Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanlığı Ay Yıldız Projesi Temel Atma Töreni'nde açıklama yaptı.

Erdoğan, "Artık Kızılay'ın içinde, dağınık, sağda solda bir Milli Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri olmayacak. Düşmana korku, dosta güven veren bir yapıyı burada yapacağız" dedi.

Erdoğan şu açıklamalarda bulundu: 

Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere kahramanlarımızın her birini şükranla yad ediyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. İnşallah bundan sonra da 30 Ağustos ruhunu nesilden nesile aktararak istikbalimize sahip çıkmaktaki kararlılığımızı tüm dünyaya göstermeye devam edeceğiz. Bir kez daha milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutluyorum.

MÜŞTEREK MERKEZ GEREKİYOR

Milli Savunma Bakanlığımız ve Genelkurmay Başkanlığımız 1930'lu yıllarda Kızılay semtindeki binalarda faaliyet gösteriyordu. Artık bize bir müşterek merkez gerekiyor. Bu müşterek merkezden hem yatırım hem harcamalar hem her yönüyle özellikle de savunma noktasında bize öyle bir merkez gerekiyor ki, bu merkezle beraber biz daha bulunduğumuz yerden dünyaya farklı bir sinyal verelim. Siber savunmanın konuşulduğu böyle bir dönemde bize şu anda temelini atacağımız, ay yıldız projesi yakışır dedik ve inşallah bugün de bu temeli atıyoruz.

MÜTEAHHİT FİRMAYA GÜVENİYORUM

Amacımız cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümü olan 29 Ekim 2023 tarihinde bu projeyi açmaktır. Savunma noktasında da merkezi bir savunma sistemini bulunduracağız. 12,6 milyon metrekarelik bir arazi üzerinde konumlandırılan proje, 15 bin kişiye hizmet verebilecektir. Artık Kızılay'ın içinde, dağınık, sağda solda falan bir Milli Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri olmayacak. Düşmana korku, dosta güven veren bir yapıyı burada yapacağız. Türkiye'nin savunma ihtiyaçlarına karşılık verecek bu projenin milletimize ve ordumuza hayırlı olmasını diliyorum. Bu projenin aynı zamanda başkentimize de ayrı bir değer katacağını düşünüyorum. Özellikle mimarlarımızı kutluyorum, mühendislerimi şimdiden kutluyorum. Müteahhit firmaya güveniyorum.

ÇINARLARI UNUTMAYALIM

Malazgirt'te her yıl iştirak ettiğimiz törenlerde yaşadığımız atmosfer bu zaferin nasıl zorluklarla kazanıldığını tekrar tekrar hatırlatıyor. Milletimiz kadim çağlardan beri Anadolu'da mevcudiyet göstermiştir. Kimi takvimlerde ağustos ayı Alparslan ayı olarak geçmektedir. Bu büyük zaferden birkaç yıl sonra Anadolu Selçuklu Devleti önce İznik sonra Konya başkentli olarak kuruldu. Özellikle Haçlı seferlerinde çok büyük mücadeleler vermiş ve misyonunu Osmanlı'ya devrederek tarih sahnesinden çekilmiştir. Burada çınarları unutmayalım. Tabi ki çamları da unutmayacağız. Sonbaharda yaprakları dökülüyor ama bunları biz takviyelerle çok daha farklı hale getirebiliriz. Osmanlı geride silinmez izler bırakarak tarihteki yerini cumhuriyetimize devretmiştir. İstanbul'un fethine de ayrı bir parantez açmak gerekiyor.

KİFAYETSİZ ZİHNİYETLER

İstanbul'un fethi batı tarihinde çağ açıp çağ kapatacak kadar derin etkiler yapmıştır. İstanbul'un ve Anadolu'nun vatanımız olduğunu kabul edemeyenler hala bunu dışa vurmaktadırlar. Osmanlı'nın son döneminde kazanılan Çanakkale Zaferi, kınalı yavrular Çanakkale Zaferimizin manileridir. O kınalılar bize bu vatanı bıraktılar. Arkasına dönemin en büyük güçlerinin desteğini alan Yunan ordularına karşı kahraman ordumuzun kazandığı zaferi de Malazgirt'in yeni bir tezahürü olarak görüyoruz. Çanakkale Zaferimiz ve İstiklal Harbimiz adeta bize vatanımızı yeniden kazandırmıştır. Anadolu'daki 3. devletimiz olan cumhuriyetimiz döneminde de önemli dönüm noktaları yaşadık. Çorlu'da iştirak ettiğimiz taarruzi İHA'mızın teslim töreninde de izah ettim. Gazi Mustafa Kemal'in geniş vizyonuyla başlatılan çok sayıda projenin önüne kifayetsiz zihniyetlerle kesilmiştir.

TELSİZİMİZ YOKTU, ŞİMDİ İHA'MIZ VAR

Askerimiz vardı, yüreğimiz vardı ama tabiri caizse yeterli silahımız yoktu, gerektiği kadar cephanemiz yoktu. Kıbrıs Barış Harekatı bu gerçeği görmemiz açısından da hayırlı olmuştur. Ülkemizin ne kadar ağır kayıplara uğradığını en iyi buradaki heyet biliyor. Kıytırık bir terör örgütü karşısında eli kolu bağlı hale düşmesine neden olanlar tarih önünde hesap verecektir. Telsizimiz yoktu, ABD telsizlerimize el koydu. Askerimiz telsizimiz olmadığı için susturma tekniğiyle savaştı. Şimdi İHA'mız var SİHA'mız var, TİHA'mız da var. Savunma sanayinde artık ihraca başladık. Artık 'Ne alırsın?' diyeceğiz. Her şeyi kendimiz üretir hale geldik. 

15 TEMMUZ, SON İSTİKLAL HARBİMİZ

Maruz kaldığımız asimetrik tehdidin en alçak tezahürü olan FETÖ'nün başlattığı darbe girişimlerine verilen gizli-açık desteklerdir. Ben FETÖ'ye de sesleniyorum: Çarşamba günü inşallah muhteşem bir yargı binasını da açıyoruz. Artık merdiven altı çalışan yargı mensupları olmayacak. 15 Temmuz şanlı direnişiyle bu toprakların ancak aynı şekilde elde edebileceğini cümle aleme tekrar ilan ettik. 15 Temmuz, öncesindeki ve sonrasındaki tüm terör saldırılarıyla son istiklal harbimizin sembolüdür.

ABİDE ESERLERLE TAÇLANDIRIYORUZ

Üstesinden geldiğimiz her badire, ülkemize kazandırdığımız her eser büyük ve güçlü Türkiye'ye giden yolun yapı taşları olmuştur. Yapmamız gereken istikrar ve güven ikliminin sürmesini sağlamaktır. Bu ülkeyi bölmeye kimsenin gücü yetmez. Dünyanın her yerinde, özellikle de bölgemizde nerede bir acı varsa, gerisinde parçalanmış bir millet, düşman edilmiş bir toplum, bütünlüğünü kaybetmiş bir yapı vardır. Bizi böyle bir duruma düşüremediler ve bundan sonra da düşüremeyecekler.  Dört bir yanını okullarla, yollarla, tünellerle, barajlarla donattığımız Türkiye'yi bu tür abide eserlerle taçlandırıyoruz. İnşallah nice zaferleri bu eserden yönetmeyi, bu eserle beraber yön vermeyi Allah'tan niyaz ediyorum. Sizlere de sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla..." 

'21 BİN TSK MENSUBUNUN ORDUYLA İLİŞİĞİNİ KESTİK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni'ne katıldı. Törende, 75 misafir askeri personel mezun oldu.

Erdoğan'ın burada yaptığı konuşmanın satır başları şöyle: 

DARBE ZİHNİYETİNİN KİRLETTİĞİ ASKERİ OKULLARIN TAMAMINI KAPATTIK

Ülkemiz, bundan 5 yıl önce tarihimizin en alçak en ağır darbe girişimine şahit olmuştu. Ordumuzun içinde bir grup FETÖ ihanet çetesi mensubunun başlattığı darbe girişimini, milletimizle beraber başarısızlığa uğrattık. 183 vatandaşımız ve 63 polisimizle birlikte 5 askerimizi de şehit verdik. FETÖ’cülere karşı çarpışan 43 askerimiz de gazilikle şereflendi. Darbe girişiminin ardından FETÖ ihanet çetesi ile irtibatı olan yaklaşık 21 bin TSK mensubunun, ordumuzla ilişiğini kestik. Darbe girişimine bilfiil katılan veya örgütle iltisaklı 4 bin 723 ordu mensubu hala cezaevinde bulunmaktadır. Kapsamlı bir reform gerçekleştirdik. Darbe zihniyetinin kirlettiği askeri okullarının tamamını kapattık. TSK’nın ihtiyaç duyduğu personeli yetiştiren harp okullarını, yüksek okulları, enstitüleri, Milli Savunma Üniversite’miz bünyesinde tekrar kurduk. Kurumsal bütünlüğü sağladık. Milli Savunma Üniversite’miz faaliyete geçtiğinde, birinci sınıfta başlayan öğrencilerimiz bugün mezun oldu.

BİRİLERİ TEZVİRAT PEŞİNDE KOŞUYORDU

Biz bugün bu reformu yaptığımızda birileri ‘Türk ordusunun damarını kesiyorsunuz’ diyerek tezvirat peşinde koşuyordu. Bugün görüyoruz ki artık çok daha güçlü çok daha kabiliyetli, çok daha donanımlı bir askeri eğitim öğretim sistemine sahibiz. Her alanda çağın ihtiyaçlarına göre askeri personel yetiştiren bir eğitim öğretim kurumumuz var. Milli Savunma Üniversite’mizin kuruluşu ile İngilizcenin yanı sıra Fransızca, Rusça, Arapça ve bu yıldan itibaren Yunanca hazırlık eğitimi almaya başladılar. Sonuçta bir başarı öyküsü çıktı. İlk etapta ara sınıflara öğrenci alımı yoluyla, TSK personel temininde herhangi bir kesintiye meydan verilmemiştir. Bu yıl itibariyle de tüm sınıflar, eğitimlerini tamamlamaya başlamıştır. Toplam 16 bin 448 öğrenci ve kursiyere eğitim öğretim vermiştir. Bugüne kadar mezun sayısı, 23 bin 433’ü bulmuştur. Sayı bakımından 15 Temmuz’daki kayıplarımızı fazlasıyla telafi etmiş durumdayız.

15 TEMMUZ PEK ÇOK HAYIRLI GELİŞMENİN KAPISINI ARALAMIŞTIR

Umuyoruz ‘harp okullarımızın kapandığı, askeri eğitimimizin bitirildiği’ yalanını söyleyenler bugünkü manzara karşısında biraz mahcup olurlar. Rabbimiz ‘sizin hayır gördüklerinizde şer, şer gördüklerinizde hayır olmalı’ buyuruyor. Türkiye’nin son dönemde yaşadığı her hadise gibi, 15 Temmuz darbe girişimi de ülkemiz ve milletimiz için pek çok hayırlı gelişmenin kapısını aralamıştır. Sadece ordumuzda değil, yargıdan diplomasiye kadar pek çok kritik kurumda benzer süreçleri işleterek yerli ve milli donanımlarla egemenliğimizi tahkim ettik. İşte görüyorsunuz; artık İHA’larımız, SİHA’larımız, TİHA’larımız semalarımızda uçuyor. Artık bunları biz yapıyoruz, birilerinden dilenmiyoruz.

ŞÜPHESİ OLAN VARSA YAPACAK BİR ŞEYİMİZ BULUNMUYOR

Biz gerektiğinde ‘kan kusup kızılcık şerbeti içtik’ diyebilecek bir dirayete sahip bir milletiz. Yaşadığımız her sıkıntının, ödediğimiz her bedelin önünü arkasını gayet iyi biliyoruz. Ülkemiz ve milletiz için daha iyisini temin etmek amacıyla hepsine de göğüs gerdik. Kirli pazarlıklar uğruna bu kutlu ülkenin geleceğini asla tehdit altına sokmayı düşünmedik, düşünmeyiz. İnşallah 2023 hedeflerine yine milletimiz ile birlikte ulaşacağız. Bu ordunun milletin ordusu olduğuna dair hala şüphesi olan varsa, ona da yapacak bir şeyimiz bulunmuyor.”