Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, erken seçim sürecinde izleyecekleri yol haritasını anlattı.

Gazete Duvar'dan Hacı Bişkin'e konuşan Gürkan,Birleşik Haziran Hareketi, HDP ve Halkevleri olmak üzere emek, barış, demokrasi güçlerine ortak aday çıkarma çağrısı yaptı.

Gürkan, bu konuda çalışmalarının sürdüğünü söylerken şunları anlattı: “Baskın seçim kararının ilanından itibaren sürece bir tarafta ‘cumhur ittifakı’ diğer tarafta tek adam yönetimine gidişten rahatsız olan kesimlerle birlikte sermaye çevrelerinin bir kısmının da alternatif arayışına cevap olmak üzere CHP, SP ve İyi Parti üzerinden yürütülen görüşme ve tartışmalar hakim oldu. Bu seçeneklerin dışında demokratik güçlerin ortaya koyacağı demokratik ittifak tartışmaları bir yanıyla yürütülse de çok cılız kaldı, sınırlılıklarla tartışıldı ve dolayısı ile etki yaratamadı. Kuşkusuz bu sonucun ortaya çıkmasında BHH’nin “sol-sosyalist seçenek” yaklaşımının, HDP’nin ise görüşmeler yapılmakla birlikte tartışmayı kendi merkezinde sürdürmesinin yarattığı sınırlamaların etkisi olmuştur. Ancak sürecin bugün itibariyle sona erdiğini söylemek doğru olmaz. Adaylık başvurularının 5 Mayıs’ta sona ereceğini, bağımsız adayların 4-9 Mayıs arası imza sürecinin olduğunu dikkate alırsak hızlı hareket edildiğinde hala ortak demokratik ittifakın zeminin olduğunu düşünüyoruz. Biz bu kapsamda görüşmeleri ve tartışmaları sürdürüyoruz.”

‘EGEMEN SİYASETİN DIŞINDA GERÇEK BİR HALK SEÇENEĞİNİ NEDEN ORYAYA KOYMUYORUZ?’

Emek Partisi’nin ‘ortak aday’ çağrısına ‘ortak aday zeminini kaçırdık’ eleştirileri geldi.  Gürkan bu eleştirilere karşılık olarak; “Ortak aday zeminini de kaçırmış değiliz” diyor: “Egemen siyasetin dışında gerçek bir halk seçeneğini, demokratik seçeneği neden ortaya koyamıyoruz? Burada partilerin ortaya koyduğu sınırlılıkların önemli engel olduğunu görmek gerekir. Bir sosyalist özne oluşturmaktan ziyade halkın iradesinin özne olacağı bir siyasi seçenek çıkarmak üzere sosyalistlerin ortaklaşması gerekmez miydi? Önerimiz demokratik talepler etrafında demokratik ittifakta, herhangi bir sınırlama getirilmeden, yer almak isteyen her siyasal ya da toplumsal kesimin katılımına açık bir oluşum çağrısıdır. Böylesi bir platformda yer alacaklarla yürünecek ortak yol olurdu.”

Gürkan şöyle devam etti: “Alper Taş görüşmelerimize dair bilgiler vererek bir eleştiri yöneltmiş ama geniş bir demokratik ittifakın CHP ve HDP dışında tutularak nasıl sağlanacağına dair bir açıklık getirmemiş. Önerdiğimiz, CHP, HDP, ÖDP, EMEP vs. sıralansın ve partiler arası bir seçim ittifakı oluştursun değildi. Tam tersine bu partilerin de içinde hatta merkezinde olacağı ama bugün derinleşen ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların biriktirdiği öfke, rahatsızlık ve yeni arayışlara cevap olacak geniş toplumsal ve siyasal kesimleri kucaklayacak ve memlekette heyecan ve umut yaratacak bir çıkışı sağlayacak mücadele ortaklıkları ve bu mücadele ortaklıklarıyla seçim ittifakını oluşturmaktı. Ayrıca toplumu siyasi iktidarın yarattığı kutuplaşmayı da besleyecek bir siyasal kategorilerle saflaştırmayı doğru bulmuyoruz. Üstelik düzenin ve siyasi iktidarın teşhirinin yapılarak halkın kendi seçeneğinin ortaya konulacağı bir çalışmanın yürütüleceği olanakların arttığı, halkın siyasi duyargalarının açık olduğu böylesi dönemlerde halkı seçeneksiz bırakan seçim taktikleri de doğru değildir. Bu seçim sürecinin normal bir seçim süreci olmadığı konusunda hepimiz hemfikiriz. Siyasal gidişin faşizme doğru hızla yöneldiği konusunda da görüş ortaklığı söz konusu.”

“Böylesi ağır siyasal koşullar altında hepimizin tarihsel sorumlulukları vardır” diyen Gürkan, “Ülkenin demokrasi ve barış güçleri hızla, asgari demokratik taleplerle ve bu taleplerin ortak adayıyla bir platform oluşturma birikiminden yoksun değildir herhalde” dedi ve ekledi: “Somutlaştırarak formüle etsek, başkanlık rejimi reddedilerek sembolik cumhurbaşkanlığı, seçim ve siyasi partiler yasasının demokratik düzenlemelerle değiştirilmesini de içeren demokratik bir anayasa sözü ve bu kapsamda bugüne kadar ki ortak çalışma deneyimlerimizin olgunlaştırdığı ve üzerinde hem fikir olacağımız diğer demokratik hak ve özgürlükle zenginleştirilmiş demokratik platform ve HDP’nin önerdiği Selahattin Demirtaş seçeneğini de içeren bir ortak adayda buluşma neden zor ya da imkansız olsun. Yeter ki niyetimiz olsun, fikir tartışmaları ile zaman kaybedilmeden hızlı hareket edildiği takdirde hala demokratik bir güç birliğinin zemini ve süresi mevcuttur.”

‘BİZİM SEÇENEĞİMİZ…’

Demokrasi İçin Birlik, Yurttaş Girişimi ve Diyalog Grubu gibi girişimlerin ‘Abdullah Gül’ün adaylığını servis eden bir noktaya geldi’ söylemlerine ilişkin Gürkan şunları söyledi: “Demokrasi İçin Birlik oluşumunun çağrılarını bu şekilde okumak eleştiriyi aşan, haksız bir ithamdır. Elbette bu ithama karşı DİB kendisi cevap vermek isteyebilir ancak oluşum içerisinde partimizde bulunduğu için bize de söz hakkı düşer sanırım. DİB metinlerine bakılırsa tek adam, tek parti yöneliminin karşısında muhalefetin belli ilkeler çerçevesinde, demokrasi talepleriyle ortaklaşarak sorumluluk alma çağrısıdır. Bu çağrılardan Abdullah Gül adaylığı için lobi çalışması yürütme sonucunu çıkarmanın izahını anlamak mümkün değildir. Hele de onca ortak tartışma ve fikir alışverişinden sonra EMEP’in de bu çalışma içinde olduğunu ima etmenin ise hiç anlaşılır yanı yoktur. Elbette burjuvazinin de alternatif arayışının bir parçası olarak kimi liberal çevrelerin de dahil olduğu Abdullah Gül seçeneği üzerinde bir çalışma yürüttüğü sır değil. Ancak tek adam yönetimine gidişi durdurmanın önemini yok saymadan, bizim seçeneğimiz Erdoğan’a karşı şu aday bu aday tartışması olamaz elbette. Bizim ittifak seçeneğimiz, işçi sınıfı başta olmak üzere sömürülen ve ezilen halkın gerçekleri anlaması için güçlü bir teşhir, kendi talepleri ve çıkarları için mücadele, ortak çıkarlar için güç birliğini sağlamaya hizmet edecek bir seçenektir. sermayenin seçenekleri arasında çözüm arayışımız olmaz herhalde.”