14 Mayıs’a sayılı günler kala siyasi partiler çalışmalarını hızlandırdı. Seçim çalışmaları ziyaretleri, halk buluşmaları ve mitinglerle devam ediyor.

Seçim hareketliğin yaşandığı kentlerden biri olan Diyarbakır’da Yeşil Sol Parti listelerinde olan milletvekilli adaylarından biri Ezidi aday Azad Barış.

FARKLI İNANÇLAR BİR ARADA

Artı Gerçek'ten Remzi Budancır'ın haberine göre, Avrupa Êzidî Cemaati, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan Surp Giragos Ermeni Kilisesi’nin avlusunda farklı inanç temsilcileri Yeşil Sol Parti Diyarbakır milletvekili adayları Azad Barış ve Mehmet Kamaç’ın katıldığı buluşmada bir araya geldi. Buluşma Ezidi Kültür Vakfı’ndan Eyüp Burç, Mardin Kırklar Kilisesi Papazı Gabriel Akyüz, Surp Giragos Ermeni Vakfı İkinci Başkanı Gaffur Ohanyan, Diyarbakır Keldani Katolik Kilisesi Vakfı Başkanı Yusuf Karadayı, Protestan Kilisesi Pastörü Ahmet Güvener, Diyarbakır Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Cemevi Başkanı Aydın Atlı ve Demokratik İslam Kongresi (DİK) Eş Başkanı Emin Ay’ın katılımı ile gerçekleşti. Avrupa Ezidi Cemaati’nin davetiyle, Kırklar Meclisi bünyesinde bu etkinliği gerçekleştirdiklerini belirten Ezidi Kültür Vakfı’ndan Eyüp Burç, Ezidi toplumunun adayı Azad Barış’la tanışmak, Barış’ın yapacağı çalışmaları anlatması için bir araya geldiklerini söyledi.

'BİZ AZ BIRAKILANLARIZ'

Yeşil Sol Parti Diyarbakır milletvekili adayı Azad Barış, konuşmasına “Bu gün hep birlikte olmak isterdik ama aramızda azaltılmış, az bırakılmış cemaatlerle bir araya geliyoruz” sözleri ile başladı. Bu buluşmaya Ermeni, Keldani, Süryani, Alevi ve Müslüman cemaatleri temsilcileri ile bir araya geldiklerini hatırlatan Barış, “Tekrar bu kentle buluşmak, az bırakılmış cemaatler olarak, kültürler olarak bir arada bulunmak, aynı masa etrafında olmak bize meydan okuyanlara, bizi az bırakanlara aslında çok net rahmani, ilahi ve Yezdani bir mesajdır” dedi.

'KÖTÜLÜĞÜN ÖNÜNE GEÇELİM'

Türkiye’nin 14 Mayıs’ta tarihi bir seçime gittiğini belirten Barış, bu seçimin özellikle azınlık olarak bırakılan topluluklar açısından oldukça önemli olduğunu söyledi.

“Bizler kötülüğün önüne almak için buradayız” diyen Barış, “Dualarımız gök kubbenin altında bütün iyiliklere ulaşmak içindir. Hiçbir cemaat başka cemaate, ya da kendi cemaatine beddua etmez. Ederse ilahi olmaz. Böyle öğrendik. 72 millete aynı nazarla bakan biz bütün canlar, buradaki cemaatler biliyoruz ki kötülüğün olmaması için elimizden gelen tek şey duadır. Benim ait olduğum beni büyüten, annemin, babamın evi olan Ezidilik ne yazık ki bin yıldır susmuştu. İlk defa çok dolu duygularla sizlerle konuşuyorum. Biz günde iki kez avuçlarımızı açıp dünyayı aydınlatan bütün varlığımıza şık tutan güneşe dua ederken önce 72 millete, sonra kendimize dua ediyoruz. Bu iyiliğin karşısında utanmayacaklarını biliyoruz onun için ayın 14’ünde duaların yanı sıra kültürlerin bir araya geldiği çok güçlü bir cevap verelim. Kötülüğün önüne geçelim. İyiliği inşa edelim” dedi.

'BÜTÜN HALKLARIN TEMSİLCİSİYİM'

Barış konuşmasında seçilmesi durumunda azınlıklar, farklı inanç toplulukları için yapacağı çalışmalar hakkında da bilgiler verdi.

Kendisini “Karacadağ’da doğmuş, Diyarbakır’ın kültürel hafızası içinde büyümüş bir Ezidi temsilcisi” olarak tarif eden Barış, şunları söyledi:

“Ben sadece Ezidileri temsil etmek istemiyorum. Bütün az bırakılmış azınlıkların haklarını savunmak istiyorum. Bu sorumluluğu omuzlarıma yüklemenizi istiyorum. Mümkün olduğu kadar burada ainde, mümkün olduğu kadar Camide duaya durmaya, mümkün olduğu kadar Cemevine gidip 72 millete dua etmek istiyorum. Biz her kapıdan giderken, kapı eşiği taşını öperek geçeriz. O yüzden bütün taşları öperek sizlere geleceğim. Bilin ki ben Ermeni’yim, Süryani’yim, Alevi’yim, Müslüman’ım, Ezidi’yim, Keldani’yim, burada az bırakılmış bütün halkların temsilcisiyim.

'GEÇMİŞLE YÜZLEŞİLMELİ'

Yapacağımız ilk iş şudur. Lozan anlaşmasında bazı cemaatleri kapsayan yerine getirilmeyen olumlu bazı şeyler oldu. O cemaatlere verilen sözler, vaatler yerine getirilmedi. Biz bunun hayata geçmesi için, haklarımızın Anayasal güvence altına alınması için elimizden geleni değil, gelmeyeni de yapacağız. Daha önce yaşanan olaylara yüzleşilmesi için Şengal’de 2014’te yaşanan, 73’üncü ferman dediğimiz o katliamı jenosit (soykırım) olarak kabul edilmesi için Türkiye parlamentosunda çok güçlü bir şekilde çıkış yapacağım. Geçmişle, Seyfosundan (Süryani katliamı) tutalım büyük felakete kadar hepsiyle yüzleşmeden hiç kimse yeni bir cumhuriyet kurgulayamaz. Yeni bir inşa, kurucu meclis olacağına inandığımız bu mecliste sizin temsilcinizin olacağını bilmenizi istiyoruz.”

'SİYASET DİNİ SUİSTİMAL ETMEMELİ'

Mardin Kırklar Kilisesi Başpapazı Gabriyel Akyüz, Azat Barış’a başarılar dileyerek sözlerine başladı. “Biz ruhaniler siyasete bulaşmıyoruz. İyi yöneticilerin seçilmesi için yalnız dua ediyoruz” diyen Akyüz, “Biz Süryaniler İncil’e olan inancımız gereği devletle din işlerini bir birinden ayırarak iki kurumun var olduğunu kabul ediyoruz. İkisini de kutsal olarak kabul etmekteyiz. Siyaset dini suiistimal etmemeli. Biz öyle düşünüyoruz” dedi.

AKP’YE 20 YIL ÖNCE YAPILAN DUA

Siyaset ve devlet ilişkisine değinen Akyüz, devletin görevinin insanların huzur içinde, kardeşçe yan yana yaşamasını sağması gibi bir görevi olduğuna işaret etti. Siyasetçiler siyaset yaparken dini kullanmaması gerektiğini anlatan Akyüz, Ruhanilerin ancak dua edebileceğini söyledi.

“Bizim dualarımız etkindir” diyen Akyüz, şunları söyledi:

“Sizi güldürmek için bir öykü anlatayım. Ak Parti teşkilatı kurulduğu zaman Ak Parti Mardin teşkilatı bizim Mardin Kırklar Kilisesine gelip, bir hediye getirmişlerdi. Bu hediye neydi? Meryem Ananın ve İsa’nın fotoğrafı. Güzel, eski bir fotoğraf getirmişlerdi. ‘Bizim için dua edin’ dediler. Bu hediyeniz makbule geçti, biz bu fotoğrafı duvarımızda asacağız, başarılı olmanız için dua edeceğiz dedik. dua ettik, başarılı oldular. Bakın 20 yıldır iktidardalar. Diğer siyasi partiler gelince biz bunu anlatınca, ‘Lütfen o fotoğrafı oradan indirin. Duanızı devam ettirmeyin. Bizim içinde dua edin’ dediler. Bizim duamız evrenseldir. Barış kardeşimiz içinde dua edeceğiz.”

'ÜLKENİN BÖYLE BİR SOFRAYA İHTİYACI VAR'

Surp Giragos Ermeni Vakfı İkinci Başkanı Gaffur Ohanyan, Ermenilerin, Süryanilerin, diğer inanç ve halkların çok siyasetin içinde olmadığını söyledi.

Ancak siyasetin herkesi ilgilendirdiği bir mesele olduğunu ifade eden Ohanyan, “Bu zeminde çok güzel bir sofra kuruldu. Çünkü çok farkı inançtan insanlar bu sofraya oturdu. Bu seçimin de bu sofra tadında geçmesini diliyorum. Türkiye’deki bütün inanç ve halkların böyle bir araya gelebileceği bir ortamın, o yumuşamanın olmasını diliyorum. Ülkemiz son zamanlarda çok gerildi. Gerçekten çok gerginlikler oluyor. En azından söylem bazında da olsa çok gerginlikler oluyor. Ülkemizin böyle bir sofraya ihtiyacı olduğuna inanıyorum” dedi.

'BİZİ DAĞITMAYA UĞRAŞIYORLAR'

Konuşmasına Azad Barış’a başarılar dileyerek başlayan Diyarbakır Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Cemevi Başkanı Aydın Atlı, Diyarbakır’da yerleşik olan Alevilerin Türkmen Aleviler olduğunu söyledi.

Kentte Dersim ve Elazığ’dan gelen Kürt-Zaza Alevilerin de olduğunu ifade eden Atlı, “Çok bir yerden gelmedik, eskiden beri burada yaşıyoruz. Maalesef bizi bu tekleştirici zihniyet bir arada olmamızı kendilerine yediremedi, bizi dağıtmaya uğraşıyorlar. Burada yaşayan Ermeniler sayılabilecek kadar azaldılar. Bizlerde onların izinden gidiyoruz sanırım” ifadelerini kullandı.

'İYİ Kİ ONLARLA AYNI TÜRDE DEĞİLİZ'

14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlere değinen Atlı, adayların kendi inanç kimliğini açıklamak zorunda bırakılmasını eleştirerek, “Aslında bu bir insan hakları ihlalidir. İnsanların inanç kimliğini açıklamak zorunda kalması ayrı bir garabet Türkiye için” dedi. Atlı’nın gündeminde siyasette kullanılan dil ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aleviler ile ilgili ‘tür’ söylemi de vardı.

Atlı, şunları söyledi:

 “Birde son günlerde sayın Cumhurbaşkanının bizler için kullandığı ‘tür’ kelimesi var. Tabi ki doğada yaşayan canların farklı türleri vardır. Bizde kendimiz bir tür olabiliriz. Ama iyi ki onlarla aynı türde değiliz. Bu dili kabul etmediğimizi de buradan söylemek istiyoruz. Doğru bir dil değil, ötekileştirici bir dildir.”

'YEZİD’E KARŞI HÜSEYİN’İN SAFINDAYIZ'

Demokratik İslam Kongresi (DİK) Eş Başkanı Emin Ay, Diyarbakır’ın çok kimlikli, çok inançlı yapısına dikkat çekti.

 Çok kimlikli ve çok inançlı kentin son yüz yıl boyunca sistematik olarak inkar ve imha politikalarıyla yüz yüze kaldığını hatırlatan Ay, şunları söyledi:

“Demokratik İslam imanını vicdanında yaşayan Müslümanın imadır. Daha açık bir ifadeyle, Muaviye söz konusu olduğunda Ebuzer’den yana, Yezide karşı Hüseyin’in safında yer almasıdır. Dolayısıyla hiçbir inancın diğer bir inançtan üstünlüğü olmamalıdır. Hiçbir inanç diğer inançtan değerli değildir. Birilerin İslami argümanlar kullanarak, ya da Müslümanların temsilcisi gibi görünerek halklara ve inançlara yaptığı zulmü, hakareti, yok saymayı biz kendimize yapılmış olarak görüyoruz. Dolayısıyla Ezidi Cemaatinin bir temsilcisinin Amed’de aday olmasını çok anlamlı buluyoruz. Onu destekliyoruz.”