TİP Genel Başkanı Erkan Baş, vakıf üniversitelerinde çalışan akademisyenlerin sorunlarını Meclis gündemine taşıdı. “Açlık sınırının biraz üstünde, yoksulluk sınırının çok altında, baskı ve mobbing ortamında, sömürü koşullarında çalıştırılan akademi mensuplarından bilimsel üretim beklenemez” diyen Baş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Baş, Fuat Oktay'a, "Nişantaşı Üniversitesi'nde inceleme yapıldı mı?" diye sordu.

Vakıf Üniversitelerinde çalışan akademisyenlerin çalışma koşulları, maruz kaldıkları baskı ve mobbing ile mevcut kanuna rağmen devlet üniversitelerindeki akademisyenlerden çok daha düşük ücret almaları kamuoyunun gündemine oturdu. 15 Nisan 2020 tarihinde Yükseköğretim Kanunu’nda “vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre devlet yükseköğretim kurumlarında ücret tutarından daha az ücret verilemez” biçiminde düzenlenen eşit ücret uygulaması, YÖK’ün 5 Mayıs 2020 tarihli, emsal ücret için brüt ya da net ücretten birinin esas alınabileceğini dönük kararıyla fiilen ortadan kaldırıldı. Brüt ücretin esas alınması dolayısıyla ücret başta olmak üzere vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarının mali haklarında ciddi kayıplar meydana geldi.

İleri Haber'den Tugay Candan'ın haberine göre, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, konuyla ilgili İstanbul’da bir vakıf yükseköğretim kurumunda çalışan bir öğretim elemanının maaşının kanuna göre hesaplanarak net ücret üzerinden ödenmesi talebiyle 23 Ekim 2020’de açtığı davada öğretim elemanı yerel mahkemece haklı bulunduğu; ardından İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 7. Dava Dairesi de yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bulduğu ve üniversitenin karara yaptığı itirazı reddettiğini hatırlattı.

"SÖMÜRÜ KOŞULUNDA ÇALIŞTIRILAN AKADEMİSYENDEN BİLİMSEL ÜRETİM BEKLENEMEZ"

“Bu kararla birlikte kanunun uygulanmadığı, vakıf yükseköğretim kurumlarında verilen ücretlerin ve diğer mali hakların hukuk dışılığı bir kez daha tescillendi” diyen Baş, şöyle devam etti:

“Bugün devlet yükseköğretim kurumlarında çalışan bir araştırma görevlisinin maaşı son artışlarla 10 bin TL’yi geçmişken, çeşitli vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan araştırma görevlileri bu miktarın yarısını ya da yarısından biraz fazlasını almaktadır. Yükseköğretim Kanunu’na karşın bir ay sonra alınan YÖK Kararı bu eşitsizliklerin önünü açmış; alım gücü krizi ortamında öğretim elemanlarının açlık sınırının biraz üstünde çalıştırılmasına neden olmuştur. Açlık sınırının biraz üstünde, yoksulluk sınırının çok altında, baskı ve mobbing ortamında, sömürü koşullarında çalıştırılan akademi mensuplarından bilimsel üretim beklenemez.”

KONU MECLİS GÜNDEMİNDE

Konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine de taşıyan Baş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına bir soru önergesi verdi.

TİP Genel Başkanı, önergesinde Oktay’a şu soruları yöneltti:

- Yükseköğretim Kanunu’nda yer alan, devlet ve vakıf yüksek öğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarının eşit ücret alması prensibini, son mahkeme kararından da hareketle, net ücret ve diğer mali haklar bağlamında fiilen sağlayacak gerekli hukuki ve idari düzenlemeleri hayata geçirecek misiniz?

- Nişantaşı Üniversitesi’nden bir öğretim elemanının sosyal medyaya yansıyan, işyerinde maruz kaldıkları yoğun baskı ve mobbinge dair paylaşımlarının ardından ilgili üniversiteye ve benzer süreçlerin yaşandığı diğer vakıf üniversitelerine dair bir inceleme başlatılmış mıdır?