HDP İzmir il örgütüne bir saldırı yapıldı. Bu saldırıda binada bulunan Deniz Poyraz adında bir kadın öldürüldü. Olayın faili Onur Gencer'in sosyal medya hesaplarında Suriye iç savaşında yer aldığı ortaya çıktı.

Böyle bir olayı nasıl değerlendireceğiz?

Erdoğancıların his ve düşünce dünyası

Erdoğancı radikalizmin motivasyonu şudur; "Osmanlıdan bu yana geçen sürede Müslümanlığın esaret tarihi Erdoğan ile son bulmuştur. Müslüman insanlar devlette, hükümette, sermayede, askeriyede, sosyal hayatta, zevk ve sefada, belediyelerde, modalarda, kafelerde, otellerde, okullarda Erdoğan sayesinde birinci sınıf hale gelmiştir. Bu sebeple her kim Erdoğan rejimine karşı bir kötü söz söyler ise, her kim ona muhalefet ederse, her kim onu tartışırsa o düşmandır.

Erdoğan hata yapmaz, her yaptığının bir manası vardır. Evinde balya balya para mı bulundu, bu para ona ait değildir, Müslüman dünyasına aittir. İzahı zor bir tutum ve davranış içinde mi bulundu? Erdoğan'ın mutlaka bir bildiği vardır. Kulların bunu sorgulamadan biat etmeleri gerekir. Velev ki Erdoğan'dan şüphe ederseniz, yedi düvelin iç ve dış düşmanların oyununa gelmiş olursunuz."

Erdoğancı radikalizmin motivasyonu işte budur. Demokrasi ve hukuk karşıtı, düşman ve savaş ajitasyonu mutlak itaate dayalı bir inanç. Böylesine bir ruh hali neler neler yapar bir düşününün!

Erdoğan rejimi paramiliter yapılar ile işbirliği yaptı

15 Temmuz darbe girişiminden sonra rejim bütün güvenlik bürokrasini kendine göre dizayn etti. MİT, asker, polis ve bekçi. Mutlak bir bağlılıkla Erdoğan’ın kontrolüne geçti. Ayrıca rejim paramiliter yapılar oluşturdu ve mevcut olanlar ile işbirliği yaptı.

SADAT, Mehmet Ağar polisleri, Kontrgerilla, MİT'in devşirdiği unsurlar, sivil toplum olarak örgütlenen dernekler (Halk Özel Harekât, Osmanlı Ocakları, 15 Temmuz Milli irade derneği, 15 Temmuz derneği gibi dernekler), mafya, İslami cemaatler, güvenlik şirketlerin elemanları... Açık kaynaklara göre bildiğimiz ve bilmediğimiz onlarca paramiliter organizasyon ile karşı karşıyayız.

Paramiliter yapıların eğitim sahası Suriye iç savaşı

Suriye'ye sözde cihada giden kaç Türkiyeli var? Şimdi neredeler? Ne yapıyorlar?

Suriye iç savaşı bu paramiliter yapıların eğitim sahası olmuştur. Ayrıca İyi Parti genel başkanı Meral Akşener'in iddiasına göre; Türkiye'de SADAT eğitim kampları mevcuttur.

Yüzlerce defa biz gazetecilerin yazdığı ama Mafya lideri Sedat Peker'in iddiası ile geniş bir kitle tarafından artık bilinen Türkiye, El Nusra arasındaki silah ilişkisi önemlidir.

Fakat başka bir mesele daha var.

Suriye’de savaşan gruplara Türkiye sağlık, lojistik ve transfer yardımı sundu. Bu yardımlar sınır kentlerinde yapıldı. Dolayısıyla sınır kentlerinde hukuksuz bir Suriye politikası oluştu. Savaşın lojistiğini sağlayan, yasadışı militan transferini sağlayan, hastane ilaç malzeme desteği sağlayan herkesin bildiği gördüğü kimsenin karışamadığı organizasyonları oluştu. Bu organizasyonlar normal bir hukuk devletinde suç örgütüdür. İnsan kaçakçıları, silah kaçakçıları, malzeme kaçakçıları, aranan uluslararası teröristler ile bağlantılı suç şebekelerini devlet organize etti.

Bu organizasyonlar herkese kan kusturdu.

Her temas iz bırakır

Devletin resmi Suriye politikası doğrultusunda her türlü hukuksuzluk, her kesimden insana yapıldı.

Muhalif memurlar zorla tayin ettirildi.

Hukuk dışı işlerde yer almak istemeyen memurlar ciddi tehdit ve baskılara maruz kaldılar, emekliliğe zorlandılar.

Kimileri intihar etti. İNTİHAR VAKALARINA BULUNAN KILIF KALP KRİZİDİR. Belki bu kılıf şimdilik iş görür, peki bu intihar eden memurların aileleri bir gün çıkıp konuşmayacaklar mı? Ülke normalleşince bu aileler çıkıp mahkemelere başvurmayacak mı?

Gazetecilere işkence yapıldı. Kimisi kaçırıldı, öldürülme tehdidinde bulunuldu, hatta kaçırılarak öldürülme provaları yapıldı.

Bölgedeki insan hakları savunucuları aileleri ile tehdit edilerek, sindirildi.

Bölge insanının tarlalarına gitmesi yasaklandı ve bazı şeylere tanıklıkları engellendi. Açlık ve ekonomik baskı ile terbiye edildi.

Belli saatlerden sonra, sınır bölgelerinde köylere giriş ve çıkış yasakları getirildi. Bu yasaklar nedeni köylülerin bazı şeyleri görmesini engellemekti.

Gabriel García Márquez'in Kırmızı Pazartesi kitabındaki gibiydi her şey. Herkes her şeyi biliyordu ama...

Şimdi

Demokratik değerler, hukuk normları terk edileli uzun zaman oldu Türkiye'de. Baskıcı bir rejim inşa edildi. Bu baskıcı Erdoğan rejimi, kendi bekası için hiçbir şeyden kaçınmaz.

Bu sebeple HDP İzmir il örgütüne yapılan baskın, kişisel münferit bir saldırı değildir. Bu saldırı Erdoğan rejiminin gelecekteki yol haritasının ipucunu taşımaktadır. Soru sudur; Suriye iç savaşında yer alan paramiliter yapılar sahaya mı iniyor?

Demokrasi ve hukuk için işbirliği

Evet durum kötümser. Fakat çözümsüz değildir. Demokrasi ve hukuk için en geniş kesimler ile iş birliği yapılmalıdır. Eğer bu iş birliği sağlanırsa, Erdoğan rejimi bütün bu paramiliter organizasyonlar ile sandığa gömülür. Demokrasi, hukuk ve açık toplum kazanır.