Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yapıldı.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki toplantı 3 saat 30 dakika sürdü.

Erdoğan toplantının ardından açıklamalarda bulundu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Deterjan, sabun, tuvalet kâğıdı, peçete, bebek bezi gibi ürünlerin KDV'sini yüzde 18'den yüzde 8'e indirme kararı aldık. Ayrıca yeme içme hizmetlerinin tamamında KDV oranını yüzde 8 olarak belirliyoruz. Sağlık Bakanlığı mevzuatı kapsamındaki tıbbi cihazların KDV'sini yüzde 18'den yüzde 8'e indiriyoruz” dedi. Erdoğan, yap-işlet-devret modeliyle yapılan yatırımlar için verilen garantilerin Hazine’ye getirdiği yüke ilişkin, "Yapılan analizler, 2024 yılında kamu-özel ortaklığı projelerinin Hazine’ye olan yükünün neredeyse sıfırlanacağını, bir sonraki yıldan itibaren de katlanarak artan bir gelir kaynağı haline dönüşeceğini gösteriyor" diye konuştu.

Erdoğan, şunları söyledi:

TOPLANTI ÖNCESİ BİZ DE HEYETLERLE BİR ARAYA GELEREK KISA BİR GÖRÜŞME YAPACAĞIZ

"Ukrayna-Rusya arasında 2014 yılından beri devam eden krizin diyalog, uzlaşma, anlaşma yoluyla çözümü için samimi gayret gösteren neredeyse tek ülkeyiz. Herkesin tahrik peşinde konuştuğu günlerde biz, taraflara barışın tesisini telkin ettik. Bugün de her iki tarafında hakkaniyetine, samimiyetine, dostluğuna güvendiği yegâne ülke olarak barış yolunda en çok çabayı gösteren ülke durumundayız. Dışişleri bakanları toplantısı Antalya’da yapıldı. İnşallah ateşkes ve barış müzakerelerini yürüten Rusya ve Ukrayna heyetleri, yarın İstanbul’da tekrar bir araya gelecek. Toplantı öncesi biz de heyetlerle bir araya gelerek kısa bir görüşme yapacağız. Sayın Putin ve Sayın Zelenski ile sürdürdüğümüz telefon trafiğinin de olumlu bir istikamette seyrettiğini söyleyebilirim. ‘Dünya beşten büyük’ diyerek küresel yönetim ve adalet sistemine itirazlarımızı dile getirirken de aynı hissiyata sahiptik. Davos’ta ‘One minute’ derken de derdimiz barıştı.

KURDUĞUMUZ BARIŞ KÖPRÜSÜNÜ YÜREKLERİ DARALARAK İZLEDİKLERİNİ BİLİYORUZ

Ülkemizi nice badirelerden kurtarmakla kalmadık, kurduğumuz güçlü demokrasi ve kalkınma altyapısıyla çok daha büyük hamleler için ihtiyacımız olan hazırlıkları tamamladık. Salgının tetiklediği sağlık ve ekonomik krizler Rusya ve Ukrayna savaşı ile derinleşirken Türkiye, yatırım, istihdam, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme stratejisinden taviz vermeden ilerlemektedir. Terör örgütleri ile huzurumuza, 15 Temmuz’da istiklalimize, sosyal medya tehditleri üzerinden ekonomimize saldıranlar, ülkemizdeki herkesi bunun için yıkıcı sonuçlar altına bırakmayı planlıyordu. Doğu Akdeniz’deki güç kavgasında gerilimi sürekli yükseltenlerin niyeti, bugünümüzle birlikte geleceğimizi de ipotek altına almaktı. Rusya-Ukrayna krizinde ülkemizi savaşın tarafı yapmak için var güçleriyle çalışanların, bizim kurduğumuz barış köprüsünü yürekleri daralarak izlediğini biliyoruz.

Ülkemizi ve milletimizi hedef alanlara mesajımızı altını çizerek bir kez daha tekrarlıyorum: Unutmayın, orta açıklıkta daha önce Japonya bir numarayken bu köprümüz (1915 Çanakkale Köprüsü) şu anda bir numara olmuştur. Bundan dolayı herhangi bir takdirinizi beklemiyoruz ama takdir etmeniz sizi küçültmez, büyütür. Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını engellemeyi, unutmayın başaramayacaksınız. Nice zorlu mücadeleleri, nice ‘mümkün değil’ denilenleri birlikte başardığımız milletimizin, 2023’te bu kutlu yürüyüşe bir kez daha güç vermesine mani olamayacaksınız. Bundan sonra yapacaklarımızla Türkiye’yi dünyanın en üst ligine çıkaracağız.

Açılışını tarifsiz bir mutlulukla yaptığımız 1915 Çanakkale Köprüsü hem tarihi misyonu hem fiziki özellikleriyle çok derin manalara sahiptir. Her şeyden önce tam 140 yıl önce benzer bir projeyi düşünen, hazırlığını yaptıran ama hayata geçiremeyen ecdada armağandır. Aynı şekilde 107 yıl önce Çanakkale’de imanıyla, canıyla, dişi tırnağıyla yürüttüğü bir savaş sonunda büyük bir zafer kazanan tüm kahramanlarımıza bir minnet ifadesidir.

‘BEŞLİ ÇETE’ DEDİKLERİNİ KOY BİR KENARA

Türkiye’nin sahip olduğu her büyük eser gibi bu projenin de ülkemize kazandırılmasında pek çok engeli aşmak zorunda kaldık. Hatırlasanız, Boğaza yapılan ilk köprüyü inşa ederken birileri, bu eserin İstanbul’a yapılmış en büyük kötülük olduğunu söyleyebilecek kadar ileri gitmiş, projeyi sabote etmek için her yolu denemişlerdi. Aynı zehirli oklar bu defa bize yöneldi. Uzun bir mücadelenin ardından bu eseri tamamlayıp hizmete sunduk. Mahkeme mahkeme dolaşarak dört yıl bizi geciktirdiler. Şimdi rahatlıkla Marmaray’la birlikte Asya’dan Avrupa’ya geçiyorlar. Aynı şekilde Avrasya… Şimdi detaylarına girmeyeceğim. Yine Avrasya’da, hani ‘Beşli Çete’ diyorlar ya ‘Beşli Çete’ dediklerini koy bir kenara, burada aynı siyasi görüşü paylaştıkları arkadaşlarımız Avrasya Tüneli’ni yapanların içindeydi. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün inşaatı boyunca kampanyalar yürüttüler, manşetler attılar, gösteriler yaptılar. Daha dün gibi gözlerimin önümde.

ANALİZLER 2024 YILINDA KAMU-ÖZEL ORTAKLIĞI PROJELERİNİN HAZİNE’YE OLAN YÜKÜNÜN NEREDEYSE SIFIRLANACAĞINI GÖSTERİYOR

1915 Çanakkale Köprüsü’nün bir diğer önemli özelliği, kamu-özel iş birliği modeli ile yap-işet-devret dediğimiz yöntemle ülkemize kazandırdığımız son büyük şaheser olmasıdır. Ama Bay Kemal, yap-işlet-devret ne demektir, inanın bilmez, anlamaz. Bu öyle her yiğidin karı değil. Bunun için bu alanda mürekkep yalamak lazım, öyle bir durum yok. Yüklenici firmalar, işletmeci firmalar buraya ilave bazı proje tadilatı ile güzellikler yapacaklar. ‘Geçmediğimiz köprünün parasını ödüyoruz’ çarpıtması yaptılar. En somut örneği olan bu bühtanları elbette biz kale almıyoruz. Ola ki bu yalanlar sebebiyle tereddütte düşen vatandaşlarımız varsa onlar için kamu-özel ortaklığının ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Kamu-özel ortaklığı, tüm dünyada yaygın olarak kullanılan bir altyapı modelidir. Dünyada sadece 2021 yılında bu modelle 35,6 milyar dolarlık yatırım yapılmıştır. Ülkemiz, geçtiğimiz 20 yılda ulaştırma ve haberleşme alanında bu modelle 37,5 milyar dolarlık yatırıma kavuşmuştur. Bay Kemal, bak bunları milli bütçeden yapmadık. Yapılan analizler, 2024 yılında kamu-özel ortaklığı projelerinin Hazine’ye olan yükünün neredeyse sıfırlanacağını, bir sonraki yıldan itibaren de katlanarak artan bir gelir kaynağı haline dönüşeceğini gösteriyor. İş bilenin, kılıç kuşananın.

HİZMETLERİN HEMEN TAMAMI ÜCRETSİZ OLDUĞU İÇİN KAMUYA DOĞRUDAN HERHANGİ BİR MADDİ GERİ DÖNÜŞ DE YOKTUR

Gelelim geçmediğimiz köprünün, yolun, faydalanmadığımız hizmetin parasını ödemek meselesine. Öyle diyorlar ya. Kamu eli ile ülkemizin her ilinde, ilçesinde, köyünde, her karış toprağında yol, köprü, hastane, okul, baraj, sulama tesisi, kamu hizmet binası yatırımı yapılmaktadır. Her yatırım, onu bilfiil kullananların yanında ülkenin ve milletin ortak malıdır. Üstelik doğrudan bütçeden yapılan yatırımlarda işin bedeli peşin ödenmekte, hizmet ise proje tamamlandıktan sonra peyderpey alınmaya başlanmaktadır. Buralarda verilen hizmetlerin hemen tamamı ücretsiz olduğu için kamuya doğrudan herhangi bir maddi geri dönüş de yoktur.

Kamu-özel iş birliğinde ise proje faaliyet geçene kadar garanti dahil kamudan herhangi bir kaynak tahsisi söz konusu değildir. Proje hizmete girdikten sonra da sadece garanti miktarı ile gerçekleşme arasındaki farkın ödemesi yapılmaktadır. İnşa edilen eser randımanlı bir şekilde çalışmaya başladığında, ödeme yapılması bir yana üste gelir sağlanmakta, işletme süresi bitiminde de yatırım tamamen devlete geçmektir. Görüldüğü gibi kamu-özel iş birliği projeleri, bu ülkenin hiçbir vatandaşının cebinden haksız ve adaletsiz yere tek kuruş götürmediği gibi tam tersine hem yatırım modeli hem doğrudan ve dolaylı etkileri hem sonunda kamuya kalacak olması sebebiyle sayısız kazanç sağlayacak eserlerdir.

BUGÜN YAŞADIĞIMIZ SIKINTILARI ELBETTE GÖRMEZDEN GELMİYORUZ

Türkiye'ye 20 yıldır kazandırdığımız eserleri anlatırken bugün yaşadığımız sıkıntıları elbette görmezden gelmiyoruz. Hayat pahalılığı başta olmak üzere bugünkü sorunların üstesinden gelecek olan da yine biziz. Her alanda insanımızın refah düzeyini, Cumhuriyet tarihinin en üst seviyesine biz çıkardık.

Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokacak programı uyguluyoruz. Sıkıntılarımız geçici ama unutmayın kazanımlarımız baki, umudumuz canlı, geleceğimiz aydınlıktır. Ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı, nasıl başaracağımızı gayet iyi biliyoruz.

Küresel ve bölgesel krizler karşısında ülkemizi güçlü tutmanın, hayat pahalılığı karşısında milletimizi korumanın mücadelesini verirken tüm kesimlerin işini kolaylaştıracak idari reformları da ihmal etmiyoruz. Geçtiğimiz haftalarda KDV konusunda bir sadeleştirme çalışması yürüttüğümüzü kamuoyuyla paylaşmıştık. Hazine ve Maliye Bakanlığı’mız, ilgili sivil toplum kuruluşları ve sektörlerle yakın istişare içinde bu düzenlemeyi hazırlamıştır. İlk etapta gıda ürünlerindeki KDV oranını, üretim, toptan ve perakende aşamalarının tamamında yüzde 8'den yüzde 1'e düşürmüştük. Et, süt, yumurta, yoğurt, peynir, patates, tahıl gibi pek çok üründe bilfiil uygulanmaya başlanmıştır. Meskenlerde ve tarımsal sulamada kullanılan elektriğin KDV'sini yüzde 18'den yüzde 8'e indirdik.

DETERJAN, SABUN, TUVALET KÂĞIDI, PEÇETE, BEBEK BEZİ GİBİ ÜRÜNLERİN KDV'SİNİ YÜZDE 18'DEN YÜZDE 8'E İNDİRME KARARI ALDIK

Şimdi de deterjan, sabun, tuvalet kâğıdı, peçete, bebek bezi gibi ürünlerin KDV'sini yüzde 18'den yüzde 8'e indirme kararı aldık. Ayrıca yeme içme hizmetleri tamamında KDV oranını yüzde 8 olarak belirliyoruz. Satın alınan konut, nerede olursa olsun metrekaresine göre değişen aynı kademeli KDV uygulamasına tabi olacaktır. Yani net alanı 150 metrekareyi aşmayan konutlarda KDV yüzde 8'dir. Bu büyüklüğü aşan konutlarda ilk 150 metre karesi için yüzde 8, aşan konutlarda yüzde 18 KDV uygulanacaktır.

Afet riski alanlarında 150 metreye kadar yüzde 1, aşan kısmında yüzde 18 KDV tahakkuku yapılacaktır. Arsa ve arazilerin KDV oranını yüzde 8'e indirerek finansman yükünü azaltıyoruz. İmalat aşamasında ödedikleri KDV'leri istisna kapsamına alabilen ihracatçılara, ihracat bedelinin belli oranda iade yapılması sunulacaktır. Turizm yatırımlarını da buna dahil ediyoruz. İmalatçılar, yatırımlarını bitirdikten sonra KDV ödemeden aynı işlemleri yapabilecekler.

TIBBİ CİHAZLARIN KDV'SİNİ YÜZDE 18'DEN YÜZDE 8'E İNDİRİYORUZ

Sağlık Bakanlığı mevzuatı kapsamındaki tıbbi cihazların KDV'sini yüzde 18'den yüzde 8'e indiriyoruz. Tarım sektöründe sertifikalı tohum, fidan teslimlerinde KDV’yi yüzde 1, süt toplama tankları gibi kimi ürünlerdeki KDV'yi yüzde 8'e indiriyoruz. Ülkemize döviz kazandırılması amacıyla yabancılara satılan konut ve işyerlerindeki istisnayı 1 yıldan 3 yıla çıkartıyoruz. Ota galericiler, yat, kotra satışlarındaki yüzde 1 KDV oranını yüzde 18'e çıkartıyoruz.

Elektrikli otomobil ve kullanımındaki gelişmeleri dikkate alarak yüksek hızlı şarj istasyonlarının yaygınlaştırılması konusunda yeni adımlar atıyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mızın vasıtasıyla 81 ilimizin tamamında yüksek hızlı şarj istasyonu kurulmasındaki çalışmalara 300 milyon liralık bir destek sağlıyoruz.”