Hrant Kasparyan / Demokrat Haber

1915 Ermeni Soykırımı’nın yüzüncü yıldönümünde Ermenistan ve dünyanın farklı bölgelerinde 24 Nisan 2015’te yapılacak olan anma törenlerinin tarihi yaklaşırken, 1915’te hayatını kaybeden Ermeniler için Türkiye’nin farklı illerinde de anma etkinlikleri ve toplantılar düzenleniyor.

24 Nisan 1915’te İstanbul’da Ermeni aydınlarının tutuklanarak sürgün edilmesi ve daha sonra İttihat ve Terakki yönetimi tarafından kabul edilerek yürürlüğe konulan Sevk ve İskân Kanunu uyarınca, “tehcir” adı altında Ermeni kafilelerin ölüm yolculuğuna çıkartılması sürecinde Ermenilerin toplu olarak katliama maruz kaldığı başlıca merkezlerden biri olan Van kentinde, 1915’te hayatını kaybeden Ermeniler ve 1986-1988 tarihleri arasında Halepçe Katliamı’nda hayatını kaybedenler Van Büyükşehir Belediyesi Meclisi’ndeki toplantıda bir arada anıldı.

Van Belediyesi’nin internet sitesinde yer alan habere göre, Van Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Cahit Bozbay ve DBP Grubu Eşsözcüsü Ramazan Alver, Ermeni Soykırımı ve Türkiye kamuoyunda “Halepçe Katliamı” olarak bilinen “El Enfal Operasyonu” sürecinde hayatını kaybedenleri özel bir konuşmayla Belediye Meclisi’nde andı.

Van Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Cahit Bozbay, Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, Ermeni Soykırımı ve Enfal katliamlarını kınayarak, yaşamını yitirenleri andı. Bu katliamların benzerlerinin Dersim, Zilan’da yaşandığını belirten Bozbay, Zilan deresinde de hâlâ açılmayı bekleyen toplu mezarlar olduğunu söyledi. 

Bütün bunların ilgili komisyon raporlarına kaydedildiğini ifade eden Bozbay, mezarlardaki kemiklerin üzerlerinin çeşitli zamanlarda iş makineleriyle 1960 ve 1976’da kapatıldığını söyledi. Bozbay, üzeri kapatılmak istenen kemiklerin açığa çıkartılması gerektiğini belirterek, soykırım ve katliamlarla yüzleşilmesi gerektiğini dile getirdi.

DBP: 1915’TE YAŞANANLAR SOYKIRIMDIR

Meclis’teki DBP Grubu Eşsözcüsü Ramazan Alver, 1915’te yaşananların bir insanlık dramı olduğunu vurgulayarak, bunun bir soykırım olduğunu ifade etti.  Üzerinden yüz yıl geçmesine rağmen yaşanan soykırımın yansımasının günümüzde hissedilmekte olduğunu belirten Alver, DBP grubu olarak yaşananları bir soykırım olarak kabul ettiklerini söyledi. 

Alver şunları kaydetti: “O dönemde bir buçuk milyon Ermeni yerinden yurdundan tehcir edilmiştir. Bu bir insanlık trajedisi olduğu gibi bir soykırımdır. Yüz yıl geçmesine rağmen hâlâ tazeliğini koruyan bu insanlık trajedisi, devletin siyasi iktidarları tarafında üstü örtülmeye çalışılmaktadır. Bunun halkların geleceğine, halkların kardeşliğine hiçbir faydası yok.”

PAPA FRANCIS GERÇEKLİĞİ İZAH ETMİŞTİR”

Konuşmasında, “20. yüzyılın ilk soykırımı Ermenilere yapıldı” diyen Papa Francis’in sözlerini değerlendiren Alver şunları söyledi: “Papa’nın yapmış olduğu açıklama ve kullandığı soykırım terimi tam anlamıyla olayı izah etmektedir. Papa burada topluma ve tarihe karşı olan sorumluluğu gereği tarihsel bir gerçekliği dile getirmiştir.

Cumhuriyet tarihini ele aldığımızda günümüze kadar tam bir katliamlar tarihi geçmiştir. Ermeniler, Rumlar ve Kürtleri tarihsel boyutuyla ele aldığımız zaman yüz yılda dünya tarihi kadar büyük acılar çekmişlerdir.

1925’te Şeyh Sait isyanında çıkan katliamda 1926-1929’da Ağrı ve Zilan katliamı, 1938’de Dersim Katliamı, derken Anadolu ve Mezopotamya’da yaşayan halk çok büyük acılar çekmiştir. 1938 Dersim Katliamı’nda yaşamını yitiren insanların torunları kazı yapılması için devlete başvuruda bulunmuşlar. Şuan Dersim dağlarında kazı yapılmakta ve orada insanların kemikleriyle yüzleşmektedirler.

Devletler ve devlet görevlerini almış siyasi iktidarlar kendi tarihleriyle yüzleşmek durumundadır. Kendi tarihiyle yüzleşmeyen hiçbir devlet, hiçbir iktidar, halkına asla özgür bir gelecek vaat edemez.”

HALEPÇE'DE İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLENDİ 

Kuran’daki Enfal Suresi’nden adını alan ve “kökünü kurutmak” anlamına gelen ve esas olarak Kürtleri hedef alan bir etnik temizlik operasyonu olan “Enfal Operasyonu” süreci, 1986-1988 tarihleri arasında Kuzey Irak Kürdistanı’nda uygulanarak, yaklaşık olarak 200 bin insanın hayatına mal oldu.

Kimyasal silahların kullanıldığı süreçte, bölgedeki Süryani-Asuri halkının da ciddi kayıplar verdiği kaydediliyor.