Nisan ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri Fransa’nın gündemini belirlemeye devam ediyor. Macron’un hala adaylığını resmen koymadığı seçimlerde hem sağda ve hem de solda aday çokluğu dikkatleri çekiyor. Seçim ekseninde devam eden tartışma ve toplantılardaki gündemi ise her şeyden önce bir kez daha ‘yabancılar’ oluşturmakta. Bununla birlikte kürtaj hakkı, iklim ve çevre, Schengen Antlaşması reformu, iltica hakkının yeniden düzenlenmesi, Afrika’ya yardımlar gibi alt tartışma başlıkları da var.

Haziran 2021’de düzenlenen bölge ve vilayet seçimlerinde büyük bir hezimet yaşayan Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve aşırı sağdan Ulusal Birlik Partisi (RN) lideri Marine Le Pen iddialı adaylar arasında yer almaya devam ediyorlar. Merkez sağ Cumhuriyetçiler Partisi (LR)’nin adayı, Paris’in de içinde yer aldığı Ile-de-France Bölgesi'nin Başkanı Valerie Pecresse iken aşırı sağda ikinci etkili isim yazar Eric Zemmour.

Eric Zemmour tehlikesine Belçikalı haber sitesinde De Morgen şu şekilde dikkat çekmekte: “Zemmour coşkusu, yalnızca geçici bir heves olmanın ötesinde. Aşırı sağcı bir izolasyonistin Avrupa Birliği'nin çekirdek ülkesinin anahtarlarını ele geçirmesinin sonuçlarını öngörmek pek kolay değil. AB'nin sonunun geliverdiği de düşünülebilir. Irkçılığı, İslam düşmanlığını ve antisemitizmi normalleştiren bir cumhurbaşkanının neden olabileceği tehlikeli bir toplumsal kutuplaşmadan endişe duymak gerekiyor. Bu fikirlerin normalleşmesi için Zemmour'un başa geçmesine bile gerek yok. Muhalefetteki radikal, aşırı veya popülist sağcı sesler sayesinde bunun toplum üzerindeki etkisi hissedilir hale geldi”.

macron-1

Mart 2020’de yapılan yerel seçimlerde büyük başarı sağlayan kızıl-yeşil ortaklık tek aday üzerinden çalışma ve tartışmalarını yeni aşamaya getirdi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine solda tek aday ile gitmek isteyen kesimlerin düzenlediği gayrı resmi çevrimiçi ön seçimlerini eski Adalet Bakanı Christiane Taubira kazanırken solda halihazırda Yeşiller Partisi’nin (EELV) Başkanı ve Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekili Yannick Jadot, Boyun Eğmeyen Fransa Hareketinin (LFI) lideri Jean – Luc Melenchon, Sosyalist Parti Paris belediye Başkanı Anne Hidalgo, Fransa’da radikal solun partisi olarak bilinen Yeni Antikapitalist Parti (NPA) Başkanı Philippe Poutou adaylıklarını koymuş durumdalar.

Kimi gazeteci, yazar ve çevreler halk oylamasının demokratik talebi karşılamadığını ifade ederken, kimi kesimler ise Christiane Taubira’nın artık solun gerçek ve tek aday olduğunu ifade ediyorlar. Fransız L’Obs gazetesi yaşanan durumun kısa bir özetini şöyle veriyor: “Sol, kendi gölgesine dönüşmüş durumda. Adayları sürekli birlik için haykırıyor, ancak rakiplerinin yalnız savaşçı tavrı karşısında kendi başlarının çaresine bakmaya mahkum kaldıklarını iddia ediyorlar. Hepimiz birimiz, birimiz benim için. Ve birden Taubira beliriyor ortada, askersiz, partisiz, pusulası birkaç eski sosyalist isyancıdan ibaret, tarih tarafından bir kenara itilmişken birleşik solun lideri olmak isteyen bir cin misali fırlıyor şişeden dışarı”

Özellikle Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi (LFI) lideri Jean – Luc Melenchon bu durumdan rahatsız. Zira Melenchon’a göre solun biricik ve tek adayının kendisi olması lazım. Anketler10 Nisan'da yapılacak ilk tur için, Macron'un yüzde 23, Pecresse'nin yüzde 20, Le Pen'in yüzde 15, Zemmour'un yüzde 14, Melenchon'un yüzde 8, Jadot'un yüzde 7 ve Hidalgo'nun yüzde 3 oy alabileceği tahmin ediyorlar. Bu tablo içinde parçalı solun ikinci tura çıkması mümkün değil. Sağdaki büyüme ise dikkatlerden kaçmamalı. Aşırı sağdan Le Pen’in aldığı oylar, yeni aşırı sağcı/faşist Zemmour’un oyları ile birlikte nerede ise %30’u buluyor.

Avrupa Birliği dönem başkanlığını yürüten Macron ise ‘büyük’ siyaset ile var olan karmaşık süreçte en karlı çıkacak aday gibi duruyor. Hem sağdaki aday çokluğu, hem de aşırı sağda ikinci bir ismin çıkması sağdan doğru Macron’un durumunu güçlendirirken, soldaki dağınıklık da soldaki işini kolaylaştırmakta. Böylesi bir aday çokluğu içinde sol tek bir adayla seçime giremezse Macron’un aşırı sağdan bir aday ile ikinci tura çıkması durumunda, aşırı sağ kaygısı ile diğer bütün (sol, sosyalist, komünist, ekolojist ve kimi anarşist birey ve kesimler) ‘yüreklerine taş basarak’ Macron için sandığa gidebilirler.

Nisan’da Fransa’yı sürprizlere açık bir seçim maratonu beklerken sokaklar da yeniden hareketlenmeye başladı. Her şekilde bir kez daha hem sokaklarda hem sandıklarda büyük tartışmalar devam edecek.