Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Hollanda'yla yaşanan krize ilişkin sert söylemlerini sürdürerek, "Biz Hollanda'yı ve Hollandalılar Srebrenitsa Katliamı'ndan tanırız. Onların cibiliyetinin, karakterinin ne kadar bozuk olduğunu orada katlettikleri insan sayısından tanırız" dedi.

Erdoğan, Hollanda'ya desteğini açıklayan Almanya Şansölyesi Angela Merkel'e de tepki göstererek, "Ya senin zaten ondan farkın yok. Başka şey de beklemiyoruz. O da atlarıyla itleriyle saldırıyor. Sen de atlarınla, itlerinde saldırıyorsun" ifadesini kullandı.

14 Mart Tıp Bayramı nedeniye Sakarya'da düzenlenen etkinlikte konuşan Erdoğan şunları söyledi:

Bu toplantıya katılanların büyük bir bölümü daha Kuvayi Milliye'nin kuruluş aşamasında yer almıştır, İstanbul'da kalanlar ise Anadolu'ya cephanelik göndermiştir. Vatan müdafaası için, bağımsızlığımız için 98 yıl önce şaha kalkan direniş ruhunun, hamd olsun sağlık camiamızda aynı şekilde devam ettiğini görüyorum.

15 Temmuz gecesi yaşadığımız karanlık gece de bunun en büyük kanıtı. 112 acil servis görevlilerimizin nasıl fedakarca çalıştığını hepimiz iyi biliyoruz. O vefakar, cefakar sağlık teşkilatımızın terör bölgesinde de nasıl mücadele verdiğini biliyorum. Yine o gece hastanelerde görev yapan, görevli olmadığı halde evinden hemen kalkıp oraya gelen tüm personelimizi, insanüstü bir gayretle gazilerimizin yaralarını sardığını da biliyorum. Aramızda o gece görev yapmış arkadaşlarımız var, FETÖ çetelerinin neler yaptığını biliyoruz. Kendilerine ait hastaneleri nasıl saf dışı bıraktıklarını biliyoruz.

Değerli kardeşlerim, savaşın bile bir ahlakı, bir kuralı vardır. Savaşta bile sağlık ekiplerine ateş açılmaz. He Hollandalı gibi olursa açar, onu söyleyeyim. Çünkü, değerli kardeşlerim biz Hollanda'yı ve Hollandalıları Srebrenitsa Katliamı'ndan tanırız. Onların cibiliyetinin, karakterinin ne kadar bozuk olduğunu orada katlettikleri insan sayısından tanırız. Bunları iyi biliriz. Kimse bize medeniyet dersi vermesin. Bu milletin alnı aktır, onların kapkaradır.

Eski Türkiye'ye alışanlar, bugünkü Türkiye'nin duruşunu kabullenemedikleri için, züccaciye dükkanına girmiş fil gibi uluslararası hukuku çiğneyip, her şeyi yıkmaya başladılar. Bazı Avrupa ülkeleri, ırkçı ve faşist partilerin oyuncağı haline dönüşmüştür. Mülteciler üzerinden yürütlen tartışmaların, sınır kapılarında bu insanlara yapılan muamelelerin orta ve kısa vadede en çok zararı Avrupa ülkelerine vereceğini defalarca söyledik.

Son bir haftada yaşadıklarımız, endişelerimizin haklılığını ortaya çıkardı. İşte cumartesi gecesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza gösterilen saygısızlık, uluslararası diplomasiye gösterilmiştir. Viyana Sözleşmesi, AB kriterleri, Hollanda yönetimi tarafından ayaklar altına alınmıştır. Hollanda'nın bu haydutluğuna sahip çıkan Avrupa ülkeleri tüm saygınlığını yitirmiştir. Merkel "Hollanda'nın yanında olduğunu biliyoruz" diyor. Ya senin zaten ondan farkın yok. Başka şey de beklemiyoruz. O da atlarıyla itleriyle saldırıyor. Sen de atlarınla, itlerinle saldırıyorsun.

TÜRKİYE'DEKİ KONSOLOSLUĞA VE BÜYÜKELÇİLİĞE GİRİŞ ÇIKIŞLARI YASAKLADIK

Mesele, yarın orada seçim varmıştır. İşte bir tane ırkçı, başa güreşiyormuş. Bir ırkçı da zaten görev başında. Hollanda'ya sesleniyorum, buradaki tüm yabancılara, Müslüman kardeşlerime, Türklere diyorum ki "Gelin oylarınızı verirken bu ikiliye oy vermeyin". Hayır kampanyası için oralara giden varsa, bu tuzağa da düşmeyin. Türkiye'nin vatanına, orada bu şekilde hareket edenler. Bizim konsolosluğumuz bizim toprağımızdır. Oraya kimse müdahale edemezler. Siz bunu yapıyorsanız, o zaman Türkiye'deki konsolosluğa ve büyükelçiliğe giriş çıkışı yasaklamış vaziyetteyiz.

Yapılan yanlışların bedelini özürle ödeyemezsiniz. Bundan sonra, Hollanda başta olmak üzere, insani değerleri yok sayan ülkelerin hiçbir inandırıcılığı olmayacaktır. Hollanda, uyguladığı devlet terörüyle en büyük zararı AB'ye verdi. Artık, AB kendisiyle iş birliği yapmak isteyenler için özgürlüklerin temsili olmaktan çıkmıştır. Biz bunun karşılığını hukuk ve diplomasi ile soracağız. Kuru bir özürle paçayı kurtarmaya çalışanlara nasıl bir yanlış yaptıklarını göreceğiz. Bakanlar Kurulu'nda aldığımız kararları açıkladık. Daha yapacağımız çok şey var. Başta İslam İşbirliği Teşkilatı olmak üzere bu konudaki çalışmalarımızı artıracağız. 16 Nisan'da yapılacak halk oylaması, İslam düşmanlarına en büyük cevap olacaktır.