EMEK Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, Türk Silahlı Kuvvetleri, Irak Kürdistan Bölgesi ve Suriye'de YPG kontrolündeki bölgelere hava harekâtı düzenlemesine tepki gösteren bir açıklama yayımladı.
“Emekten, barıştan, demokrasiden yana güçler, şoven ve milliyetçi dalgayı göğüslemek, barış ve özgürlük çağrılarını büyütmek için birlikte ve kararlı tutumda ısrar etmelidir” diyen Gürkan, açıklamada, “Tek adam yönetiminin izlediği politikalar, seçimler yaklaşırken baskı ve korku ortamını halkın günlük yaşamına bütünüyle egemen hale getirmek istediğinin açık kanıtıdır. İktidar geçmişte olduğu gibi bugünde “terör ve savaş kaygılarını” yaygınlaştırıp, milliyetçi bir atmosferden seçimler için yararlanmak istiyor. İç politikada yararlı olacağı düşünülerek yaratılan çatışma ortamı, bölge açısından savaş kışkırtıcılığından başka bir anlam taşımıyor. Savaş ise defalarca yaşanıp görüldüğü gibi daha fazla ölüm, daha fazla yoksulluk, daha fazla sömürü, daha fazla soygun ortamı demektir” dedi.
EMEK Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan’ın açıklaması şu şekilde:
Operasyonlar durdurulmalıdır. Komşu halklarla barış içinde olunması şarttır.
İçeride insanca bir yaşam ve demokratik haklar, bölgede ise barış için mücadeleyi yükseltelim.
Dün gece, Türk Silahlı Kuvvetleri, Irak Kürdistan Bölgesi ve Suriye'de YPG kontrolündeki bölgelere hava harekâtı düzenledi.
İlk haberlere göre Kobanê, Derik, Tel Rıfat ve Zirkan bölgelerinde çok sayıda yer ve Tel Abyad'da birçok bölge bombalandı.
Milli Savunma Bakanlığı (MSB)’nın Twitter hesabından harekatla ilgili 01.12'de "Hesap zamanı! Alçaklardan hain saldırıların hesabı soruluyor!" ifadeleri kullanılan bir paylaşım yapıldı ve kalkış yapan bir savaş uçağının fotoğrafına yer verildi.
Suriye Demokratik Güçleri(SDG)'nden yapılan açıklamada da 2018'deki Zeytin Dalı Harekâtı ile Afrin'den ayrılanların yoğun olarak yaşadığı el-Beilonya köyünün bombalandığı belirtildi.
MSB açıklamasında İstiklal Caddesi’ndeki bombalama olayı bu Harekâtın gerekçesi olarak gösteriliyor. Yaşanan bombalı saldırı konusunda bu kadar çok soru işareti karşısında saldırının arkasındaki güçleri-gerçekleri açığa çıkarması gereken ve bunun siyasi sorumluluğunu taşıyan tek adam yönetiminin sınır ötesi operasyonları yoğunlaştırmasının, kendisini güçlendirmek dışında hiçbir amacı ve anlamı yoktur.
Tek adam yönetiminin izlediği politikalar, seçimler yaklaşırken baskı ve korku ortamını halkın günlük yaşamına bütünüyle egemen hale getirmek istediğinin açık kanıtıdır. İktidar geçmişte olduğu gibi bugünde “terör ve savaş kaygılarını” yaygınlaştırıp, milliyetçi bir atmosferden seçimler için yararlanmak istiyor.
Tek adam yönetiminin iktidarı bırakmamak için her şeyi göze alan tutumu ülkenin içine sürüklendiği felaketi her geçen gün daha da büyütüyor.
İç politikada yararlı olacağı düşünülerek yaratılan çatışma ortamı, bölge açısından savaş kışkırtıcılığından başka bir anlam taşımıyor. Savaş ise defalarca yaşanıp görüldüğü gibi daha fazla ölüm, daha fazla yoksulluk, daha fazla sömürü, daha fazla soygun ortamı demektir.
Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklarına bugün gerekli olan operasyonların durdurulması, komşu halklarla barış içinde olunması ve ülkede ekonomik, demokratik hakların elde edilmesi için mücadeleyi daha da yükseltmektir.
Emekten, barıştan, demokrasiden yana güçler, şoven ve milliyetçi dalgayı göğüslemek, barış ve özgürlük çağrılarını büyütmek için birlikte ve kararlı tutumda ısrar etmelidir.