Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'nde Şule Yüksel Şenler Vakfı'nın tanıtımı ve "Şule" belgeseli gösterimi programında konuşma gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Kadınlarımız akademiden siyasete, sivil toplumdan iş dünyasına medyadan kültür ve sanata kadar her yerde özgürce varsa bu başarıda Şule Yüksel Şenler'in katkısı büyüktür" dedi.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Milletin ve memleketin daha ağır bedeller ödememesi için gayret gösteren isimsiz kahramanlara teşekkür ediyorum. Milletimiz o meşum günlerde dik duranlarla, darbeye, darbecilere alkış tutanları asla unutmamıştır, unutmayacaktır. Bu millet, darbecileri ve darbecilere destek verenleri önce sandıkta, ardından da maşeri vicdanda mahkum etmiştir.

'DEMEK Kİ AKSİNİN MÜCADELESİNİ VERENLER VAR'

Biz bugün burada fikrin, inancın, düşüncenin mücadelesinin ardından gidenlerle bu toplantıyı yaparken diğer tarafta başkaları başka tür toplantılar yapıyorlar. Az önce 'Şule' belgeselinde de izlediğimiz gibi bu ülkede demek ki bu bağımsızlık mücadelesini verenler olduğu gibi bunun aksinin mücadelesini verenler de var, kıyamete kadar da olacak.

TARİHTE İLK KEZ HUKUK ÖNÜNDE DE HESAP VERDİLER

Millet iradesine kastedenlerle işledikleri suçun hesabını tarihte ilk kez hukuk önünde vermek zorunda da kalmışlardır.

Ülkemizdeki hak ve adalet mücadelesinin anıt isimlerinden birisi hiç şüphesiz Şule Yüksel Şenler'dir. Evliliğimize vesile olmasının yanı sıra ülkemizin en karanlık dönemlerinde kalemi ile verdiği mücadele ile bizlere rehberlik etti. Şule Yüksel ablamızın aile büyüklerimiz arasında da yeri vardır. Onun tavizsiz yürüyüşü yıllardır bu ülkede hor görülen Anadolu insanına özgüven kazandırdı. Kendisi ülkesi sözkonusu olduğunda sağına soluna bakmadan 'Ben varım' diyebilen bir cesaret timsaliydi.

Defalarca tehdit edildi, evi kundaklanarak hayatına kastedildi, konferanslarına bomba ihbarı yapıldı, pek çok kez tahkikate uğradı, 'çarşafçı konferansçı' denilerek medya organları eliyle itibar suikastına maruz bırakıldı. Ama o asla geri adım atmadı. İnancı uğruna bedel ödemekten çekinmedi. Şule Yüksel hanımı aldığı ölüm tehditlerine rağmen Türkiye'yi bir uçtan diğer uca üç kez dolaştıran inanç buydu. O sadece seçkin bir münevver değil aynı zamanda samimi bir murşitti. Bugün asli kimlikleri ile sosyal hayatta var olan herkesin Şule Yüksel hanıma şükran borcu vardı. Onun emeği olmasa Türkiye'de başörtüsü mücadelesi bugünkü seviyeye gelemezdi.

Merhum Şule Yüksel Şenler ablamız hayatına dokunduğu insanlarla, geride bıraktığı pek çok kitapla inşallah daha nice seneler boyunca gönül dünyamızda kandiller yakmaya devam edecektir.

DARBELERİN MİLLETİN GÖNLÜNDE AÇTIĞI YARALARI BIKMADAN, USANMADAN ANLATMALIYIZ

Tek parti zihniyetinin gerçek yüzünü, darbelerin milletin gönlünde açtığı yaraları yeni nesillere bıkmadan, usanmadan anlatmalıyız. Diğer türlü yaşananların hafızalardan silinip gitmesine mani olamayız. Kıssadan hisse kapmak, yaşadığımız acıların tekrarının önüne geçmek ancak onlardan ders çıkarmakla mümkündür. 

Kadınlarımız akademiden siyasete, sivil toplumdan iş dünyasına medyadan kültür ve sanata kadar her yerde özgürce varsa bu başarıda Şule Yüksel Şenler'in katıkısı büyüktür.

ŞULE YÜKSEL ŞENLER KİMDİR?

Şule Yüksel Şenler 29 Mayıs 1938'de Kayseri'de dünyaya geldi. Şenler aslen Kıbrıslı bir ailenin kızıdır. Küçükken ailesiyle birlikte İstanbul'a göç etti. Öğrenimini ortaokul ikinci sınıfta bıraktı. Bir terzinin yanında çalışmaya başladı. Bu, onun ileride kendi başörtüsü modelini oluşturmasına yol açtı.

ÇOK SAYIDA DAVA AÇILDI

21 yaşında gazetecilik yapmaya başladı. 1965'te tesettüre girdi. Yeni İstiklal gazetesindeki yazıları nedeniyle hakkında davalar açıldı. Anadoluyu dolaşarak verdiği konferanslarla tartışmalar başlatmıştır.

Ondan etkilenen genç kızların başlarını aynı şekilde örtmeleriyle bu tarz örtü şulebaşı olarak anılmaya başlandı. Cevdet Sunay'a yazdığı bir mektup yüzünden cumhurbaşkanına hakaretten tutuklandı, sekiz ay cezaevinde kaldı.

Hür Söz, Yeni İstiklal, Babıalide Sabah gazetelerinde kadın sayfası yaptı. Bugün gazetesinde 1967-71'de köşe yazarıydı. Seher Vakti dergisinin başyazarı oldu. 1971'de hapis yattı. 1980'den sonra Zaman ve Millî Gazete'de yazdı.

Huzur Sokağı adlı romanı filme alındı. Yücel Çakmaklı'nın yönettiği Birleşen Yollar adlı filmin baş rollerinde İzzet Günay ve Türkân Şoray oynadı.

28 Ağustos 2019 tarihinde İstanbul'da vefat eden Şule Yüksel Şenler'in mezarı, Eyüp Sultan'da, Mihrişah Valide Sultan Külliyesi haziresindedir.