Nedeni, uygulanma yöntemi ne olursa olsun, kim suçlu görülürse görülsün, bizim topraklarımızda,1915-1923 yılları arasında yaşanan korkunç acı olaylar, o günlerden buyana izleri silinemeyen büyük bir acı yaşanmış bulunmakta. “Soykırımdır, değildir” gibi anlamsız tartışmalarla geçiştirilemeyecek bu acı olayın üzerini örtebilecek hiçbir örtü bulunamaz.

Türklerden önce bu topraklarda yaşayan Ermeni halkını, kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden, mallarına, mülklerine, varlıklarına el koyarak sürgün etmenin adına ne koyarsanız koyun, olayın insanlara inanılmaz acılar çektiren, korkunç bir yıkım olduğu gerçeğini gizleyemezsiniz.

Soykırımlar insanlığın karanlık yüzü

Michel Main, Demokrasinin Karanlık Yüzü adlı yapıtında, yeryüzünde yapılmış olan dinsel, etnik, sınıfsal, başka değişik nedenlerle yapılmış olan soykırımları insanlığın yüzüne vurmuş bulunmakta. Bu yapıt içinde Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşanan acıyı, “Ermeni Soykırımı” başlığı altında ayrıntılarıyla ortaya konmuş. Bu acı olayın saklanacak, gizlenecek bir yanı yok. Yaşanan bu acı olay, “soykırımı herkes yapmış, biz de yapmışız, bunda ne var” denilerek geçiştirilecek bir olay değil. “Sen çok yapmışsın ben az yapmışım” gibi bir karşılaştırma da yapılamaz.

Avrupa, Amerika Anakaralarında yaşayan ülkelerin çoğu geçmişlerinde soykırımlar yapmışlar, insanlık dışı uygulamalarda bulunmuşlar. ABD’nin, Fransa Cumhuriyeti’nin, Almanya Federal Cumhuriyeti’nin, İngiltere Krallığı’nın soykırımlar yapmış olması, bize soykırım yapma hakkı doğurmuyor. Bunların soykırım yapmış olmaları, 1915 Ermeni soykırımını gizleme, yok sayma hakkı kazandırmaz. Soykırımları kim yaptıysa kınanmalı.

Soykırımda Alman etkisi

1913-1918 yılları arasında, Osmanlı İmparatorluğu’nun Genelkurmay Başkanı "bir Alman generali". 1915 Ermeni soykırımı sürecinde Osmanlı İmparatorluğu Genelkurmay Başkanı "General Fritz Bronsart von Schellendorf". Bu durum, Çanakkale Savaşı genel komutanı Otto Liman von Sanders’in Türkiye’de Beş Yıl adıyla Türkçeye çevrilen anılarında ayrıntılarıyla yazılı. Almanlar göz yummamış, katkı sunmamış olsa, en azında önlemeye çalışsalar Ermeni soykırımı yaşanmazdı. Bu durum ayrı bir yazı konusu.

Ölümlerin sorumlusu kimler?

Resmi sayılara göre en az 644 bin kişinin, değişik çalışmalara göre 1,5 milyon insanın öldüğü bu büyük acıyı gizleyecek hiçbir örtü bulunamaz. Hiç kimsenin suçu yoksa geçmişimiz tertemizse bu kadar insanın ölmesine kim, kimler neden olmuş? 250 Ermeni aydınının, yazar, çizer, doktor, Milletvekili gibi insanların bir gece evlerinden alınarak yok edilmesini kim yapmış? Bunları Ay’dan yıldızlardan gelen, başka ülkelerden gelen insanlar öldürerek geri mi dönmüşler?

Ermeni çetelerinin, bazı partilerinin Bulgaristan, Çekoslovakya, Arnavutluk gibi ayrı bir devlet kurmaya kalkmaları, Türkleri öldürmeleri, Rusya ile işbirliği yapmaya kalkışmaları, beşikteki, anne karnındaki bebekleri, güçsüz kadınları ölmeye göndermeye kalkmaya gerekçe olarak gösterilemez.

“Milletimizin tertemiz geçmişi” Soykırım Türk'e düşman iç ve dış hainlerin uydurmacasıdır", "Amerika Kızılderililere yaptıklarına baksın", "Böyle bir yalan yüce milletimize hakarettir", "Türk kıyım yapmaz" gibi söylemlerle halkın duygularını okşayarak şirin görünme çabalarıyla, halkın geçmişinin temiz olması sağlanamaz. Bu tür yaklaşımlarla Ermeni soykırımının üstü örtülemez. Bu tavrın etik bir davranış olup olmadığının sorgulanmalı gerekmekte. Başkalarının suçlarını araştırıp yüzlerine vurma, onların suçlarıyla kendi suçumuzu üstünü örtme çabasını bir yana bırakarak, kendi, suçumuzla yüzleşmek zorundayız.

Bir ülkenin, ulusun geçmişinin temiz ya da kirli olması, geçmişte yaşadığı olaylarla belirlenmekte. Yaldızlı sözlerle gerçekleri değiştirme olanağı yok.

Ermeni soykırımıyla ilgili yargılama yapmak üzere İstanbul’da kurulan altındaki İstanbul'da kurulan Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harb-i Örfi'sindeki yargılamalarda Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşa ölüm cezasına çarptırıldılar. Enver Paşa, Talat Paşa yurtdışına kaçmış ya da kaçırılmış. Bu yargılamalarla Osmanlı İmparatorluğu, İttihat Terakki Partisi, Ermeni soykırımını doğrulamış oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birinci Dünya Savaşı'nın zor şartlarında hayatlarını kaybeden Osmanlı Ermenilerini saygıyla yâd ediyor, torunlarına taziyelerimi sunuyorum” dedi. Bu açıklamasıyla Ermeni soykırımını tanıdığını ortaya koymuş bulunmakta.

106 yıldır Ermeni soykırımının üzeri örtülmeye çalışıldı. Bir 106 yıl daha gizlemeye çalışılsa, Ermeni soykırımı bilgisi yok olamaz. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu belgeliklerini ayıklayarak Ermeni, Rum, Süryani soykırımlarıyla ilgili bilgileri temizleyerek, bu acı olaylardan sıyrılıp çıkma olanağı olamaz. ABD, Federal Almanya Cumhuriyeti, Fransız Cumhuriyeti, Biritanya Krallığı, Rusya Federasyonu, Ermenistan Cumhuriyeti gibi ülkelerin belgeliklerinde olayın yaşanışıyla ilgili ayrıntılı bilgiler bulunduğu yazılıp çizildi. Bizim yok dememizle bu olayın yok olması olanaksız. Konuyla ilgili onlarca çalışma yapıldı. Raymond Kévorkian'ın 20 yıllık araştırması sonucu yayınladığı “Ermeni Kırımı” adlı yapıtına, Nikolay Havhannisya’ın, Ermeni Soykırımı, Prof. Dr. Fuat Dündar, Prof. Dr. Taner Akçam, Dr. Ümit Kurt, gazeteci, öğretim görevlisi Burçin Gerçek, Prof. Dr. Ayhan Aktar, araştırmacı-yazar Zakarya Mildanoğlu gibi insanların bu konuda yaptıkları araştırmalara bakmak gerekmekte.

Sözcükler olayları değiştiremez

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu paylaşımında, "Sözcükler tarihi değiştiremez, yeniden yazamaz.” Dedi. Çok doğru bir saptama. Joe Biden’nın soykırım olmuştur demesi, olmamıştır demesi, 1915 Ermeni soykırımını ortadan kaldırmaz. Bizim olmadı, yapmadık dememiz de bu gerçeği ortadan kaldırmaz.

'Büyük felaket' anlamına gelen Meds Yeghern ya da başka bir sözcük, tanım kullanılsa yaşanan olay değişemez, değiştirilemez. İster büyük kıyım, ister büyük felaket, ister soykırım deyin, gerçek değişmez.

ABD Başkanı Joe Biden 1915 olaylarını bu hafta "soykırım" olarak tanıdıklarını açıkladı.

Sözcüklerin kullanılması, insanların bu tarihsel olayları benimseyip benimsemedikleriyle ilgili bir iş.

1,5 milyon insanın ölümüne neden olan bir olayın, sözcüklerle tanımlanması olası değil.

Tarihin karanlığından kaçarak bir yere varılamaz. Konunun tüm açıklığıyla Dünya kamuoyunun önüne serilmesi gerekmekte.

Soykırımla yüzleşme

Tarihsel, kişisel, toplumsal olaylarla yüzleşme, yaşanan olumsuzlukların yinelenmemesi için yapılır. Herhangi bir suçu üstlenmek, suçla ilgili özür dilemek bir erdem işidir. İnsanları, ülkeleri küçültmez, büyütür.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Ermen soykırımıyla hiç zaman yitirmeden yüzleşmesi, Ermeni halkıyla dost olmaya çalışması gerekmekte. Bu bir insan olma sorunu. Gerçekçi olmak, barışın yollarını döşemekten başka akılcı bir yol yok. Çözüm Türkiye-Ermenistan barışını sağlamaktan geçmekte. Olabilirliği olan, çözüm odaklı yaklaşımlar geliştirmenin kaçınılmaz olduğu açık.