İstanbul Sancaktepe’de EMEP, Sol Parti, TKP ilçe örgütleri ortak panel yaptı.

Eyüp Sultan Kültür Merkezinde, “Yoksulluk, göçmenler-mülteciler, ekonomik ve siyasi kriz” başlığıyla yapılan panele, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Sol Parti Meclis Üyesi Alper Taş, TKP PMK Üyesi Aydemir Güler katıldı. Panelin ilk bölümünde sunum yapan panelistler, ikinci bölümde soruları yanıtladı.

Filiz Emir'in moderatörlüğü üstlendiği panelde ilk konuşmacı olan Ercüment Akdeniz, sunumunu slayt gösterimi üzerinden yaptı.

Slayt gösteriminde Akdeniz, göçle birlikte ortaya çıkan durumu sınıfsal bir perspektif üzerinden ele aldı.

Emperyalist sistemin göç üreten bir sistem olduğu vurgusunu öne çıkartan Akdeniz, Afganistan’da Taliban’a karşı verilen mücadeleyi de işaret ederek, Afganistan halkıyla dayanışma çağrısı yaptı. Avrupa Birliğinin göç ve göçmenlerle ilgili projesine sermayenin çıkarlarını önceleyen bir proje olduğuna vurgu yapan Akdeniz, Türkiye gibi ülkelerin mültecilerin deposu olarak görüldüğünü söyledi. Göçmenler konusunda CHP ve Millet İttifakını da eleştiren Akdeniz, “CHP giderek İYİ Partileşiyor. Millet İttifakı CHP’lileşmiyor. Göçmen, mülteci karşıtlığında da işçi sınıfını bölen, parçalayan bir zeminde olan Millet İttifakı da alternatif olamaz. Alternatif sosyalistlerdir. İşçi sınıfının birliğini savunanlardır” dedi.

"LAİKLİĞİ AŞAĞIDAN YUKARIYA KAZANMAK ÇOK ÖNEMLİDİR"

Alper Taş da konuşmasında Türkiye’nin ve dünyanın geleceğinin solda olduğuna dair vurgular yaptı.

Taş, “Bütünüyle çürümüş, toplumsal bir gerçeklikle solsuz bir Türkiye yüz yüze kaldı” dedi. Türkiye’nin ve dünyanın basit bir ekonomik ve siyasi krizle karşı karşıya olmadığın belirten Taş, bu krizi de “uygarlık kapitalizm krizi olarak” tanımladı.

Bu krizin her düzeyde yaşandığı anlatan Taş, “Kapitalist, emperyalist sistemin egemen olduğu dünyanın hali ortada!” dedi.

Taş, uygarlık krizi karşısında yeniden sosyalizm fikrinin güçlendirilmesi ve örgütlenmesinin gerekliliğine işaret etti.

İktidarı elinde bulunduran AKP’nin halka siyasal İslamcı rejim gömleğini giydirmek istediğini ancak Türkiye halkının bu gömleği giymediğini anlatan Taş, buna karşı bir direnç biriktiğini ifade ederek, Gezi protestolarının da bunlardan biri olduğunu söyledi.

Düzen krizine karşı verilecek mücadelede öne çıkacak başlıkları sıralayan Taş, bunları, bağımsızlık, kamucu ekonomi, doğrudan halk egemenliğine ve demokrasiye dayanan anlayış ile laiklik olarak açıkladı. Kapitalizmin doğayı da meta gözüyle ele aldığı için doğayı da sömürdüğünü belirten Taş, doğanın ve insanlığın sömürülmesine karşı mücadelenin birlikte verilmesi gerektiğin söyledi.

Laikliğin emekçilerin aydınlanma meselesi olarak ele alınması gereken önemli başlıklardan birisi olduğunu belirten Taş, “Siyasal İslamcı rejimin panzehri laikliktir. Bir emekçi aydınlanması olarak laikliği aşağıdan yukarıya kazanmak çok önemlidir” dedi.

“LAİKLİK İŞÇİLERİN HAK ARAMASININ BAŞLANGICI”

Aydemir Güler de yaptığı sunumda, laikliğin işçi sınıfını mücadelesindeki önemine değindi.  Güler, göçmenlerle ilgili Avrupa Birliği ile AKP iktidarı arasındaki anlaşmayla Türkiye’ye bir istasyon görevi verildiğini belirtti. Güler “Göçmenlerle işçi sınıfımızın kaderini ortaklaştıracağız, birlikte mücadele edeceğiz” dedi.

yoksulluğun pandemiyle birlikte daha da derinleştiğine vurgu yapan Güler, sermayenin pandemiyi işçi sınıfına ve emekçi halka karşı bir silah olarak kullandığını ve örgütlü mücadelesine karşı bir hamle yaptığını söyledi. AKP iktidarıyla birlikte din olgusunun sermaye tarafından sömürünün aracı olarak daha belirgin bir şekilde kullanılmaya başlandığına vurgu yapan Güler, bundan bütün sermayenin yararlandığını ifade etti.

Güler, laikliğin işçi sınıfının ve emekçilerin söz söyleme ve hak aramanın başlangıç noktası olduğunu belirterek, “Bu yoksa tebaasın. Bizler, bir işçi sınıfı laikliği, bir emekçi halk laikliğini istiyoruz” dedi. 

Güler, neoliberal politikalara karşı kamuculuk ve antiemperyalist bir mücadelenin gerekliğine işaret ederek, “Çizgi buradan çekilir. Ve Türkiye’de üçüncü bir cephe olur. 2023 az bir süre kaldı…Seçim geldiğinde Türkiye halkı ne kadar örgütlüyse o kadar kazanma şansımız var. Kalıcı ve sabit olan, örgütlülüktür. Türkiye’nin örgütlüğü ihtiyacı var… Türkiye’nin aydınlık geleceği için üçüncü cepheye ihtiyaç var” dedi.

"SERMAYE PROGRAMINA KARŞI UYANIK OLMAYILIZ"

İkinci bölümde panelistlere ağırlıklı olarak, antiemperyalist mücadele, ittifaklar ve üçüncü seçeneğe dair sorular soruldu.

AKP’nin antiemperyalizminin söylem düzeyinde kaldığını söyleyen Ercüment Akdeniz, Türkiye’de siyasal İslam’ın yönelimi bakımdan Türkiye’nin Talibanlaşma tehlikesi olduğunu söyledi.

En geniş güç birliğinin yapılması gerektiğini işaret eden Akdeniz, CHP’nin ittifak konusundaki politikasını ilkeli, açık ve şeffaf yürütmediği eleştirisini getirdi.

Akdeniz “Giden gidecek de, yerine ne gelecek? Gelen gideni aratacak mı? Burada önümüze sistemin restorasyonu çıkıyor, cilalanmış hali çıkıyor. Halk egemenliği seçeneğini göremiyoruz” dedi. Parti olarak 9’uncu kongre kararları doğrultusunda seçimlere giderken emekçi halk seçeneğini yaratmak için çağrılar yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini söyleyen Akdeniz, sınıfsal çelişkilerin giderek artığını belirterek, “sermaye programını uygulamak isteyen partilere ve ittifaklar karşısında uyanık olmamız gerekiyor” dedi.

"GENİŞ MUHALEFETİN PARÇASI OLALIM"

Kapitalizme karşı mücadele verilmeden antiemperyalist olunmayacağını ifade eden Alper Taş, AKP’nin din olgusuyla işçilere ve emekçileri kaderciliği dayatmak istediğini söyledi.

İttifaklarla ilgili Taş, AKP ve MHP’nin politikalarından mağdur olan ve tepki gösterenleri işaret ederek, “Geniş muhalefetin bir parçası olalım, oradan kopmayalım. Ama diğer tarafta, sağla restore edilmek istenen bir gelecek karşısında solun temel değerleri etrafından bir hat örelim. Türkiye’nin geleceği açısından çok önemli. Sancaktepe’de üç partinin yaptığı da budur bir hat örmek. Bağımsızlık, laiklik, kamuculuk, bu çok önemli” dedi.

"İTTİFAKLAR DURUMU KAPİTALİZMİN SIKIŞMIŞLIĞINI GÖSTERİYOR"

Aydemir Güler de “Halkın iktidarı mümkündür, emekçi halk bu cesarete bu örgütlülüğe doğru koşar adım yola dökmektir. 1923’ten 100 yıl sonra 2023, bu çağrıyı üstümüze alalım. Ve halkımızı yeni bir iddia için harekete geçirelim” dedi. Güler, şunları söyledi: “AKP’nin yerine bir şey konulacak. AKP’nin gideceği belli. Yerine ne konulacak? Bunu bilen var mı? Şimdi bizim emekçi halk adına bir adım öne geçmemiz lazım. Dememiz lazım ki, biz biliyoruz ne konulacağını ne konulmasını gerektiğini de. Bu tür hesaplaşma anında o kadar büyük bir güce dönüşebilir ki, bunu denemeye iddia etmeye değer. AKP’nin sonu geliyor. AKP’nin yerine ‘AKP’nin politikalarından aman vazgeçmeyin’ diyen sermaye sınıfının yönlendirmesinde birtakım alternatiflerle oyunlar oynanıyor. Burada işçi sınıfının, emekçi halkın ‘bende varım’ diyebilmesi son derece tarihsel öneme sahip olacak.”

Kaynak: Evrensel