Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Görmez'in makam aracıyla ilgili tartışmalara ilişkin, "Sosyal medyada sarığının üzerinde Mercedes resmini görünce üzülmüş, arabayı durdurmuş oradan inip eve yaya gitmiş" dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk’tan dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila'nın bugünkü köşesinde yer alan habere göre, Erdoğan, 'HDP’nin baraj altında kalması ihtimalinde bölgede olaylar çıkar mı?' sorusuna cevaben, “Devlet kendini baraja, altına veya üstüne şartlamaz. Yaparsa yanlış yapar” dedi. Erdoğan, Güneydoğu veya diğer bölgelerde güvenlik güçlerinin olaylar karşısında ‘gerekeni’ yapacağını söyledi.

Erdoğan’ın gündemdeki olaylara ilişkin görüşleri şöyle:

‘EVİNİ BİLE POLEMİK KONUSU YAPIYORLAR’

(Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in makam aracı ile ilgili tartışmaların sorulması üzerine) Bir kere o Mercedes’in iddia ettikleri gibi 1 milyon TL falan olması için zırhlı falan olması lazım. O tür normal Mercedes’lerin fiyatları 300-320 bin TL civarındadır. Kaldı ki artık eski dönemlerde değiliz. O tür araçlara artık herkes binebiliyor. Üstelik Diyanet İşleri Başkanı’na tahsisli bir araçtan söz ediyoruz. Kendisine de ifade ettim:

‘O gazete böyle yazmış filanca şöyle yazdı diye o şekilde davranmanız pek doğru olmadı’ dedim. Ama sosyal medyada sarığının üzerinde Mercedes resmi iliştirildiğini görünce ciddi manada üzülmüş. Arabayı durdurmuş. Oradan inip eve yaya gitmiş. Gerçekten çok üzülmüş. Adamcağızın oturduğu evi bile yalanlar eşliğinde polemik konusu yapıyorlar. Ev zaten Diyanet’e ait. Zaten malum çevreler, Diyanet’ten hiç haz almadılar. Yani bunlar artık bir çok yerde dökülmeye başlayınca adeta buradan kendilerince bir rövanş alma gibi bir yola girdiler. Diyanet, TİKA’nın faaliyetlerinden rahatsızlar. Aynı şekilde tabii Yunus Emre Vakfı’ndan da rahatsızlar. Onların alanlarına girdiği için. Mesela DEİK. Onların yurtdışındaki tüm alanlarına giriyor.

HDP BARAJ ALTINDA KALIRSA…

(HDP’nin baraj altında kalması halinde bölgede olaylar çıkabileceğine ilişkin soruya cevaben) Devlet kendini baraj altına veya üstüne şartlamaz. Yaparsa yanlış yapar. Nerede terör olursa olsun hazır olmak durumundadır. Şu anda da devlet tüm güvenlik güçleriyle, jandarmayı da dahil ediyorum. Güvenlik güçlerini valiler göreve çağırır. Güneydeki gelişmelerden dolayı zaten bir hazırlık var. Diğer bölgelerde de benzer şeylerin olması durumunda gereken yapılır. ‘Barajın altında kalınırsa şunu bunu yaparız’ diyenler bunun bedelini öder.

‘MUHALEFETİN VAATLERİ SAĞLIKLI DEĞİL’

(Bu seçimde ekonomi üzerinden kampanya yürütülmesini nasıl değerlendiriyorsunuz sorusu üzerine) Bu vaatlerin sağlıklı olduğunu düşünmüyorum, bana göre içi boş. Bunların baktığı Hazine’nin içinde ne var, şu var, bu nasıl olsa bizi bir yere kadar götürebilir. Nereden ne gelecek farkında değiller. Yap-işlet-devret işine girdiğimizde bir çok kişi karşı çıktı. Bir şeyler üretemezseniz, yapamazsınız. Havalimanı, 3. köprü vs. Bunlar böyle şeyleri düşünmüyor. Mesela ben ‘Kanal İstanbul’u kaldıracağım’ diyor. Bu doğru bir yaklaşım tarzı değil ki. Mesela biz Yassıada’ya Özgürlük ve Demokrasi Adası dedik. TOBB’a ‘gel yap. Şu kadar yıl işlet, sonra devret’ dedik. Ahmet Bey (Davutoğlu) temelini attı. Burada uluslararası tercih noktası olacak demokrasi adası.

‘YETERLİ SAYIYA ULAŞIRSAK BAŞKANLIK SİSTEMİ TAKVİME ALINACAK’

(Seçimden Ak parti güçlü çıkarsa şu an var olan gergin ortam yumuşar mı? Size karşı ya da cemaate karşı tutumlar değişir mi?) Bir kere taşlar yerine oturacaktır. Burayı güvenli liman haline getirmiş olacaktır. Referandum sayısına ulaşırsak başkanlık sistemini takvimine alacaktır Ak Parti. Bunun takvimi 2019 mu olur daha mı erken olur bilemem. Tabii bunun artılarını eksilerini 12 yılda çok rahat görüyoruz. Gerek içeride gerek dışarıda ülkemin menfaati ne olursa onu yapmak durumundayım. Sorunun ikinci bölümüne gelince. Bunu içeride de dışarıda da çeşitli mahfillerde yapıyorlar. Koalisyon vs. gibi. Ben koalisyonun bu ülkenin zararına olduğuna inanıyorum. Bu çok açık ve net. Tarihte örnekleri var. Terörle mücadele noktasında da sıkıntılar meydana gelir. Biz gelemeden önce koalisyon hükümeti vardı. 5 yıl dayanamadılar. 3.5 yıl yapabildiler. Daha geriye gidelim. Tek partiden parlamentere çok partili sisteme geçildi. Ortalama 16 ayda bir hükümet değişmiş. İstikrar olmayınca bu tarz kaoslar olur. (Seçimden diğer ülkelerden sonra tutum değişikliği bekliyor musunuz? sorusu üzerine) Zaten hazırlanıyorlar. Bunu görüyoruz. Bunun sinyallerini alıyoruz.

‘PYD, PKK’NIN EŞDEĞERİDİR’

(Barzani’nin ‘Türkiye’nin yardımı olmasaydı Kobani kurtulamazdı’ sözlerinin sorulması üzerine) Barzani’nin söylediği doğru. Türkiye toprakların Peşmerge’nin geçişine açmasaydı girebilecek miydi, giremeyecekti. Özgür Suriye Ordusu da aynı durumdaydı. Tek sıkıntı Obama ile yaptığımız telefon görüşmesinde ‘iki gün içinde Kobani düşüyor PYD’ye destek vermemiz lazım’ sözüne ben ‘PYD, PKK’nın eşdeğeridir. Birlikte çalışıyorlar. Bu desteğiniz DEAŞ’a da gidebilir’ dedim. Öyle de oldu. Bir kısmı PYD’ye, diğeri DEAŞ’a gitti. Sıkıntı oldu. Kobani’de kimse kalmamıştı, bizim tarafa geçmişti. Şimdi 60 bin kişinin yeniden Kobani’ye geçtiğini arkadaşlar söyledi. Kobani’nin yeniden imar faaliyeti, olsa bile çok zor. Bu insanlar mali durumu müsait olan insanlar değil. Sağını solunu kapatıp girecekler. Dışarında yardım diyorlar. O tür yardımlar gelecekse ancak o zaman mümkün olabilir yeniden imar.

‘TAKVİMİ GENERALLER YÜRÜTÜYOR’

(Suriye’ye karşı bir askeri operasyon ya da uluslararası koalisyon çalışması var mı? Körfez ülkelerinin ABD’den daha fazla talepte bulundukları söyleniyor’ sorusu üzerine) Tavrımız belli. Uçuşa yasak bölge, güvenli bölge ve eğit donat. ABD sadece eğit donata yanaştı. Geldiler gördüler. Özellikle Bayırbucak Türkmenleri noktasında buna önem veriyoruz. Buradaki takvimi onların görevlendirdiği, bizim görevlendirdiğimiz generaller yürütüyor. Camp David’den sonra nelerle gelirler bilmiyorum. Körfezden bazı ülkeler kendileri gitmeyip veliahtlarını gönderiyor. Orada da sıkıntı var. Bu sıkıntı, bazı ülkelerin kendi içindeki mezhebi yapılanmalarından da kaynaklanabilir.

‘TEPKİMİZ FARKLI OLABİLİRDİ’

(Yük gemimize saldırılması ile ilgili olarak yeni bilgiler var mı?) Silah yüklü olduğunu zannetmişler. Bizimkiler henüz açıklama yapmadılar. Bahaneleri o. Türk bandıralı olsa tepkimiz daha farklı olabilirdi. Libya’da tam bir kaos var maalesef. Trablus var, Tobruk var, aşiretler var...