11 ili etkileyen Maraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilan ettiği OHAL kapsamında yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile; deprem bölgesindeki ormanlar ve meralar yapılaşmaya açıldı.

OHAL kapsamında yayınlanan Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine göre, genel hayata etkili afet bölgesi olarak kabul edilen yerlerde, afetten etkilenenlerin geçici veya kesin iskân alanları; fay hattına mesafesi, zeminin elverişliliği, yerleşim merkezine yakınlığı gibi kriterler gözetilerek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca resen belirlenerek ilgili kurumlara bildirilecek. İhtiyaç olması halinde, mera alanları ve orman alanları da kullanılabilecek. Bu durumda, orman vasfı dışına çıkarılan alanların iki katından az olmamak üzere hazine taşınmazı, orman tesis edilmek üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilecek. Köy yerleşme alanları dâhil belirlenen kesin iskân alanlarında ve mevcut kentsel alanlarda, Bakanlıkça onaylanacak plan ve imar uygulamaları beklenmeksizin, jeolojik etüt raporu ve zemin etüt raporu doğrultusunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca onaylanacak vaziyet planına ve düzenlenecek yapı ruhsatına göre uygulama yapılacak.

Plan ve parselasyon ile ilgili işlemlerindeki askı, ilan, itirazlara ilişkin hükümleri uygulanmayacak. Bu alanlarda taşınmaz mülkiyeti veya imar hakları kısmen veya tamamen başka bir alana aktarılabilecek. Bu haklar takas ve trampa işlemlerine konu edilebilecek. 

Kararda şöyle deniyor: 

“06/02/2023 tarihinde vuku bulan depremler dolayısıyla genel hayata etkili afet bölgesi olarak kabul edilen yerlerde, afetten etkilenenlerin geçici veya kesin iskan alanları; fay hattına mesafesi, zemin elverişliliği, yerleşim merkezine yakınlığı gibi kriterler gözetilerek, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının yeni yerleşim yerlerinin tespitine ilişkin görev ve yetkileri saklı kalmak kaydıyla, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca resen belirlenerek ilgili kurumlara bildirilir. Bu belirleme yapılırken gereklilik bulunması halinde 25/2’1988 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu ile 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı orman kanunun ek 16’ıncı maddesinde belirtilen alanlar da kullanılabilir.”
 
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Ormancılık Politikası ve Yönetimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Cihan Erdönmez, yetkinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verilmesini eleştirdi.

Erdönmez, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, şöyle konuştu:

“Ben 10 gün kadar önce bölge bir kaygımı sosyal medyada paylaşmıştım. Orman Kanunu’na 2018 yılında eklenen ek 16. Madde, yerleşim alanı kurmak amacıyla orman alanlarının orman sınırı dışarısına çıkarılmasına izin verdi. Bu zaten büyük bir felaketti. Fakat burada şaşırtıcı olan taraf yine de bu sınır dışına çıkarılacak alanları orman teşkilatı belirliyor ve Cumhurbaşkanı kararnamesiyle bu alanlar orman sınırları dışarısına çıkarılıyor. Yeni kararname bu yetkinin bütünüyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verilmiş olduğunu gösteriyor. Yani orman teşkilatı yine de ormancılık gelenekleri doğrultusunda her önüne gelene orman alanlarını orman sınırları dışarısına çıkarmıyor da biraz daha dikkatli davranabiliyordu. Orman konusunda hiçbir bilgisi, deneyimi ve kanuni yetkisi bulunmayan bir bakanlığının resen depremzedelere konut yapmak için orman ve mera alanlarını orman ve mera dışarısına çıkarılarak inşaat açacak olması ve bu yetkinin bütünüyle Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nda toplanması tekrar bizi şaşırttı.”

"BÜYÜK MİKTARLARDA ORMAN VE MERA ALANI KAYBI YAŞANACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM" 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un Antep’te “Ovalardan dağlara doğru bir yerleşim modelini hayata geçireceğiz” açıklamalarını hatırlatan Erdönmez, “Muhtemeldir ki bakanlık bu çalışmayı yaptı. Depremden etkilenen bölgeleri inceledi. Muhtemeldir ki, ormanlar ve meralardan başka seçenek kalmadığı için zaten bu kararname çıkarıldı. Rakam vermek istemiyorum ama çok büyük miktarlarda orman ve mera alanının kaybının yaşanacağını düşünüyorum. Afet diye depreme odaklandık ama bizi bambaşka afetler bekliyor. Seller, taşkınlar, kuraklıklar, su krizi gibi…” diye konuştu.