EMEK Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi sınırları içindeki Gara’da düzenlenen operasyon ve 13 kişinin ölümüyle ilgili açıklamada bulundu.

Hayatını kaybedenlerin yakınlarına taziyelerini ileten Gürkan, “Gare üzerinden HDP, Boğaziçi öğrencileri başta olmak üzere toplumun muhalif kesimlerini hedefe koyan açıklamalar açık nefret suçudur, kabul edilmez. Son olarak, Kürt sorunu’na eşit haklar temelinde “demokratik halkçı bir çözüm” bulmak üzere askeri operasyonların sonlandırılması ve yeni bir “çözüm süreci”nin başlatılması gerekmektedir. Ülkemizin ve halklarımızın daha büyük bedeller ödemeye ne sabrı ne de tahammülü kalmıştır” dedi.

EMEK Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan’ın  “Kürt sorununda çözümsüzlüğünün faturası her geçen gün daha da büyüyor” başlığı ile yayımladığı açıklama şöyle:

Tek adam rejimi ve “Cumhur ittifakı”nın Kürt sorununda demokratik çözüm yerine askeri yöntemlerle çözüm dayatma tutumu acıları büyütmeye devam ediyor. “Son terörist ortadan kaldırılıncaya kadar devam” denilerek sürdürülen askeri operasyonların Irak’ın Gare bölgesindeki sonucu ülkemiz için oldukça ağır oldu. Resmî açıklamalara göre askeri operasyonda 53 PKK’li, PKK tarafında alıkonulan 13 kişi ve aralarında rütbelilerinde bulunduğu 7 asker yaşamını yitirdi. Ocaklara ateş düştü, anaların yüreği yandı. Ailelere başsağlığı diliyor, acılarını paylaşıyoruz.

Gare operasyonu birçok soru işareti ile aydınlatılmayı beklemektedir. Zira diyalog yolu ile daha önceden de alıkonulan askerlerin yaşamının kurtulduğu bilinmektedir. Yaşamını yitiren 13 kişi için İHD ve HDP’nini serbest bırakılmalarına yönelik girişimleri, tek adam yönetimi tarafından karşılık görmemiştir.

Öte yandan Gare üzerinden HDP, Boğaziçi öğrencileri başta olmak üzere toplumun muhalif kesimlerini hedefe koyan açıklamalar açık nefret suçudur, kabul edilmez.

Son olarak, Kürt sorunu’na eşit haklar temelinde “demokratik halkçı bir çözüm” bulmak üzere askeri operasyonların sonlandırılması ve yeni bir “çözüm süreci”nin başlatılması gerekmektedir.

Ülkemizin ve halklarımızın daha büyük bedeller ödemeye ne sabrı ne de tahammülü kalmıştır.