüm sürecinin vebalinin hükümette olduğunu kaydetti.

Grup toplantısının açılışını yapan BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, “HDP Türkiye ve Ortadoğu halklarının çözüm yoludur. BDP olarak HDP’ye siyasi ve toplumsal mücadelesinde başarılar diliyorum. HDP’nin bir bileşeni olan BDP’nin TBMM Grup Toplantısı bugün HDP tarafından yapılacaktır” diye konuştu.

“YAZIKLAR OLSUN SİZE”

HDP adına kürsüye çıkan HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, konuşmasının başında tutuklu vekiller konusuna değindi. “Ne yazık ki, hayatların fedası dahi her zaman hakların gerçekleşmesine yetmiyor” diyen Kürkçü, “CHP Milletvekili Mehmet Haberal’ı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdıktan sonra yargılamanın tutuksuz sürmesine karar veren aynı yargı, halkın vekilleri haklarında istenen cezaların çok daha fazlasını çoktan cezaevlerinde tamamladıkları halde hiçbir hukuki gerekçe olmadan hala hapiste tuttuğunu biliyoruz. Mehmet Haberal’a geçmiş olsun diyoruz ama vekillerimizin de hemen yarın serbest bırakılmasını istiyoruz. Milletin egemenlik haklarını cübbeli zorbalara teslim ettiniz, kendi adamlarınızı onların hukuksuzluğundan kurtarmak için bir gecede yasalar çıkarttınız, onların önüne yasak duvarları çizdiniz. Tutuklu vekillerimize gelince ‘bizde bağımsız yargı var’ demekten yüksünmediniz, yazıklar olsun size” diye konuştu.

“HÜKÜMETİ UYARIYORUZ”

21. yüzyıla barış gücünden geçmeden ulaşmanın imkansız olduğunu ifade eden Kürkçü, “Öcalan’ın gidişatı ‘sırat köprüsü’ olarak tanımlaması boşa değil. Kıldan ince köprüden geçmek ancak geçmişin günahlarından arınmış olmakla mümkün. Süreci buraya kadar getiren Kürtler oldu. Çözümün kaçınılmaz bir sonu, hedefi var, bu hak paylaşımı, egemenliği hakla paylaşmak, merkeziyetçi ve tekçi reflekslerin yerine demokratik kabulleri geçirmek. Hükümet çözümsüzlüğü sürdürürken, çatışmasızlığı ‘elde bir’ kabul ediyor, adımları geriye doğru oluyor. Mart ayından bu yana çözüm süreci ile ilgili Meclis’te komisyon dışında hükümet yasal bir adım atmadı. Bu ülkenin iç barışı için hükümet tek bir yasal adım atmadı. Süreç hükümetin iki dudağı arasında yürütülüyor. Silahlar susunca konuşması beklenen siyaset, hükümet eliyle susturulmaya çalışılıyor. Özel yetkili mahkemeler istiklal mahkemelerinin günümüzdeki versiyonudur. Hükümeti uyarıyoruz, bu siyaset önünde sonunda çözüm sürecini kırılganlaştırmaktan başka bir sonuç vermeyecek” şeklinde konuştu.

“HERKESİN EVLATLARI TEHDİT ALTINDADIR”

Çatışmasızlığın güvence altına alınmasının herkesin sorumluluğu olduğunu belirten Kürkçü, “Öcalan; BDP milletvekilleri ile HDP Genel Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder vasıtasıyla çözüm için yeni adımlar için hükümete yeni bir opsiyon tanıdığını, çözüm sürecinin tıkanmasına izin vermeyeceğini deklare etti. Çatışmasızlığın güvence altına alınması hepimizin sorumluluğu. Bu savaş sadece Kürt halkına zarar vermiyor, Türkiye halklarının, bu ülkede yaşayan herkesin evlatları eğer savaş yeniden başlarsa tehdit altındadır” ifadelerini kullandı.

“HAY BAŞINIZA TERÖR KADAR TAŞ DÜŞSÜN”

Dolandırılan ünlü Prof. Dr. Canan Karatay’ı da eleştiren Ertuğrul Kürkçü, “Son haftaların dolandırıcılık olaylarına bir bakın. Kocaman adamlar, kadınlar, profesörler, yöneticiler akıllarını kaybetmiş, kendilerine gelen bir telefon ile devletin gizli işlerine ortak olduklarını sanarak ellerinde avuçlarında ne varsa hiçbir teminat aramadan, çuvallara çantalara koyup, parklara bahçelere emanet ediyorlar ki, devlet terörün başını ezsin diye. Hay başınıza terör kadar taş düşsün, böyle akıl olur mu? Herkesin kendisini devletin gizli bir ajanı olarak görmeye başladığı böyle bir dünya, sıradan insanların sahici rüyalarının yerini alabilir mi? Herkes, aslında sizin de bir terörist olabileceğinizi düşünüyor ve kendisine gelen bir telefon ile bugüne kadar neyin var neyin yok biriktirmişsin, bir dolandırıcının eline teslim etmekten kaçınmıyorsan bu toplumun sağlıklı olduğu söylenebilir mi? Bu sağlıksızlık, bu paranoya, bu ahmaklık ancak bir savaş tarafından yaratılabilir” dedi.

“HÜKÜMETİ KUŞATMALIYIZ”

“Meclis’i ve hükümeti kuşatmalıyız, ‘bu gün barış için ne yaptın’ demeliyiz” diyen Ertuğrul Kürkçü, Öcalan’ın barışı kurucu gücünün farkına varılması gerektiğinin altını çizerek, bugüne gelinmesinin Kürt halkının özgürlük ve eşitlik amaçlarına silahlı çatışma olmadan da erişebileceğine dair politik olgunluk gösterdiğini belirtti. Kürkçü, “Öcalan’ın toplumun çeşitli kesimleri ile temas olanaklarının sağlanması ve statüsünün güvencelere kavuşturulmasını yaşamsal önemde buluyoruz” dedi.

"Kürt halkı savaşla başa çıkmayı, savaşa rağmen insan olmayı öğrendi şimdi bunu öğrenmek diğerlerinin işidir" diyen Kürkçü, barış sürecinin devamına ihtiyaç olduğunu belirtti. "Endişe ediyoruz. Müzakere sürecinin olduğu gibi yürütülmemesinin en önemli sonucu geri çekilmenin durması oldu. Gerilla artık geri çekilmiyor. Ya bir silah patlasa. Bundan korunmak için ne gibi mekanizmalar var. Hükümetin yok. Varsa özgürlük hareketinin vardır" diye konuştu. Çağrılarının Türkiye halkına olduğunu belirten Kürkçü, "Bu süreçten çıkabilmek için toplum, STK'ler bağımsız barış girişimlerini ele almalıdır. Öcalan'ın ya da akillerin çağrısına gerek kalmadan yaşadıkları her yerde barış meclisleri gibi yapı kurmak için kolları sıvamalılar. Sosyalistler, demokratlar, halkçılar başka ne güne lazım. Barış barikatlarını örmek ve savaşın yolunu kapatmak her şeyden daha önemlidir" ifadesini kullandı.

MEDYAYA BARIŞ GAZETECİLİĞİ SORUSU

"Barış gazeteciliği için ne yaptınız" sorusunu medyaya yönelten Kürkçü, "Barışın peşinden koşanları eskiye göre ne kadar öne çıkardınız. Nereye baksak aynı tehditkar sözler. Zaten medyanın yüzde 75'i hükümet ve ona bağlı kapitalistlerin eline geçmiştir. Hükümetin ağzından çıkan her şeyi haber yapmak zorunda değilsiniz. Barış imkanı neredeyse ona bakacaksınız. Kim eşit yurttaşlık için girişimde bulunuyor ve müzakerenin gelişmesi için yeni kurumlar ortaya koyuyorsa kalemlerinizi oraya bırakmanızı bekliyoruz. Barış devlete ve hükümete verilmeyecek kadar ciddi bir meseledir" diye konuştu.

“AYNI İLGİNİN SALİH MÜSLİM’E DE GÖSTERİLMESİNİ İSTİYORUZ”

Hükümetin Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin yönetici seçkinleri ile görüşmelerine revam ettiğini ve bunda bir zarar görmediklerini söyleyen Kürkçü, “Biz bugünlere kolayca gelmedik. Her şeyden önce Türkiye’de yaşayan Kürtlerin amansız mücadelesi diğer Kürtlere de bir meşruiyet kazandırdı. Bugün Barzani’nin Türkiye’de kabul görmesi bu ülkede, bu devletin karşısında Kürdün onurunu ayakta tutan mücadelenin, hayatlarını bu uğurda feda edenlerin de eseridir. Barzani’yi Diyarbakır’da ağırlayan misafirperverliğin, cömertliğin aynen PYD Lideri Salih Müslim’e de gösterilmesini istiyoruz. Türkiye'de Kürt halkının yasal sözcüsü olan BDP Eş Genel Başkanları Kışanak ve Demirtaş'a da gösterilmesini istiyoruz” diye konuştu.

“AHLAK DAYATMASINA BAŞ KALDIRIYORUZ”

“Ölmeyeceğiz, öldürmeyeceğiz, hiç kimsenin askeri olmayacağız” diyen Kürkçü, gençliğin bu tutumu takınalı az zaman olmadığını, hükümetin gençliğe yönelen öfkesinin bununla ilgili olduğunu öne sürdü. Öğrenci evleri tartışmasına da değinen Kürkçü, “Öğrenci evlerine yönelik saldırılar aslında bu saldırıların sadece öğrencilere değil, toplumun tamamına yönelik olduğunu gösteriyor. Ahlak dayatmasına baş kaldırıyoruz. Bu ahlak savaşının yürüdüğü muharebe alanı kadın bedenidir. Onlara kendi bildiği ahlakı dayatmaya kalkışanlara diyoruz ki, sen ahlak peşinde misin, o zaman git bakalım üniversitelerde öğrencilerine not karşılığı tecavüz eden senin atadığın profesörlerine, doçentlerine, doktorlarına söz geçir” şeklinde konuştu.

“NE DİYORSAN OSUN SEN”

Adana Valisi’nin 10 Kasım törenlerinde vatandaşlarla girdiği diyaloğa da değinen Kürkçü, “Adana Valisi gibi halka saldırgan bir hareket, kampanya başlatan kişileri uyarıyoruz. Bir tane yurttaşımıza öyle seslendiğiniz zaman size o lafları iade ederiz, ne diyorsan osun sen” ifadelerini kullandı.

“MAHKUMUN GÖREVİ TÜNEL KAZMAKTIR”

Hükümetin koğuşların içini görmek için cezaevlerine kamera sistemleri yerleştirmeye hazırlandığını ifade eden Kürkçü, “Mahremiyete bu kadar düşkün olan hükümet koğuşların içini de gözetlemek, dikizlemek için oralara kamera yerleştirmeye hazırlanıyor. Niyeymiş? Tünel kazıyorlarmış. Tünel kazmaya çalışmayan bir tane mahkum olmaz. Mahkumun görevi tünel kazmaktır. Mahkumlar ağaçtan, taştan robotlar değil, özgürlük aşkı ile tutuşan insanlardır. Bundan daha güçlü ne olabilir” dedi.

“ALEVİ’NİN CAMİSİ OLMAZ”

Alevi halkına nasıl yaşamak istediğinin sorulduğunu, “sen hangi camidensin” diye sorulduğunu ifade eden Kürkçü, “Alevi’nin camisi olmaz, bunu bilmiyor musun ey akılsız. Herkes nerede isterse orada ibadet eder. Herkesin inanma hakkı kadar inanmama hakkı da vardır. Siz İttihat ve Terakki’nin toplum mühendisliğini, Cumhuriyet’in toplum mühendisliğini devraldınız. Siz herkesi kendi yorumunuz olan Sünni İslam yorumu altında birleştirmeye çalışıyorsunuz. Üstelik o yorum orijinal Sünniliğin, orijinal İslamiyet’in yorumu da değil. Var mı Sünni İslam’da ruhban sınıfı, devlet eliyle beslenen Diyanet, onun görevlendirdiği maaşlı din görevlileri?” diye konuştu. (Radikal, ANF)