Partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AİHM'in HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş kararına tepki gösterdi. Erdoğan, "AİHM, bizim mahkemelerimizin yerine geçecek şekilde karar veremez" dedi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş hakkında verdiği karara değinmek istiyorum.  Esasen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bizim mahkemelerimizin yerine geçecek şekilde karar veremez. Sadece burada verilen kararlar mahkemelerimizce değerlendirilir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu kararı, iç hukuk yolları tüketilmeden alarak, istisnai bir uygulama yapmıştır.  Ancak, istisnasını bir kenara bıraksak bile, Selahattin Demirtaş’la ilgili hüküm, aynı mahkemenin mesela İspanya’daki Batasuna Partisi kararındaki gerekçelerle açıkça çelişmektedir. 

Mahkeme, Batasuna davası kararında, bırakınız şiddet eylemlerini teşvik etmeyi, şiddet eylemlerini açıkça kınamamanın dahi cezaya konu suç sayılabileceğine hükmetmiştir. 

"AİHM ÖNCE KENDİ ÇELİŞKİLERİNİ SORGULAMALI' 

Terör örgütünün şiddet eylemini kınamamayı teröre destek olarak kabul eden bir mahkemenin, 6-8 Ekim 2014’te 39 vatandaşımızın hunharca katledilmesiyle sonuçlanan bir eylemin baş sorumlusunun tahliyesini istemiş olması, resmen çifte standarttır, hatta ikiyüzlülüktür.  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye nezdinde saygı görmek istiyorsa, önce dönüp kendi çelişkilerini sorgulamalıdır. 

Buradaki tartışmanın konusunun, Avrupa Parlamentosunun terör örgütü olarak kabul ettiği PKK’yla içli dışlı olan, elinde onlarca masumun kanı bulunan siyasetçi maskeli bir kişi olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.  Bu şahıs, siyasi görevleri veya siyasi söylemleri sebebiyle değil, terörle arasına mesafe koyamadığı, bölücü terör örgütünün emriyle onlarca kişinin ölümüne yol açtığı için milletimizin gözünde suçludur. 

Aynı mahkemenin 'FETÖ' davaları için takınacağı tavrın da işaretleri şimdiden gözükmeye başladı.  PKK’ya terör örgütü muamelesi yapmayan, PKK’yla irtibatlı kişileri terörist kabul etmeyen bu mahkemenin, 'FETÖ’yle ilgili olarak aynı yaklaşımı sergilememesini temenni ediyoruz.  Aksi takdirde, bunca çifte standarda ve riyakârlığa daha fazla tahammül etmek mecburiyetinde olmadığımızın da bilinmesini isterim."