CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yanıt veren Erdoğan, “SADAT'ın yöneticileriyle yakından uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu bizim kullandığımız darbeci bir oluşum olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor. Bay Kemal ne dersen de sen sabahtan akşama yalanla yatıyorsun, yalanla kalkıyorsun. Hiçbir zaman senin dürüstlüğüne şahit olmadık ve bu yalanların da yine tutmayacak” dedi.

Konuşmasına "19 Mayıs, milletimizin istiklal mücadelesinin önemli dönüm noktalarından biridir. Gazi Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere, şehitlerimizi, kahramanlarımızı rahmetle yad ediyorum" sözleriyle başlayan Erdoğan geçen hafta açılışı yapılan Rize-Artvin Havaalanı'nın görüntülerini izletti.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

“ZİRVE DEĞİL BAŞLANGIÇ”

Demokrasi ve kalkınma adımlarının gayesi 2023'ü Cumhuriyetin zirvesi değil, daha büyük atılımlar için bir başlangıç haline dönüştürmektir. 2023 bizim için final değil, büyük ve güçlü Türkiye için yeni bir milat ve yeni bir başlangıç olacaktır. AK Parti'nin kazandığı her seçim esasen böyle bir başlangıçtır.

“HAKARET DALGASI BAŞLATTILAR”

CHP ve şurekası sürekli öyle konularla, öyle zırva iddialarla karşımıza çıkıyorlar ki muhatap alıp cevap vermeyi zul addediyoruz. CHP İstanbul İl Başkanı'nın mahkumiyet kararlarının bazılarının Yargıtay tarafından onanmasının ardından bize yönelik saldırı, hakaret dalgası başlattılar. Yargı kararları eleştirilebilir. Ama bu eleştirilerin yargı mensupları ve ülkeyi yönetenlerin kişilik haklarına varması hukukun konusudur.

“BAŞARAMAYACAKSINIZ”

Ardından hakikatle, akılla, mantıkla ilgisi olmayan bir SADAT tantanası çıkarttılar. SADAT Türk Silahlı Kuvvetleri'nden emekli bir grup subay ve astsubayın 2012 yılında savunma alanında danışmanlık faaliyetleri yürütmek üzere kurdukları bir şirkettir Bu şirket özellikle de uzun yıllar sömürge altında kalmış İslam ülkelerine yönelik çalışmalar yapıyor. Daha önce de bu şirketle ilgili kimi siyasetçilerin beyanlarına dayalı olarak medyada yalan haberler çıkmıştı. Mesela 2018 yılında halen CHP ittifakı içinde yer alan bir siyasi partinin genel başkanı hanımefendi ülkemizin çeşitli yerlerinde silahlı eğitim kampları kurulduğu iddiasını bir gazetede dile getirmişti. Cumhuriyet Başsavcılığı bu haber üzerine soruşturma açmış ve bu iddianın yalan olduğunu belgeleri ile ortaya koymuştur. Şimdi de CHP'nin başındaki zat ortada bunu gerektirecek herhangi bir sebep yokken SADAT şirketinin önüne baskın yapar gibi gidip benzer zırvaları tekrarlanmıştır. Tabii biz bu hareketin masum bir gündem oluşturma çabası değil, Türkiye'nin bölgesindeki çatışmalarda üstlendiği arabulucu rolüne ve sınırları dışında yürüttüğü kapsamlı operasyonlarına karşı verilmiş bir cevap olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu çıkışın suflesinin nereden geldiğini, neyi amaçladığını, ne için şimdi yapıldığını da çok iyi biliyoruz. Cevaben bir kez daha ve tüm kalbimle diyorum ki: Başaramayacaksınız.

“SADAT'LA ALAKAM YOK”

SADAT'ın yöneticileriyle yakından uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu bizim kullandığımız darbeci bir oluşum olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor. Bay Kemal ne dersen de sen sabahtan akşama yalanla yatıyorsun, yalanla kalkıyorsun. Hiçbir zaman senin dürüstlüğüne şahit olmadık ve bu yalanların da yine tutmayacak.

“DERDİ ATATÜRK'ÜN İSMİNE SAHİP ÇIKMAK DEĞİL”

Karşımızdaki habis zihniyet boş durmuyor. Henüz SADAT tartışması bitmeden Atatürk Havalimanı'nda inşa edeceğimiz millet bahçesine saldırmaya başladılar. Öyle alçakça, since yapıyorlar ki bu senaryo bunların kalibresini aşar. Bu tesisin adı 12 Eylül'e kadar Yeşilköy Havalimanı'ydı. Tüm darbecilerin yaptığı ihaneti gizlemek için kullandığı araç hep Atatürk maskesi olmuştur. 12 Eylül darbecilerinin başı Evren de Cumhurbaşkanlığı döneminde Yeşilköy'ün ismini Atatürk yaparak aynı yolu izlemiştir. Bunların derdi Atatürk'ün ismine sahip çıkmak değil, bu ismi kalkan yaparak kendi kirli gündemlerini inşa etmektir. Eğer gerçekten Atatürk hassasiyetleri olsaydı, havalimanı tabelasından önce kendilerine 'Mustafa Kemal'in itleri' diyenlerden hesap sorarlardı"

“BİR PİST HİZMET VERİYOR”

Atatürk Havalimanı'nın bir pisti oradaki hastaneye hizmet vermek ve ihtiyaç durumu için faal tutulmaktadır. Yeni havalimanımız ise milletimiz cebinden tek kuruş çıkmadan yapıldığıyla kalmamış, milletin cebine para aktaran kaynak haline gelmiştir. Atatürk Havalimanı'na yapacağımız millet bahçesine çevrecilik için karşı çıkmaları tam bir garabettir.

“İŞİMİZ GÜCÜMÜZ YOK BAY KEMAL'İ DİNLEYECEĞİZ”

İstanbul'un belediye başkanı olduğum dönemde İstanbul'un orta şeritlerine 1 milyon 250 bin ağaç diktik. Bizimle yeşilde yarışmaya yelteniyorsun Bay Kemal. Ne sen ne yandaşların bunu başaramazsınız. Bursa, İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere kaç tane millet bahçesi yaptınız?

Bu zat geçmişte Atatürk Havalimanı'na yapılacak millet bahçesini öyle bir sahiplenmişti ki, telefonunu dinleyerek projeyi ondan çaldığımızı söyleyecek kadar ileri gitmişti. Bay Kemal bizim o kadar boş vaktimi yok. İşimiz gücümüz yok Bay Kemal'i dinleyeceğiz. İşine bak ya.

“VARSIN ONLAR İSTANBUL'A HİZMET DİYE MUSLUK AÇMAYA DEVAM ETSİNLER”

Varsın onlar İstanbul'a hizmet diye musluk açmaya devam etsinler. Biz İstanbul'la birlikte ülkemizin tamamına eserlerimizle, yatırımlarımızla mührümüzü vurmayı sürdüreceğiz. 29 Mayıs'ı Atatürk Havalimanı'nda kutlayacağız. Bay Kemal istersen sen de gel. Sen 700 kişiyi topla götür, engeller kurmaya çalış. Biz orada 29 Mayıs İstanbul'un fethini kutlayacağız.

“SONUNA KADAR MAZLUMLARIN YANINDA OLACAĞIZ”

Son günlerde yaşanan Suriyeli sığınmacılar tartışması kirli planın parçasıdır. Bizi endişelendiren CHP'nin başındaki zatın aynı küçük siyaseti, ülkede kin ve nefret tohumları atma pahasına sürdürmektedir. Bu parti ülkemizin açık kapı politikasının yetersizliğinden, kalıcı çözüm arayışlarına girilmemesinden, bu insanların toplumsal hayata katılım gibi hizmetlerin verilememesinden söz ediyor. CHP'nin nefret kokan yabancı söylemlerine karşı çıkıyor, sonuna kadar mazlumların mağdurların yanında olacağımızı söylüyoruz.

“TERÖRE DESTEK VERİP NATO ÜYELİĞİ İÇİN DESTEK İSTEMEK TUTARSIZLIKTIR”

Biz yıllardır terörle mücadele eden bir NATO üyesi olarak bu tablo ile hiç karşılaşmadık. Müttefiklerimizden hassasiyetimizi anlamalarını, saygı göstermelerini ve destek vermelerini bekliyoruz. Teröre karşı sınırlarımızı korumak gibi hassasiyetimiz vardır. Bu hassasiyetimize hiçbir müttefikimiz beklediğimiz ölçüde saygı göstermediler. Sığınmacılar Batı ülkelerine yönelmediği sürece derdimizi paylaşan hiçbir müttefik görmedik. Bunlar kusura bakmasınlar NATO'daki müttefiklerimizdir. NATO ve AB içinde her türlü şımarıklığı sergileyen kimi ülkelere sınırsız hoşgörü gösterseler de müttefiklerimizin bu hassasiyetimizi paylaşmadıkları ortadadır. Önümüze getirilen her teklife sorgusuz sualsiz evet diyeceğimiz anlamına gelmiyor. Hem PKK/YPG terör örgütüne destek verip hem de bizden NATO üyeliği için destek istemek en hafif tabiri ile tutarsızlıktır. İsveç'ten 30 terörist istedik, vermeyiz dediler. Siz teröristleri vermeyeceksiniz ama bizden NATO üyeliğini isteyeceksiniz. Bu güvenlik teşkilatını güvenlikten yoksun hale getirmeye biz 'evet' diyemeyiz. Bu yanlış bir kere yapıldı Yunanistan'la. Yunanistan ve Fransa NATO'dan çıkmışlardı, sonradan girmelerine maalesef biz 'evet' dedik. Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Pazartesi gelmek istiyorlarmış. Boşuna yorulmasınlar, gerek yok. Tavır ortada. İsveç'te hâlâ yürüyorlar. Bu yürüyüşler hala devam ediyor. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Tek gayemiz ülkemizi istikrarsız hale getirmeye yönelik eylemleri kaynağında kesmektir.

“GELİN TÜRKİYE'NİN HAKLI HAREKATLARINA DESTEK VERİN”

Sınırlarımız boyunca oluşturmayı planladığımız güvenlik bölgesinin önemli kısmını tamamladık. Özellikle bölgedeki muhataplarımızla gereken mutabakatları sağlayıp arada kalan bölgeleri güvenli hale getirmeye çalışıyoruz. Gelin Türkiye'nin meşru, haklı harekatlarına destek verin, ayağımıza çelme takmaya çalışmayın.