Müslüman Demokratlar, Ak Parti, AKP, Erdoğan rejimi ve şahsım olarak dönüşen bu iktidarın illaki bir seçmen kitlesi var. Bunu doğru analiz edemezseniz politika üretemezsiniz.

Ve mağdur, ve mazlum, ve makarna, ve kömür, ve hastane

Erdoğan rejiminin en sadık seçmen kitlesini yüzde 10 ile 15 oranında yoksullar, mağdurlar, kimsesizler, diptekiler, sosyal yardıma muhtaçlar oluşturuyor. Bu kesimin en fit oldukları hizmet ise sağlık hizmetidir. Temel sağlık hizmetlerinin geçmişe göre beleş sayılması, rejimle aralarında güçlü bağlar oluşturmaktadır. Bu kesim ayrıca "güçlü Türkiye" ve "Dünya bizi kıskanıyor" propagandasını satın alan başat kitledir. Büyük saraylarla övünen işte bu kesimdir. Evinde sıcak suyu olmayan yoksullara bir hikâye gerek, rejimin makul birçok insana saçma, yalan, abartı gelen propagandasını işte bu kesimler memnuniyetle alıyorlar. Rejim bunu bildiğinden hayal gücünü zorlayacak iftira, yalan, abartı ve saçma söylemler kullanmaktan çekinmiyor. Büyük yalanlar, bu kesim için üst kimlik olabiliyor. "Evimde sıcak su yok evet ama 1300 odalı millet sarayım var." Bu ne denli bir motivasyon bilemezsiniz. Dolayısıyla bu söylemlerin alıcısı hazır.

Bu kitle en yoksul ve mağdur kitledir.

Yardımlar ile ayakta kalmaktadır.

İnterneti sosyal medyadan ibaret kullanır.

Partinin kalabalığını oluşturur.

Ekseriyetle Esra Erol'a malzeme buradan çıkar.

Sigortalı bir işe girdi mi hele kadro aldı mı hayatı kurtulur.

Hastane hizmetlerinden büyük bir keyif ve minnetle yararlanır.

Yoksulluk maaşı, dul maaşı, yetim maaşı, engelli maaşı, engelli bakim maaşı, gıda yardımı, kömür yardımı, sıcak yemek yardımı, yeşil kart, yaşlılık maaşı, derneklerin yardımı falan derken mutlaka bir ya da birden çok yardım almaktalar, almak istemekteler ya da almak için çabalamaktalar.

Eski rejim mağdurları, kendi halinde Müslümanlar

AKP'nin kapısından içeri girmemiş, bu AKP'lileri de evine bile almayan, arkadaşlık yapmayan, hatta tanış dahi olmayan "ne halt yerlerse, yesinler, Allah affetsin" diyen "Bakara makara" gibi bir deyyusluğu bile sineye çeken, geçmişte yaşadığı, duyduğu, okuduğu, gördüğü şu ya da bu mağduriyetinden dolayı şimdi rejimi kalpten destekleyen yüzde 3-5 arası bir kitle vardır. Bu kitle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında samimi olarak sokakta da olan kitleydi,

Bu kitlenin önemli bir kesimi geçmişte başörtüsü ve kamusal alanda dinsel kimliğinden dolayı değişik oranda mağduriyet yaşamıştır.

Misal askere gitmiştir, namaz kılmakta zorlanmıştır. Anası, bacısı onu askere ziyarete gelmiştir nizamiyeye başörtüsü sebebi ile alınmamıştır.

Misal başörtüsü sebebi ile üniversiteye alınmamıştır.

Misal memur olmuştur, eşinin başörtüsü sebebi ile çalıştığı kurumun tatil köyünde, misafirhanesinde rezerv yaptıramamıştır.

Bağnaz baskıcı Kemalist akıl ile bağnaz baskıcı Erdoğan rejimi ikiz kardeştir. Uygulamaları aynıdır. Ortak noktaları demokrasi karşıtı olmalarıdır. Demokrasi karşıtı her uygulama Erdoğan rejimini beslemiştir.

Gerçekler ve propaganda. İkisi birbiri ile yarışarak, önemli bir kesimi Erdoğan rejimi destekçisi yapmıştır.

Ak Parti, AKP, Erdoğan rejimi ve "şahsım" olarak dönüşen bu rejim aslında bu kitleyi sevmez. Onları memuriyette yükseltmez. İhale vermez, imkân ve olanak sunmaz, bu kitle de rejimi kalpten sevmez fakat rejime bağlıdır. Ne denli adaletsizlik, yağma, talan ve hukuksuzluğu görseler de eskinin acısından bu rejime mecbur kalmışlar. Bu kesim rejime itibar etmez, rejim de bunları nimetlerinden yararlandırmaz. Fakat çok ciddi, sahih ve garanti bir alternatif olmadı mı asla bu rejimi terk etmezler.

Parti, rejim, Erdoğan sayesinde...

Parti ticareti yapanlar, parti ile zenginleşenler, memur olanlar, bürokraside yükselenler, akademide bir şey olanlar, ihaleleri alanlar, güç kazananlar, ayrıca rejimin aktif ve militan kesimi, bunlar 15 ila 25 oranındadır. Bu oran dönem dönem artar ve azalır. Rejim bu kesime zenginlik, güç, hakimiyet sağladı. Öyle ki hukuk bile bu kesime işlemez. Büyük oranda bu kitle aslında yasadışıdır. Suç sayılacak birçok icraat içinde olmuştur. Bugün Tayyip Erdoğan ben yoruldum, bırakıyorum desin, emin olun Erdoğan’ın hayatını çok zorlaştırırlar. Çünkü bu rejim ile bir güç olmuş bu insanlar bilirler ki bu rejim gidince onlar da gidecektir. Şöyle olsa tamam; Erdoğan sonrası dönemde bize hukuk işletilmez, dense tamam ama öyle değil, hepsi küçük büyük ticari, hukuki ve ahlaki suçlara karışmış bu kitle, Erdoğan’ın ölümünde dahi Allah’a isyan ederler. İşte bu rejim ile güç oluşturmuş bu kitle Erdoğan rejiminin sadık olmayan militan kitlesidir.

Ne demek sadık olmayan?

Sadık değil çünkü hayatın olağan akışında bir halt olamayan bu kitle rejimle güç sahibi olmuştur. Eğer rejim sallantıya girerse, başka güç merkezlerine hemen kaçma ve başka yerde ikame olma yeteneğine sahipler. Yani her partiye en kısa sürede adaptasyon sağlarlar. Yeter ki güç ve koruma yani hukuksuzluk vaat edilsin.

Tabi öncesi mevcut statükoyu son noktaya kadar korumaya çalıştıktan sonra. Militanlıkları da buradan gelir.

Cemaatler ve yeni oluşan saldırgan lümpen taban

Yüzde 2 ila 5 oranında cemaatlerin de içinde olduğu ve yeni oluşturulan bir çeşit kavgacı İslamcı damar var. Bu İslamcılık için vehabi de denebilir, lümpen Arapçı İslamcılık da denebilir. Bir şey demekte zorlanmamım nedeni aşırı lümpen ve değişken motivasyonlar içermesidir. Fakat çok tehlikelidir. Asarım, keserim, vururum, kırarım kesimi esas bu kesimdir.

Godot'yu bekler gibi sırasını bekleyenler

Müslüman Demokrat olarak kendini tanımlayan Ak Partililer. Bunlar orta esnaf ve tacir tüccar takımıdır. Daha önce iyi kötü işleri zaten vardı. Erdoğan rejiminde pek değişen olmadı. Rejimin zengin ettiği kendi yığınlarını görüp kinlenseler de, Godot'yu bekler gibi bir gün bir şey olma sırasının kendilerine geleceğini bekleyen bir kitledir. Bu kitle evveliyatta ANAP ve Doğru Yol partilerinde mesai etmişlikleri de vardır. Daha çok merkez sağ, orta sınıf esnaf, tacir, tüccar eşrafıdır.

Erdoğan'dan iyisi var da vermedik mi reyimizi?

Erdoğan’a vermeyelim de kime verelimciler. Bu kitle mevcut gidişattan memnun olmasa da ne yapalım iyi kötü giden bir şey var diyenlerdir. Erdoğan sonrası konusunda diğer partilerin ikna edemediği bir kitledir.

Erdoğan rejiminin gözünü korkuttuğu Kürt seçmen

Bu başlığı yazmak için epey uğraştım. İki ilde AKP içinde faaliyet yürüten Kürt bilincine sahip insanları aradım ve motivasyonlarını anlamaya çalıştım. AKP'de faaliyet yürüten 4 Kürt kökenli yurttaş ise annemin vefatı nedeniyle beni aramıştı zaten onlar ile de uzun muhabbetimiz oldu.

Altı Kürt kökenli yurttaş ve 5 şehir. Bir paragraflık bir yazı için iyi bir kamuoyu araştırması oldu.

Gerçekten Erdoğan'ın şerrinden korkuyorlar. Erdoğan’ın ayarsız ve zalim politikalarından korkuyorlar. Bu sebeple, Erdoğan'ın yanında görünmeyi bir korunma şemsiyesi olarak görüyorlar. Trajedi falan değil bu, halkın bulduğu pratik bir çözüm. İyi kötü işlerini de hallediyorlar. Küçük ölçekli bir menfaat sağlayabilme imkânı da var. Öylece bu seçmen kitlesi hala Erdoğan rejimine oy vermektedir.

Çok yönlü bir politik manifesto

Seçmen birçok sebepten dolayı Erdoğan rejimine oy veriyor. Erdoğan muhaliflerinin çok yönlü bir politik manifesto oluşturmaları gerekir. Bunu başarabilmek için seçmenin oy verme sebepleri iyi anlanmalıdır. Anladığınız kitleyi ikna edebilirsiniz ancak. Erdoğan rejimi sandıkta yenilecek. Mutlaka yenilecek. Peki ya sonra?

  1. Erdoğan rejimi iktidarı vermem diye diretirse siyasetin planı ne olacak?
  2. Erdoğan sandıkta yenildi ve evine gitti. O zaman siyasetin planı ne olacak?

Demokrasi Planı Gerekir

Bir demokrasi inşa planına ihtiyaç var. Bu plan siyasetin mutabık olduğu, seçmeni ikna ettiği bir plan olmalıdır. Ben iyiyim hallederim, boş işe yaramaz bir söylemdir. Muhalefet bir yasalar planı yapmalıdır. Erdoğan rejimi sonrası hangi yasaları ne kadar sürede nasıl meclisten geçireceğini ilan etmeli ve garanti vermelidir. Başkaca yol yoktur.

Son söz; Erdoğan rejiminin kontrollü kaos niyeti...

Son orman yangınlarında gördük ki Erdoğan rejiminin kontrollü bir kaos niyeti vardır. Ordunun yangınlara müdahalesinin engellenmesi, beceriksizlik ile birlikte ve orman yangını gibi ulusal bir meselede, CHP'li belediye ve seçmeni cezalandırma, başarısız gösterme arzusu çok tehlikelidir. Bunun izahı; kontrollü bir kaosa niyet ettiklerini göstermektedir.

Ayrıca yangın bölgelerinde bazı kişilerin yol kesip, kimlik kontrolü yapmalarına cezasızlık ile müsamaha göstermek kontrollü kaos niyetini daha çok ifşa etmiştir.