Okul çağımda annem beğenmediği yanlarımızı başka arkadaşlarının çocuklarıyla kıyaslayarak söylerdi.

Bir gün beni çok sinirlendirmişti, bırak Allah aşkına demiştim, ben de annemle babamın üniversitede profesör olmasını isterdim, ben bir şey diyor muyum?

Bu sene Emmy ödülleri açıklandıktan sonra The Marvelous Mrs. Maisel, komedi dalında En İyi Dizi seçilmesinin yanı sıra aynı dalda En İyi Senaryo ve En İyi Yönetmen (Amy Sherman-Palladino), En İyi Kadın Oyuncu (Rachel Brosnahan), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Alex Borstein) ödülleri olmak üzere toplam 5 ödül topladı.

Dizi Amazon’da oynamış 2017 tarihinde. Geçen sene de ödül almış.

Bu arada küçük bir not Emmy ödüllerinde bu zamana kadar en fazla ödüle layık görülen eser HBO’dan çıkarmış bu sene ise Netfilix bu başarıyı yapım şirketinin elinden almış.

En fazla ödüle layık görülen yapımlar Netflix’ten çıkmış.

Biz dizimize dönelim.

Ben de dedim ki bu dizi seyredilir. Madem bu kadar ödül almış.

Oturdum seyrettim.

Bir kere başta dediğim gibi dünyanın neresine giderseniz gidin kız çocuklarının evdeki pozisyonu aynı.

Matematik profesörü ya da manda çobanı da olsa babanız, şayet kızsanız size vereceği tepkiler de aynı.

Aşağı yukarı değil tıpa tıp aynı. Bunu seyrederken anladım ve rahat ettim, oh be dedim dünyanın çilesini kadın olarak bir tek ben çekmemişim.

Şimdi efendim Miriam ya da ailesinin seslendiği gibi Midge ideal bir eş, ideal bir anne, anne babası için de zor yetiştirilmiş hayırlı bir koca bulup evlendirilmiş bir kız çocuğu modeli.

Yani hepsi, epi topu kızlarının olacağı bu kadar.

Çünkü ondan daha başarılı bir oğulları var. O da maalesef kötü bir evlilik yapmış. Ama babasıyla aynı zekaya sahip. Ayni dili konuşuyorlar. O yüzden oğlan dünyanın tüm hatalarından muaf.

Bu arada sene 1950 yer New York.

Hikayede geçen tüm aileler Yahudi.

Bu ailenin yüz akı olan oğul tutmuş Yahudi olmayan bir kızla evlenmiş. Kız derhal din değiştirmiş. Tam 11 kez İsrail’e gitmişler ve garibimin çocuğu da olmuyor.

Din değiştirmesi dahil çocuğunun da olmaması, en çok gelini rahatsız ediyor. Kayınvalidesinin onu sevmediğini kocasının da bir gün onu terk edeceğinden korkuyor.

Benim babam bir manda çobanıydı, gerçi ben onu tanıdığımda emlakçılık yapıyordu.

Tarihçi olsun isterdim ben mesela. Ama konuşmayı severdi. Sosyal bir insandı.

Midge’nin babası üniversitede matematik profesörü. Annesi Paris’te okumuş. Babasıyla tanıştıklarında sigara içermiş, yemek yermiş.

Babası şimdi sıkıcı bir kadın oldu demek istemiyor ama onu hala seviyorum diyor.

Midge sabahları ve akşamları ilk iş olarak ayak bileklerini, baldırlarını, kalçalarını, göğüslerini ölçüyor.

Kocasıyla yatağa girdiğinde onun uyumasını bekliyor. Sonra yataktan kalkıp takma kirpiklerini çıkarıyor, saçlarına bigudi sarıyor, yüzüne krem sürüyor kocasının yanına öyle yatıyor.

Sabah kocasından önce uyanıp yüzünü temizliyor, kirpiklerini takıyor, hafif makyaj yapıyor ve alarm sesini duymamış gibi yataktan kalkıyor.

Şapşal kocası da makyajlı karısının yanağından öpüyor.

Kendi yatağımda her sabah uyanan kocama acıdım mı?

Elbette ki hayır.

İyi bir ev kadını olmanın yanında komik bir kadın Midge.

Ancak kocasının hayali komedyen olmak.

Her akşam salaş bir yerde sahneye çıkıyor. Gündüzleri bir ofiste çalışıyor. Onun da babası Midge’nin ki gibi zengin. Ancak oğlan babasının işini yapmak istememiş. Babası da ona başka bir iş ve sekreter bulmuş.

Oturdukları ev de kayınpederin.

Bizim çift bol harcayıp az kazanıyorlar aileleri sayesinde.

Komedyen olma sevdasında olan kocasının menajerliğini yapıyor farkında olmadan Midge.

Kocası istediği saatte çıksın diye yemekler pişiriyor, mekan sahibine yalanlar söylüyor falan.

Sonunda bir gece koca sahnede batırıyor. Kötü bir performans sonrası karısı kocasını ikna etmeye çalışıyor ama oğlan diyor ki yeter bu kadar ben evi terk ediyorum.

Midge şaşırıyor oğlan diyor ki ben sekreterimi seviyorum.

Midge derhal anne babasının yanına gidiyor olayı anlatmak için, zaten aynı apartmandalar.

Annesi diyor ki sen deli misin? Derhal kendine çeki düzen ver kocanın peşine düş onu geri getir.

Bu arada dizi Midge’nin boşandıktan sonraki üç aylık zamanını hikaye edinmiş. Anne bu dönemde hep damadının kızına geri geleceğini düşünüyor.

Geri gelip kızından özür dilediğini ama kızının kabul etmediğini öğrenince resmen yıkılıyor ve en büyük tribini atıyor. Önce küsüp ağlayarak odayı terk ediyor tabi.

Babası diyor ki güzel giyin, makyajını yap, derhal kocanı eve getir.

Anne bir de trip atıyor. Evin genç kızı gibi ağlayarak odayı terk ediyor.

Tüm sezon boyunca anne böyle yaptı, işine gelmeyen durumlarda trip atarak bir genç kız gibi odayı terk ediyor.

Artık babasının evinde ne yaşadıysa.

Ama kocasını idare etmeyi gayet iyi biliyor. Koca okulda huysuz, dar görüşlü geleceğe ait projeler üreten bir firmada çalışma hayali olan bir profesör evde ise karısının kaprislerine inanıyormuş görünen erkek çocuğu konumunda bir adam.

Bazen de katı kuralları olan yine de komik bir adam, 3 yaşında erkek torunuyla kendi kuralları yüzünden dalaşmaktan çekinmeyen biri.

Midge’nin kocası terk edince kayınpederi de onun ailesine kızınca evi de ellerinden gidiyor.

 Madem ki ayrıldınız evi satıcam diyor yaşlı adam, bizimkisi çocuklarını alıp annesinin evine yerleşiyor.

Ailesinden gizli komedyen olmak için çalışmaya başlıyor.

İşin aslı kocası onu terk edince içiyor kocasıyla gittikleri mekana gidiyor ve sahneye çıkıp aklından geçenleri anlatıyor herkes buna bayılıyor. Bir de sahnede memelerini gösterince hapsi boyluyor.

İki kere hapse giriyor, sahnede ayıp şeylerden bahsetmekten ve memelerini göstermekten.

Onun gibi iyi aile kızı hem de iyi ev kadını için büyük başarı.

Sürekli kocasıyla gittikleri salaş mekanın işletmecisi bir kadın var.

Hani şu cinsiyeti hiç ortaya çıkmayan kadınların ve erkeklerin en yakın arkadaşı olan insanlardan biri.

Baktığınızda o kadar sevecen bir tip değil bu kadın.

Daha çok lezbiyene benziyor.

Erkek gibi giyiniyor, güzel ve bakımlı kadınları kıskanıyor bir yandan da onları küçümsüyor.

Midge gibi bir kadınla yan yana gelmeleri aslında muhteşem bir seçim olmuş hikaye açısından.

Midge’nin menajerliğini üstleniyor kadın. Onu sektörden tanıdığı ünlü insanlarla tanıştırıyor.

Midge ünlü olursa ikisinin de hayallerinin gerçek olacağına inanıyor.

Bu arada kocası da boş durmuyor. Önce sekreteriyle aynı evde yaşamaya başlıyor.

Karısıyla böyle bir hayat istemiyorum diye ayrılmıştı oysa aynı hayatın sekreter versiyonu yeni hayatı, üstelik anne babası da bir yemekle sekreter kızın evlenilmeyecek bir kız olduğunda hem fikir oluyorlar.

Koca anne babasının beğendiği, kendisinin sevdiği mükemmel bir eş tıpkı Midge gibi birini bir daha asla bulamayacağını düşünüyor.

Onu kazanmak için işinde atraksiyonlar yapıyor. Çocuklarının ve karısının hayatını düzeltmek, onları kimseye muhtaç etmemek için yeni projeler üretiyor.

Bu sırada Midge komedyenler dünyasında ünlü olan bir kadın komedyenle tanışıyor. Kadın sahneye pasaklı şişman bir görünümde çıkıyor. Her konuşmasının arasında “tabağı doldurun” diye bir cümle sarf ediyor. Kadın, şişman ve hala yemek yemek istiyor. Alt metninde diyor ki ben cümle alemin karşısında komedyenlik yapmak gibi bir halt yedim ama şişmanın aptalım pasaklıyım ve hala yemek yemek istiyorum.

Çünkü ideal kadınlar ince bakımlı falan filan olur.

Çünkü erkeklerin canı öyle kadınları çeker.

Her neyse bu kadın bizimkini evine davet ediyor. Saray gibi bir evi var. Kadın incecik bakımlı, uşağına odanın gün ışığının gözlerine uygun olup olmadığını baktırtıp öyle giren bir tip, gerçek hayatında.

Yanında makaron olan çayları uşak getirdiğinde, Midge hemen bir tanesini dişliyor. Kadın çayının limonu emerken makaronu dişlemesine tepki gösteriyor, öyle yememelisin tatlım diyor. Biz kadınlar dikkat etmeliyiz.

Midge soruyor neden kendiniz olarak çıkmıyorsunuz sahneye. Çünkü taşaklarım yok diyor kadın.

Hiçbir kadın kendi olarak çıkamaz. Başkası olmalı sahnede diyor. O taşakların yerini dolduracak bir şey bulmak zorunda kadın diyor.

Yine kafasının güzel olduğu bir gece sahneye çıkıyor Midge, bu ünlü kadının menajeri de onu dinlemeye geliyor.

O meşhur kadından bahsediyor. Saray evinden ve diyor ki şu bahsettiği tabak var ya o tabakta benim taşaklarımı afiyetle midesine indirsin.

Menajer hop ayağa fırlıyor. Bizimkinin menajerine diyor ki siz ikiniz de bittiniz bundan sonra hiçbir yerde sahne alamaz iş yapamazsınız.

Ama hayat öyle değil. Herkes kendi seçimleriyle yol alıyor.

Midge’nin kendi doğasında olan şeyler seçimlerine etki ediyor ve o yolunda ilerliyor. Kocası ise ailesinin ve toplumun intibaının tam tersine gittikçe daha da dibe batıyor.

Çünkü onun karakterinde başkasından destek alıp ilerlemek var. O tersini düşünse de henüz tek başına hareket edebilecek bir yetiğe sahip değil.

Karısının ise belki de doğuştan donanımı arzu ettiği seçimler yana yüklenmiş.

Bütün hikayede en çok hoşuma giden ince nüans her gece kocasının sahne aldığı bara giden, barın sahibine uygun saat için rüşvet yemek pişiren, not defterine kocası için komik sahneler not alan Midge, bunu hayatlarına renk katmak için, eğlence olsun diye yaptıklarını düşünüyor.

Kocası ise her gece sahneye çıkıyor çünkü asıl işinin komedyenlik olduğunu sanıyor. Ona göre bir gün ünlü bir gün komedyen olacak.

Sahnede başarısız olup inmek zorunda kalınca bir gece, her şeyden vazgeçiyor. Hayatından, karısından, iki çocuğundan. Çünkü kendini başarısız görüyor.

Karısının bavuluna kendi eşyalarını doldurup evi terk ediyor.

Bu dünyada en şanslı olan insanlar hayatın içine akar gibi her sabah kalkıp çalışmaya giden insanlar. Onlar gelecek korkusuyla değil, kendilerini tanımladığı için var olma sebepleri olduğu için arının çiçeğe konması gibi işe koyulur üstüne bir de para alırlar.

Midge’nin durumu bu.

Diziyi çok beğendim.

Karakterler sahici. Tanıdık. Benimkiler profesör değillerdi biz de New York’ta yaşamıyorduk ama durum bizim evde de aynıydı.

Bir de kostümler harika. Midge şahane giyiniyor. Okuduğum yorumlarda yok efendim o zamanlar biz kadınlar kilotlu çorap giymezdik falan yazmış birileri. Ama sallayın.

Güzel günlerde görüşelim görüşmelerimiz iyiliklere vesile olsun.