Ergenekon, Balyoz operasyonları döneminde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Güvenlik Şube Müdürü olarak görev yapan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Erzurum’da gözaltına alınan ve OHAL kapsamında hazırlanan Kanun Hükmünde Kararname ile meslekten ihraç edilen Yunus Dolar’ın şüpheli sıfatıyla verdiği ifadelerde çarpıcı bilgiler yer aldı.

Hürriyet’ten Toygun Atilla’nın haberine göre, Yusuf Dolar Diyarbakır’da planlanan KCK operasyonu esnasında cemaatçi müdürlerin Ergenekonla PKK’yi irtibatlandıracak bir silah, bir kroki ve bombanın hedef adreslere konularak daha sonra aramalarda bulunup tutanaklara geçirilmesini, böylece Ergenekon yapılanması ile PKK’nin birlikte hareket ettiği ve krokinin de Başbakana (O dönem Recep Tayyip Erdoğan) suikast içerikli olacağı fikrinin kamuoyuna lanse edileceği bilgisini verdi.

Eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun da daha önce “Ankara’da 2007 yılında bulunan bomba yüklü minibüs ile PKK tarafından Erdoğan’a yönelik suikast yapılacağı” iddiasının Fethullah Gülen Grubu tarafından yapılmış bir komplo olduğunu yazmıştı. Bu şekilde hem bazı insanlar PKK ile irtibatlı diye tutuklanmış, hem operasyonu yapan polisler terfi almış, hem de Erdoğan’ın Gülen Grubu’na güveninin sağlanması amaçlanmıştı. Gerçekler açığa çıkınca komplo ile tutuklanan genç serbest bırakılmıştı.

KUMPASI VİCDANI ENGELLEMİŞ

Yunus Dolar’ın verdiği bilgiler şu şekilde:

“Diyarbakır Terörle Mücadele Müdürü Sedat Selim Ay, Diyarbakır’da “KCK Türkiye Meclisi” iddiasıyla operasyon yapmaya başladığında, Diyarbakır İstihbarat Şubesi’nin bu operasyona sıcak bakmadığını kendisinin de Diyarbakır Kaçakçılık Şubesi’nden destek alarak KCK Türkiye meclisine ilk operasyon çalışmasını yaptığını anlattı.

Operasyonu başlatacağı esnada Diyarbakır İstihbarat Şubesi’ndeki cemaatçi müdürlerin kendisine, “Madem operasyonu yapıyorsun, Ergenekonla PKK’yi irtibatlandıracak bir silah, bir kroki ve bombanın hedef adreslere konularak daha sonra aramalarda bulunup tutanaklara geçirilmesini, böylece Ergenekon yapılanması ile PKK’nin birlikte hareket ettiği ve krokinin de Başbakanımıza (O dönem Recep Tayyip Erdoğan) suikast içerikli olacağı fikrinin kamuoyuna lanse edileceği” şeklinde bir telkinde bulunulduğunu, fakat kendisinin bunu reddettiğini söyledi.

Daha sonra İstihbarat Dairesi’ne çağrılarak aynı telkin Daire Başkan Yardımcısı Recep Güven’in de aralarında bulunduğu cemaatçiler tarafından ısrar edilince kabul etmiş.

Krokiyi, silah ve bombayı alarak karayolu ile Diyarbakır’a gittiğini, operasyon günü uygun adreslere bu materyaller konulup tutanaklara da orada bulunmuş gibi geçirilmiş, fakat vicdani muhasebesini aşamayarak ilgili adreslerde arama yapıp o materyalleri tutanağa geçiren ekiplerle toplantı yapmış. Bu 3 materyalin bu operasyonun ana mantığı ile uyuşmadığından yeni bir tutanak tutularak bu 3 materyalin çıkartılmasını istemiş. Riskli bir durum olduğundan kendisine güvenip güvenmediklerini sorduğunda cemaate mensup alt rütbeliler odayı terk etmiş, sadece 2 polis memuru kalmış ve “Biz size güveniyoruz nasıl isterseniz o şekilde tutanak tutarız” demiş. Bunun ardından 3 materyali çıkartarak yeni bir tutanak tutup çalışmalarına vicdani ölçüsünde devam etmiş. Bu olaydan sonra ise cemaat tarafından hedefe koyulmuş. İstanbul Emniyetine ataması yapıldığında, Ergenekon vb operasyonların yapıldığı birimlerde çalışmaması için gayret gösterilmiş.

Hüseyin Çapkın’ın kendisini Terörden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı atamasından sonra cemaatçilerin bundan çok rahatsız olduğunu, bu esnada Taraf Gazetesi’nin kendisi hakkında tecavüzcü ve işkenceci müdür olarak 20 gün boyunca haber yaptığını kendisi bana söyledi.”

GAZETECİ ÇAĞDAŞ ULUS’UN TUTUKLANMASI

“Bir görüşme esnasındayken Erol Demirhan bir ara dışarı çıkıp gelerek TEM müdürü Yurt Atayün’e hitaben, “Ağabey şimdi abiler söyledi, Kandil, Fırat Haber Ajansı aracılığı ile Vatan Gazetesi’nde çalışan Çağdaş Ulus isimli bir gazeteciden Vatan Caddesi’ndeki Fetullahçı polislerin isim listesini istemişler. Bu gazetecinin acele tutuklanması gerekiyor” dedi ve oradan ayrıldılar. Kısa bir süre sonra da adı geçen gazetecinin terör örgütüne yardım yataklıktan tutuklandığını duydum.”

GAZETECİLER HEDEF

“2010 yılında şark görevim biterek İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne tayinim çıktı. Bayrampaşa İlçe Emniyet Müdürü olarak göreve başladım. Polis Kolejinden beri cemaatin içerisinde olan devrem Erol Demirhan (O dönem İstanbul İstihbarat Şube Müdürü) benim komiser yardımcılığı dönemimden beri tanıştığım ve polis muhabirleri olan gazeteciler Nihat Uludağ (Habertürk), Toygun Atilla (Hürriyet) ve Milliyet gazetesi muhabiri olan Erdal soyadını hatırlayamadığım (O dönem Milliyet muhabiri Erdal Kılınç) şahısların Ergenekon operasyonları ile ilgili olumsuz haberler yaptıkları için görüşmememi bu şahısların kendilerinin hedefleri konumunda olduğunu söyleyince operasyonlarla ilgili kuşkularım iyice arttı.”

İLKER BAŞBUĞ TALİMATI

Ergenekon döneminde şahit olduğu kumpasları da en ince ayrıntısına kadar anlatan Yunus Dolar, o ifadelerde, dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanmasını Fetullah Gülen’in istediğini söyledi:

“Ankara’dayken Erzurum Lisesinde beraber cemaat evlerine gittiğimiz ve cemaatin yönlendirmesi ile GATA’yı kazanan ve halen GATA üroloji bölümünde Tabip Albay olan Emin Aydur bana, “Hocaefendiyi neden kızdırdınız, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u emniyet olarak neden tutuklatmadınız?” şeklinde bir şey söyledi. Ben de, “Nasıl yani?” dedim. O da Fetullah Gülen’in emniyet hizmetine bu yönde bir talep ilettiğini, aradan geçen belli bir sürede gerçekleşmeyince bu sefer sitemkar bir mesaj daha gönderdiğini söyledi. Ben de, “Haberim yok” dedim. Aradan belli bir süre geçtikten sonra Genelkurmay Başkanımız tutuklanınca kastedilen konunun bu olduğunu ve talimatın Fetullah Gülen kaynaklı olduğunu anladım. Gecikme süresi olarak kastedilen zaman dilimi içerisinde hem delillerin üretildiği hem de cemaate yakın basın yayın organları aracılığı ile kamuoyunun hazırlandığını değerlendirdim.”

İLHAN CİHANER’E KUMPAS

İddiaya göre, Yunus Dolar’ı, 1980’li yıllarda Fethullah Gülen Grubu ile henüz askeri lise öğrencisi olan dayısının oğlu Yurdakul Akkuş tanıştırdı. Bursa İl Jandarma İl Alay Komutanı Yurdakul Akkuş, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra sıkıyönetim görevlendirme listeleri ile yakalanıp tutuklandı. Yunus Dolar, ifadelerinde yıllar önce kurulan bir kumpası şöyle anlattı:

 “2005’te Erzincan Polis Okulu’na şark tayini için gittim. Erzincan Ergenekonu diye bir operasyon oldu. Erzincan’a atanan İlhan Cihaner göreve başladıktan sonra Terör, İstihbarat ve Güvenlik Müdürlerini yanına çağırarak, irticai oluşumlar hakkında ellerinde ne kadar bilgi olduğunu sordu. O görüşmeye giden 3 emniyetçi de cemaatçiydi. Bu görüşmeyi cemaate aktardılar. Daha sonra, Başsavcı İlhan Cihaner, emniyetten özellikle Fetullah Gülen grubuna yönelik operasyon konusunda olumlu yaklaşım alamayınca İl Jandarma Komutanlığı’nı bu konuda görevlendirdi. Cemaatin bu durumu öğrenmesi üzerine İstihbarat Dairesi ve Erzurum DGM’den yardım alınarak Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ve diğer kamu görevlilerine operasyon yapıldı. (Yunus Dolar, ifadesinde bu gelişmeleri Erzincan imamı Kemal adlı kişiden öğrendiğini söylüyor)

(Kaynak: Hürriyet)