Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ekonomide, hukukta, demokraside reform” çağrısının ardından Hazine ve Adalet Bakanları iş dünyası ile bir dizi görüşme gerçekleştirdi.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ayrıca geçen hafta Meclis’e gelerek İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile Adalet Komisyonu üyelerini dinledi.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu toplantısı basına açıktı, ancak Adalet Komisyonu toplantısı kapalı yapıldı.

Duvar’ın haberine göre, Adalet Komisyonu’nda konuşan AK Partili üye olmadı. MHP’li üye de Cumhuriyet Başsavcılıkları, Bölge Adliye Mahkemeleri ile ilgili bazı teknik konuları dile getirdi. CHP, HDP ve İYİ Partili üyeler ise adalet sistemindeki birçok sorunu dile getirerek çözüm önerilerinde bulundu.

Toplantıya katılan bir milletvekilinin değerlendirmesi ise daha farklıydı.

Bir milletvekili, “Bizi dinlemeye geldiniz ama sorunun kaynağı belli. Siyasi erki elinde tutanın yargı üzerindeki gölgesi, etkisi ortada. Siz bunu Cumhurbaşkanına söyleyemiyorsunuz, anlatamıyorsunuz. Bizi dinleyip, işte 'muhalefet dedi, bu tür şikayetleri var' diyerek bizim üzerimizden Cumhurbaşkanına sorunun kaynağı olduğunu söyleyebilmenin yolunu arıyorsunuz. Yani yukarıya mesaj götürmek için bizi dinliyorsunuz” dedi.

Meclis’in gündeminde Türkiye Çevre Ajansı kurulmasına dair kanun teklifi var. Depozito yönetim sistemi kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek imkanına sahip olacak ajansın başkan ve yönetim kurulu üyelerinin atanması, alacakları maaşlar, kurumun hukuki yapısı, personel istihdamı, gelir elde etme yöntemleri ve kaynak kullanımı tartışma konusu. Hepsinden daha önemlisi bakanlığın yapabileceği işler için neden ajans kurulduğu sorusuna yanıt yok. Üstelik son yıllarda benzer birçok ajans kuruldu.

Kalkınma Ajansları, Türk İş Birliği ve Koordinasyon Ajansı, Uzay Ajansı, Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı bunlardan sadece birkaçı. Muhalefet ajanslar yoluyla denetimden ve şeffaflıktan uzak yeni bir rant ve siyasi alan oluşturulup yandaş ve akrabalara yeni iş imkânları yaratıldığını savunuyor. İktidarın “Ajans sevdası” için “siyasi kadrolaşmanın yeni bir merkezi olacak” yorumları yapılıyor.

AK PARTİ’DEN ÖNCE ARABA YOKTU, PEKİ CEP TELEFONU VAR MIYDI?

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sanayi Bakanlığı Bütçesi görüşülürken iktidara yönelik eleştiriler üzerine AK Parti Milletvekili Nilgün Ök’ün “Araba var mıydı araba” sözleri çok konuşuldu. Ancak Ök yalnız değil, konu da sadece araba değil. Ulaştırma Bakanlığı bütçe görüşmelerinde de AK Parti Milletvekili Ekrem Çelebi iktidarlarında yapılan çalışmaları anlatırken, “Denizcilik sektöründe müthiş bir ilerleme kaydettik. Haberleşme bakın -belki gençler bilmeyebilir- manyetolu telefonlar vardı değil mi? Bakın, AK Parti geldikten sonra hamdolsun şu anda herkesin cebinde en azından 2 tane telefon var. İşte bunların sebepleri Recep Tayyip Erdoğan’dır, bunu bilesiniz. Hani dedim ya “yürekli lider” işte yürekli lider budur ben size söyleyeyim. Ya bizden önce, Türkiye’de AR-GE mi vardı Allah aşkına?” dedi.

AKŞENER'DEN TÜLBENT, BABACAN’DAN ATKI KOLEKSİYONU

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, seçim dönemlerinde kadınlar tarafından hediye edilen tülbent, şal ve yemenileri parti genel merkezinde toplamış, 'dilek ağacı' formunda sergilemişti. Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a da kongreler için gittiği illerde, o ilin futbol takımının renklerini taşıyan atkı ve formalar hediye ediliyor, Babacan da neredeyse tüm konuşmalarını o taraftar atkılarıyla yapıyor. Öğrendiğimize göre o atkı ve formalar genel merkezde toplanmaya başlandı. Babacan’ın “Bu atkıları ne yapacaksınız” sorusuna, “Şimdilik genel merkezde saklayalım. Sonra ne yapacağımıza karar veririz. Karar verirken sanatçılara danışırız. Her konuda olduğu gibi o konuyu da ehline vermek gerek” dediğini biliyoruz.

5 AYLIK VEKİLLERİN STATÜ ARAYIŞI

Milletvekillerinin, “milletvekili statüsü”nden emekli olabilmesi için bir dönemde 2 yıl görev yapması gerekiyor. Milletvekilleri bu 2 yıl dolduğunda -yaş ve prim süresini de tamamlamak koşuluyla- emeklilikte “milletvekili statüsünden maaş alma ve diğer özlük haklarını kazanabiliyor. O nedenle erken seçim tartışmaları yapılırken “2 yıl dolmadan seçim olmaz” denilir. Ama 7 Haziran seçimleri sonrası istenmeyen bu durum gerçekleşti ve aynı yıl 5 Kasım’da erken seçime gidildi. Böyle olunca yeniden aday gösterilmeyen çok sayıda milletvekili, özlük hakları açısından “milletvekilliği statüsü” elde edemedi.

İddialara göre o dönem 5 ay görev yapabilen bazı milletvekilleri özlük haklarını kazanabilmek için ne yapacaklarına kafa yordu. Hatta Kamu Denetleme Kurumu’ndan görüş soran milletvekilleri oldu. Edinilen bilgiye göre Kamu Denetleme Kurumu yetkilileri bu konuda yasa değişikliğine dikkat çekerken kendilerine sözlü başvuran milletvekillerine yine sözlü bir tavsiyede bulunarak, “Bunun için yasa değişikliği dışında yol yok. Ama vatandaşın bir sürü derdi varken hiçbir siyasi parti böyle bir konuda adım atmaz. Size tavsiyemiz 5 ay ya da 10 ay, süre ne kadar olursa olsun bir dönem dönemdir, siz de Meclis’in 25. Dönem Milletvekili olmanın gururunu yaşayın” denildi.