Yeni Yaşam gazetesinin anlatımlarını yayımlamayı sürdürdüğü eski emniyet istihbarat çalışanı, bu kez JİTEM davalarının nasıl engellendiğini anlattı. İddialar eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile hali hazırda Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri olan Fahri Kasırga’ya kadar uzanıyor.
Bölge kentlerinde 90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili 2008-2014 yılları arasında kurulan araştırma birimlerinde yer alan eski bir emniyet istihbarat çalışanının, 22 Ekim 1993’te Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın suikast sonucu öldürülmesiyle başlayan Lice katliamına ve cinayetin üzerine yıkıldığı Mehmet Emin Özkan’a dair anlatımlarını dün yayımlayan Yeni Yaşam gazetesi, aynı kaynağın verdiği yeni bilgileri servis etti.
SANIKLARI AKLAYAN HÂKİMLER AYARLANDI!
Gülcan Dereli imzalı haberde göre, o dönem JİTEM davaları ilerledikçe ve yeni bilgilere ulaşıldıkça davalara yön verilmeye başlandığını belirten eski istihbaratçı, davalara yön verenlerden birisinin Adalet Bakanı Müsteşarı Kenan İpek olduğunu söyledi. Eski istihbaratçı, “Onun da haberi var davanın sürüncemede bırakılmasında, Bahtiyar Aydın davasının İzmir’e alınma sebebi Başsavcı Vekili Okan Bato. İzmir’de de proje hakimleri ayarlayan ve JİTEM’ci katilleri aklayan hakimleri ayarlayan kişi Okan Bato (eski İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan Bato). Mehmet Emin Özkan’ın davası önce Eskişehir’e verildi sonra İzmir’e, ısmarlama hâkimler orda bulundu. Dava kapatıldı, zaten 2 sanık vardı dosyada, Tünay Hatipoğlu yurt dışına kaçırıldı. Sonra orda öldü denildi. Ben şahsen inanmıyorum, otopsi yapılmalı" diye konuştu
İLKER BAŞBUĞ DEVREYE GİRDİ
JİTEM soruşturmalarının AKP’nin isteğiyle başlatıldığını fakat soruşturmalar ilerledikçe vazgeçildiğini ileri süren eski istihbaratçı, şunları söyledi: “Emniyet istihbarat faili meçhuller için 2008’den 2014’e kadar özel olarak çalıştı. Faili meçhullere odaklanılmıştı. Tabi ki savcıların talimatıyla yapıldı bunlar. JİTEM’ci Albay Cemal Temizöz Davası bunların ilkiydi” dedi.
Eski istihbaratçı, devamında “Devreye İlker Başbuğ girdi. Başbuğ dönemin savcısını Ankara’ya çağırdı. Tabi ki de sadece o değil, derin devletin bütün unsurları. Cemal Temizöz davasına bakan savcı önce tehdit edildi, yetmedi acil kodla Ankara’ya çağrıldı. Başbuğ aynı anda Adalet Bakanı Müsteşarı’nı makamına çağırdı” anlatımlarında bulundu.
ÇİFTLİKTE ERTOSUN’LA BULUŞMA
Sonrasında Cemal Temizöz davasının nasıl engellendiğini ise eski istihbaratçı şu sözlerle dile getirdi: “Erdoğan’la bu kişileri dağıtma toplantısı yapıldı ve operasyonlar başladı. Adalet Bakanı Müsteşarı bastırdı, HSYK bastırdı. Ali Suat Ertosun, dönemin HSYK üyesiydi. Ertosun, savcıları direkt ve dolaylı tehdit etti ve bunları İlker Başbuğ ile buluşup yaptı. Mesela Başbuğ, JİTEM’ci Cemal Temizöz’ün Komutanı Ali Aydın’a HSYK üyesi Ali Suat Ertosun’la görüş talimatı verdi. Bu işler olup savcılar, hâkimler sürülmeden önce JİTEM’ci Ali Aydın (Dönemin Kayseri Jandarma Komutanı) Kayseri’de çiftlik evinde HSYK üyesi Ali Suat Ertosun’u 2 gün ağırladı.”
Eski istihbaratçı, “Tabi ki açılım varken oldu bunlar, oysa el altından Ergenekon’la anlaştılar. Aynı çalışmalar hemen hemen bütün faili meçhuller için yapıldı neredeyse ama AKP, Ergenekon’la anlaşınca sahipsiz kaldı. Hepsi de aklandı” diye de ekledi.
ADLİ TIP VE ÖZEL HARP
Lice olayları bahanesiyle müebbet hapse mahkum olan ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan’ın suçsuz olduğunu vurgulayan eski istihbaratçı, “Onu içeride tutun diyen İlker Başbuğ ve ekibi... Çünkü o içeride olmasa dava boşa çıkıyor. Bir general öldürülmüş ama sanık yok ortada, o nedenle içeride ölsün ama çıkmasın modundalar” dedi.
Ayrıca “derin devlet”in en güçlü olduğu yerin Adli Tıp Kurumu (ATK) olduğunu söyleyen eski istihbaratçı, “Bu amca yüzde 80 özürlü, hasta, yaş 84, ölmek üzere ama Adli Tıp sağlam diyor... Anlayın Adli Tıp kimin kontrolünde? Neden orası önemli? Çünkü bütün cinayetlerin ucu oraya dokunuyor. Adamlar Adli Tıp raporunu ayarlıyor, davalardan yırtıyor. Bu olmazsa olmazları” diye belirtti.